Türkiye'nin enerji tablosunda son durum: Bulunan rezervin katkısı sınırlı olacak

Türkiye’de sermaye düzeninin kar odaklı ve dışa bağımlı politikalarının yarattığı sorunların doğalgaz rezervi ya da altın madeni bularak çözülemeyeceği açık. Suudi Arabistan’dan Güney Afrika’ya enerji ve maden zengini ülkelerin söz konusu kaynakları emekçilerin refahını artırmak için değil tekeller ve ulusal sermayelere daha fazla değer aktarmak için kullanıyorlar.

Haber Merkezi

Türkiye’nin doğalgaz üretiminin artması ve ithalat bağımlılığının azalması önemli bir gelişme. Ancak Türkiye’nin toplam enerji ithalatının yaklaşık üçte biri doğalgazdan oluşuyor. Enerji ithalatının yüzde 51’ini ham petrol ve akaryakıt, kalan yüzde 16’yı da ağırlıklı ithal kömür olmak üzere maden ithalatı oluşturuyor.

Doğalgaz ithalatındaki muhtemel düşüşün enerji ithalat faturasını azaltıcı etkisi olması mümkün. Ancak katkının sınırlı kalacağı, çok daha büyük bir katkının ulaştırma modlarında, özellikle de ticari taşımalarda karayolu ağırlığını azaltıcı değişiklikler, Türkiye’nin sanayi üretim kompozisyonunda enerji yoğun sektörlerin payının azalması gibi gelişmelerle sağlanabileceği söylenebilir. Örneğin enerji tüketimi çok yüksek demir-çelik, çimento, cam, seramik gibi sektörlerde şirket karlılıkları değil, toplumsal öncelikler dikkate alındığında ihracatın gözden geçirilmesi, sınırlandırılmasıyla bulunduğu öne sürülen rezervlerden elde edilecek faydadan çok daha fazlası sağlanabilir. Keza elektrik üretiminde Türkiye’nin güneş ve rüzgar kaynaklarının çok daha etkin kullanılması yoluyla ithal kömür ve doğalgaz bağımlılığının azaltılması ve yine önemli bir tasarruf sağlanması söz konusu olabilir.

Türkiye’nin yıllık ithalatının yaklaşık beşte biri enerji ithalatından oluşuyor. Petrol fiyatları başta olmak üzere enerji fiyatlarındaki dalgalanmalara bağlı olarak söz konusu payda birkaç puanlık oynamalar olabiliyor. 2013 yılında 56 milyar dolara ulaşan enerji ithalatı, 2019 yılında hem petrol fiyatlarındaki düşüş hem de doğalgaz tüketimindeki yavaşlamaya bağlı olarak 41 milyar dolar seviyesine, toplam ithalat içindeki payı da yüzde 19,5’e kadar düştü. (2013 yılında enerji ithalatının toplam ithalat içindeki payı yüzde 21,5 idi.)


* Tablo soL'un hesaplamalarından hazırlanmıştır.

Türkiye’de 20 yıla yakın süredir AKP iktidarı eliyle uygulanan ekonomi politikaların sonucunda enerji talebi aşırı uyarıldı. Ulaştırma politikaları ve otomotiv sektörüne yönelik desteklerle hem ticari hem de yolcu taşımalarında karayolunun payı arttı. Dolayısıyla akaryakıt talebinde muazzam bir artış gerçekleşti. Sanayi politikaları da açık ve örtük mekanizmalarla enerji tüketimi yüksek sektörlerin desteklendiği, enerjinin en önemli maliyet unsuru olduğu sektörlerin ihracatında önemli artışların görüldüğü bir dönem oldu. (Birim maliyetin yaklaşık yüzde 50-55’inin enerji olduğu çimento sektöründe bir dönem ihracat üretimin yüzde 20’sini oluşturabildi.) Elektrik üretim ve dağıtımı, doğalgaz dağıtımının özel sektöre açılması da toplam enerji faturasını kabarttı. 

AKP döneminin sadece enerji ithalatı faturası 800 milyar doları aştı. Söz konusu tutarda kamucu bir yaklaşımla yüzde 15-20’lik bir tasarrufun kolaylıkla sağlanabilirdi, yani toplamda 40-50 milyar dolar, yıllık 2-2,5 milyar dolar tasarruf mevcut yapı içinde bile mümkündü. Bu hesaba elektrik üretimi ve dağıtım yatırımlarından sağlanabilecek tasarruflar dahil edildiğinde çok daha yüksek tutarlara ulaşılabilir. 

Türkiye’de sermaye düzeninin kar odaklı ve dışa bağımlı politikalarının yarattığı sorunların doğalgaz rezervi ya da altın madeni bularak çözülemeyeceği açık. Suudi Arabistan’dan Güney Afrika’ya enerji ve maden zengini ülkelerin emperyalist-kapitalist sistem içerisinde söz konusu kaynakları emekçilerin refahını artırmak için değil uluslararası tekeller ve ulusal sermayelere daha fazla değer aktarmak için kullandıkları açık. Türkiye özelinde ise son 20 yılda bulunduğu öne sürülen rezervi kat be kat aşan kamu kaynağı sermayeye aktarıldı.  Enerji hariç ara malı ithalatının genel ithalat içindeki payının yüzde 58 olduğu hatırlandığında Türkiye gelişkinliğinde bir ekonomi için kolaylıkla değiştirilebilecek bir sanayi üretim kompozisyonunun sürekli bir değer aktarım mekanizması haline getirildiği görülüyor. 

Doğalgaz görünümü

Türkiye 2019 yılında 45 milyar m3 doğalgaz tüketti. Söz konusu miktarın yüzde 99’u ithal edildi. Toplam doğalgaz tüketimi 2017 yılında 53,9 milyar m3 ile en yüksek miktara ulaştı. 2017 sonrasında elektrik üretiminde doğalgaz kullanımının azalmasına ve ekonomideki yavaşlamaya bağlı olarak sanayi tüketiminin de zayıflaması nedeniyle toplam doğalgaz tüketimi azaldı. 

İthalatta boru hattı ile doğalgaz taşıması yapılan Rusya’nın payı azalarak yüzde 50’lerden yüzde 33’e kadar geriledi, LNG’nin payı arttı. LNG ithalatında Cezayir ve Nijerya gibi ülkeler başta olmak üzere uzun vadeli kontratlarla alım yanında spot alımlar da yapıldı. 

2006-2019 doğalgaz dağıtımında yatırım tutarı, 13,4 milyar dolara ulaştı.