Opera dinlemek isteyenler için düzenlediğim aşağıdaki besteci ve operaları ile ilgili bilgiler, 1998 tarihinde yayınlanan ve operayı tarihsel bir çizgide ele alan bir radyo programımın metinlerinden derlenmiştir. Operaları dinlemek için verilen link sadece örnek amaçlıdır. Dileyen, internet ortamında, o günün ulaşılması mümkün olmayan koşullarından daha fazla bilgi ve birden çok yorum bulabilecektir.
Opera tarihi takvimi 19.yy’ı gösterdiğinde müzik dünyası romantik dönemi yaşamaktadır. İtalya’da romantik anlayışın ilk örneklerini veren Cherubuni ve Rossini’nin operalarına dizimizin önceki bölümünde yer vermiştik. Bu bölümümüzü de Rossini’den etkilenen iki İtalyan besteci ve eserlerine ayırdık: Vincenzo Bellini ve Gaetano Donizetti.
Vincenzo Bellini: Il Pirata (Denizciler) Operası, Capulet ve Montecchi Operası, La Sonnambula (Uyurgezer) Operası, Norma Operası ve I Puritani( Puritanlar) Operası:
3 Ekim 1801 tarihinde Sicilya’da dünyaya gelen Vincenzo Bellini profesyonel müzisyen olan babası ve büyük babasından ilk müzik derslerini almıştır. İlk opera denemesini de Napoli’de konservatuarda okurken yazmıştır. Bellini, yaşamı boyunca İtalyan bel canto’sunun, ses gösterişini gözeten en güzel örneklerini verir. Böylece; 19.yy İtalyan müzik dünyasında Rossini’den sonra anılmaya değer bestecilerin arasındaki yerini alır. 34 yaşında yaşama veda ettiğinde opera tarihine ciddi türde (opera seria) 10 opera bırakmıştır. Bellini’nin, duygusal yapısından müziğine geçen melodilerindeki akıcılık, armonik içerik ve şiirsel yaklaşım “Operanın Chopin’i ” diye anılmasına neden olmuştur. Melodinin müziğin merkezi olduğunu kabul eden besteci, melodi yazma konusunda her gün alıştırma yapmış ve seçtiği ezgileri operalarında kullanmıştır. Ancak kimi müzikçilere göre; bestecinin eserlerindeki melodi zenginliği kadar teknik donanımı yeterli bulunmadığından, yaratıcılığı tek yanlı olarak değerlendirilmiştir. Bellini de çağdaşı Rossini gibi kendi seçtiği şarkıcılarla çalışmayı tercih ederdi ve rollerini onların ses yeteneğine göre şekillendirirdi. Bestecinin operalarının librettolarını ünlü opera şairi Felice Romani yazmıştır. Bellini’nin ilk kez 1827 yılında Milana’da La Scala Tiyatrosu'nda oynanan Il Pirata : Denizciler adlı operası ile ünü İtalya dışına da taşmıştır. İki perdelik esere ve eserin final aryasına yer verelim: “Col Sorriso D’innocenza”.
Bellini, İl Pirata’nın başarısından sonra 1829-30 karnaval sezonu için bir opera siparişi alır. Bundan önce yazdığı Zaira Operası'nın başarısızlığını unutamayan Bellini, I Capuleti e iMontecchi için “Bu operamla Zaira’nın intikamını alıyorum” diyecektir. Librettosu Felice Romani’ye ait olan eserde Romani, Shakespeare’in Fransız adaptasyonundan çok Bandello’nun Romeo ve Julyet kitabından ve Sceola’nın aynı adlı oyunundan esinlenmiştir. Eser Capulet ve Montecchi parodilerinden oluşur. İlk kez 11 Mart 1830 tarihinde Venedik’te sahnelelenen eser, iki perdedir.
Bellini’nin La Sonnambula: Uyurgezer Operası, bestecinin kendine özgü berrak ve baygın anlatımını, eserlerindeki kolay melodik yapıyı veren en güzel çalışmalarındandır. Eser aynı zamanda İtalyan bel canto-güzel şarkı sanatının en güzel örneklerinden biri olarak da müzik tarihindeki yerini almıştır. Librettosu Felice Romani’ye ait olan La Sonnambula, ilk kez 6 Mart 1831 tarihinde Milano’da sahnelenmiştir. Seyirciler arasında bulunan ünlü Rus besteci Glinka eser hakkındaki izlenimini notlarına şöyle kaydedecektir: “Kendimden geçerek göz yaşları içinde dinledim”. İki perdelik operada olay İsviçre’de bir köyde geçer. Köyün güzel kızlarından Amina ile yakışıklı delikanlısı Elvino düğün hazırlıkları içindedir. Amina’nın uyurgezer olduğunu bilmeyen köy halkı, geceleri dolaşan bir hayalete inanmaktadır. Bir gün köye bir yabancı gelir ve Elvino’yu seven Lisa’nın oteline yerleşir. Gece, Amina uykusunda dolaşarak yabancının odasına gelir ve bunu gören Lisa köy halkını çağırır. Böylece, Amina’yı yabancıyla gören Elvino’nun kendisine geri dönmesini sağlayacaktır. Ama olaylar Lisa’nın istediği gibi gelişmez Elvino Amina’nın uyurgezer olduğunu anlar ve eser mutlu sonla biter.
Bellini’nin 30 yaşında iken; La Sonnambula :Uyurgezer Operası ile aynı yıl yazdığı diğer operası Norma, bestecinin opera tarihindeki yerini belirginleştiren önemli bir eser olarak tanımlanır. Norma Operası; lirik müziği, dramatik yapısı ve özellikle buhran ya da cinnet tabir edilen sahneleri ile romantizmin en seçkin örneğidir. Eserin librettosunu bestecinin diğer operalarının da librettolarını yazan dönemin ünlü şairi Felice Romani, aynı adlı bir Fransız trajedisinden etkilenerek hazırlamıştır. İlk kez 26 Aralık 1831’de Milano La Scala Tiyatrosu'nda sahnelenen eser olağanüstü bir ilgi görmüş ve sezon sonuna kadar 34 kez sahnelenmiştir. Özellikle ilk çalışmalarında Bellini’nin etkisinin gözlendiği Richard Wagner, Norma Operası için: ‘’Büyük bir melodi zenginliği yanında içten gelen ateşi, derin bir gerçekle de birleştirmesini bilen bir eser...’’ yorumunu yapmıştır. Bellini’nin operaları daha çok soprano operalarıdır. Bellini operalarını yazmadan, Rossini gibi önce sanatçıları belirler ve onların ses yeteneklerine göre eserlerini şekillendirirdi. Besteci, Norma rolünü dönemin ünlü sopranosu Guiditta Pasta için düşünmüştü. Pasta teksti okuduğunda eserin günümüzde en tanınmış parçası olan Casta Diva bölümünü beğenmemiş, sesine uygun bulmamıştı. Bunun üzerine Bellini sopranodan bir hafta süreyle her gün çalışmasını istemiş ve bu sürenin sonunda eğer hâlâ aynı fikirdeyse teksti değiştireceğine söz vermişti. Bellini bir hafta sonra müziğin ihtişamından çok etkilenen Guiditta Pasta ile anlaşmıştı bile. Hatta ünlü soprano, bu bölümü okurken olağanüstü bir performans gösterecekti. Biz de bu aryayı Maria Callas’ın sesinden dinleyelim.
Bellini’nin iki perdelik Norma Operası, milattan sonra yüzüncü yılda Roma boyunduruğundan kurtulmaya çalışan Galya'da geçer. İrmin Tapınağı'ndaki Baş rahibe Norma, yeminini bozmuş, gizlice Romalı Komutan Pollione’yle evlenmiş ve iki de çocuk dünyaya getirmiştir. Yıllar sonra Norma kendisiyle eskisi gibi ilgilenmeyen kocasının bir başka kadını sevdiğini, bu kadının da rahibe Adalgisa olduğunu öğrenir. Derin acılar çeken Norma, Adalgisa’nın kaderinin kendisininkiyle olan benzerliği karşısında rahibeyi affeder hatta oğullarına analık yapmasını ve Pollione’e de eş olmasını ister. Karısının bu soylu davranışı karşısında Pollione Norma’ya yeniden aşık olur ama artık herkes gerçeği öğrenmiştir. Eser inanılmaz acılar içindeki Norma, Pollione ve Adalgisa’nın yakılarak ölüme gitme sahnesiyle sona erer. Esere ve eserin ikinci perdesinden Norma ve Pollione’nin "In mia man alfin tu sei" başlıklı düetine yer verelim.
Yukarıda da belirttiğimiz gibi Bellini, İtalya’da romantik operanın ilk örneklerini veren bestecilerin başında gelen Rossini’den etkilenmiştir. Romantizmi eserlerinde ustalıkla işlemiş, orkestradan çok melodiye önem vermiş ve İtalyan bel canto-güzel şarkı türünün en güzel örneklerini vermiştir. Bellini 34 yaşında I Puritani: Puritanlar Operası'nı yazarken bunun son operası olduğunu bilmiyordu. Eserin 25 Ocak 1835 tarihinde Paris’deki ilk seslendirilmesinden 7 ay sonra besteci yaşama veda edecekti. Librettosu Carlo Pepoli’ye ait olan eser üç perdedir. Konusu Kralcılar ile Püritanlar arasında geçen bir aşk hikâyesi üzerine kuruludur. 16. ve 17. yüzyıllarda I. Elizabeth'in İngiliz Kilisesi'nde başlattığı reformist harekete karşı çıkan Püritancı komutan Cromwell’in destekçisi Lord Gualtiero Walton’un kızı Elvira ile Kraliçe'nin reformlarını savunan Stuartçı şövalye Arturo arasındadır bu aşk.
Gaetano Donizetti: L’esire d’Amore(Aşk İksiri) Operası, Lucia di Lammermoor (Lammermoorlu Lucia ) Operası ve Don Pasquale Operası
19.yy’da İtalya’daki opera hareketlerinde anılması gereken bir besteci de Gaetano Donizetti’dir. 1797- 1848 yılları arasında yaşamış olan Donizetti, ailesinin ısrarıyla önce hukuk sonra mimari alanına yönelmiş ancak sonunda müziğe olan ilgisi nedeniyle doğduğu şehir Bergamo’da bir müzik okuluna yazılmış ve sonrasında da Napoli’de kariyerini sürdürmüştür. Paris’de bulunduğu yıllarda Fransız operaları da besteleyen besteci, Rossini gibi her sezon üç-dört eser yaratarak yaşamı boyunca çoğu günümüze ulaşamayan 60 kadar opera bestelemiştir. Donizetti, kimi müzikçilere göre ciddi operalarında türün dramatik ağırlığını ve duygusal içeriğini önemli ölçüde geliştirmiş, komik operaları ile de parlak bir zekanın ürünü olarak değerlendirilmiştir. Kimi müzikçilere göre de besteci, Rossini’nin yolunda gitse de onun üslup parlaklığına ulaşamamış, bu anlamda bel- canto(güzel-şarkı) geleneğini sürdürmenin ötesine gidememiştir.
1830 yılında yazdığı Anna Bolena Operası ile adını duyurmayı başaran Donizetti’ye iki yıl sonra Milano'daki Teatro della Canobbiana, yeni bir opera sipariş eder. Besteci, çağdaşı Bellini’nin de operalarının librettosunu yazan Felice Romani ile anlaşır. Romani, Daniel-François-Esprit Auber'in "Le philtre" adlı oyunundan uyarlayarak ve Fransız yazar Eugène Scribe'in eserinden esinlenerek bir libretto hazırlar. Böylece çalışmalarına başlayan Donizetti'nin Aşk İksir’i adını verdiği operasını tamamlaması sadece altı hafta sürecektir.
Opera buffa-komik opera olarak tanımlanan İki perdelik eserde olaylar 19. yüzyılın başlarında bir İtalyan köyünde geçer. Esere ve melodisinin güzelliğiyle ayrı olarak da konser salonlarında icra edilen ünlü ‘’Una furtiva lagrima’’ başlıklı aryaya yer verelim.
Donizetti’nin Aşk İksiri Operası'ndan sonra en çok ses getiren operası, trajik bir hikâyesi olan Lucia di Lammermoor: Lammermoor’lu Lucia’dır.
18’inci yüzyıl başlarında İskoçya’da geçen eserin konusu Sir Walter Scott’un «The Bride of Lammermoor -Lammermoor Gelini» adlı romanından uyarlanmıştır. Eserin librettosunu Verdi’nin de bazı operalarının librettolarına imza atacak olan Salvatore Cammarano yazmıştır. Eser, İtalyan bel-canto(güzel şarkı) sanatının ölümsüz örneklerinden biri olarak tanımlanır. Ashton ile Ravenswood aileleri arasındaki husumeti konu alan eserde Lucia rolü, ünlü sopranolar için ölçü taşı olmuştur.
Tüm varlığını kaybeden Lord Enrico, kendisini bu durumdan kız kardeşi Lucia’nın kurtaracağını umut etmekte, üstelik eski düşmanı Sir Edgardo’nun intikamından korkmaktadır. Lucia zengin bir adamla evlenirse borçlarını ödeyecek, içinde bulunduğu güç durum sona erecektir. Oysa Lucia’nın bir sevdiği vardır. Üç perdelik operada yalanlarla sevdiğinden ayrı düşen ve başka bir adamla evlendirilen Lucia’nın delirme sahnesi ile olaylar daha da trajik hâle gelir. Esere ve üçüncü perdedeki Lucia’nın delirme sahnesine yer verelim.
Donizetti’nin Lammermoor’lu Lucia Operası'nın dramatik dokusunun derinliği kadar çarpıcı ama bu kez opera buffa (komik opera) türünde yazdığı Don Pasquale Operası da en önemli eserleri arasında sayılır. Librettosu Giovanni Ruffini tarafından yazılan eser ilk kez 3 Ocak 1843 tarihinde Paris’de Théâtre Italien'de sahnelenir. Üç perde olarak düzenlenen eser, Donizetti'nin operalarının çoğunda olduğu gibi çok hızlı bir şekilde bestelenmişti. Oyuncular günün en ünlü şarkıcılarından seçilmişti ve Donizetti daha önce onlarla birlikte çalışmıştı. Yeteneklerini bildiği sanatçıların varlığına güvenen Donizetti’nin kısa sürede bestelediği Don Pasquale Operası ne yazık ki bestecinin hatırlayacağı son zaferi olacaktı. Besteci, geri kalan beş yıllık ömründe akıl sağlığını yavaş yavaş yitirecekti. Diğer operaları gibi konusu bakımından alışılmış olsa da sanatçılar açısından zorlu bir eser olan Don Pasquale, Gioachino Rossini’nin Seville Berberi Operası ile kıyaslanır ve İtalyan opera-buffalarının (komik opera) bir modeli olduğu belirtilir. Her iki operada da sopranolar için parlak ve renkli solo yazımı belirgindir. Donizetti; izleyicilerini memnun ederken sanatçılarını da kayıran; onların ses sınırlarını zorlarken, doğaçlama yapacakları alan bırakan bir besteci olarak da anılır. Eserin konusuna yer verirsek; genç Ernesto, alımlı Norina'ya aşıktır ve zengin amcasının kendisi için 'daha uygun' gördüğü kadınla evlenmeyi kabul etmez. Bu sırada Don Pasquale, doktoru ve yakın dostu Malatesta'dan kendisine evlenebileceği bir kız bulmasını ister ve o da kız kardeşi, Sofronia'yı önerir. Aslında amacı yaşlı adamı kandırıp, Ernesto'nun Norina ile evlenmesini sağlamaktır. Yaşlı adam Sofronia ile evlenmeyi kabul eder. Malatesta Norina'yı, kız kardeşi Sofronia olarak tanıtır ve sahte bir noter önünde sahte bir nikah kıyarlar. Nikahtan sonra Norina birden bire değişir ve Pasquale'nin hayatını altüst eder. Yaşlı adamın hayatı o kadar kötü bir hale gelir ki, kandırıldığını ve aslında Norina ile resmen evlenmediğini öğrendiği vakit rahatlar. Evlenmekten boyunun ölçüsünü alan Don Pasquale, Ernesto'nun Norina ile evlenmesine izin verir. Opera mutlu sonla biter.