TTK TÜRGEV ile TİKA arasında kaldı: Tarih Kurumu artık dizi senaryosu yazacak!

AKP, Cemaatle kavga etmeden önce yeni rejimin tarihini iddianameler aracılığıyla yazmaya çalışıyordu. Kavgadan sonra iddianame yazacak savcı bile bulamıyor artık. Onun yerini TRT’de yayınlanan üçüncü sınıf tarih dizileri aldı. Tarih Kurumu da artık bu tür dizilere senaryo yazabilecek kıvama getirildi. ENSAR ile TİKA arasında kalmış Türk Tarih Kurumu’nun son fotoğrafı bu.

Haber Merkezi

Türk Tarih Kurumu kuruluşu 1930’lu yıllara dayanan Cumhuriyet kokulu bir araştırma kurumu. Cumhuriyetin kuruluşunun hemen ardından kurucuları genç Cumhuriyete karşılık gelen bir halk kimliği yaratmak için kolları sıvamıştı. 1908 Hürriyet Devrimi Sosyolojiye yaslanmıştı. Cumhuriyet ise bu yöndeki arayışlarını Tarih ve Antropoloji üzerinden sürdürecekti. 

Cumhuriyetin kurucuları, Osmanlının bakış açısının dışında bir kimlik ve bir geçmiş arayışındaydı. Kimlik “Türklük” olarak belirlenmişti. Ama o kimliğin tarihi Anadolu ile Orta Asya arasında gidip geliyordu. Çok açık bir biçimde Avrupalılarla “akrabalık” bağına ihtiyaç vardı. “Anadoluculuk” bunu inşa etme girişimlerinin başında geliyordu. “Hint-Avrupa” tezi yürürlükteydi, Cumhuriyet de Hititleri Türk ilan ederek kendini bu çerçevenin içinde tutmanın bir yolunu buldu. En önemli araçlarından biri de Türk Tarih Kurumu’ydu. 

TTK, Türklere bir kök arama amacıyla Mustafa Kemal’in öncülüğünde 12 Nisan 1931'de kuruldu. Afet İnan yönetiminde 16 kişilik bir heyet kurumun kurucu çekirdeği oldu. Türk Tarih Tezi olarak bilinen "Türk Tarihinin Ana Hatları" adlı çalışma bu heyet tarafından hazırlandı. Kitap, Orta Asya'da bir Türk uygarlığı ve bu merkezden başlayan göçlerle Türklerin Çin, Hindistan, Mezopotamya, Mısır, İran, Anadolu'ya giderek o bölgelerin halklarını uygarlaştırdıkları tezini işlemekteydi.

Kurum, Türk Tarih Kurumu adıyla faaliyet gösterdiği dönemde dört ciltlik lise tarih kitabını, İsmail Hakkı Uzunçarşılı'nın "Anadolu Beylikleri"'ni, bazı kazı raporlarını, Piri Reis'in "Kitab-ı Bahriye" ve haritasını bastı, 1937 yılından itibaren “Belleten” dergisini yayınladı. "Türk Tarih Kongreleri" düzenledi. Bu faaliyetleri çok önemseyen Mustafa Kemal, Türkiye İş Bankası'ndaki hisselerinin gelirinin yarısını Türk Tarih Kurumu'na bağışladı.

TTK’ya ilk kazmayı 12 Eylül vurdu

Ancak Cumhuriyetin devrimci ateşi sönmeye başlayınca kurum da işlevini yitirdi. TTK 12 Eylül Cuntasının el attığı kurumların başındaydı. Düzenin artık bir tarih tezine ihtiyacı yoktu, “Türk-İslam Sentezi” resmi ideoloji haline gelmişti. Bu nedenle Türk Tarih Kurumu 1983 yılında kurulan “Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu”nun denetim ve gözetimine bağlandı. Cunta tarihteki Kemalist etkileri silme kararı almıştı. 

AKP’li yıllarda ise bu Cumhuriyet kurumu bir ölü kabuğa dönüştü. Ne ciddiye alınabilecek bir araştırması var, ne ciddiye alınabilecek bir yayını. AKP kurumu kapatmadı. Onun yerine yandaşları atadığı bir işlevsiz bürokratik mekanizmaya dönüştürdü. 

Son günlerde patlak veren TTK Başkanı tartışması da bununla ilgili. Cumhurbaşkanlığı önce kuruma Ensar Vakfı yöneticisini başkan adadı. Koltuğa oturur oturmaz ilk işi “cemaate af” istemek olunca istifa etmek zorunda kaldı. Dün yerine yeni bir atama yapıldı. İstifa edenin tartışmalı biyografisinin tersine yeni atanan başkanın ne iş yaptığı muamma. Görünüşe göre tarihçi. Bu konuda biri doktora tezi olmak üzere iki de yayını var. Son görevi Türk İşbirliği ve Kalkınma Ajansı (TİKA) Başkan Yardımcılığı. TİKA, bir tür resmi “yardım kuruluşu”… Bir zamanlar istihbari işlevleri olduğu da iddia ediliyordu. Hakan Fidan da bu kuruluştan MİT’e transfer. Yani Tarih Kurumu’nun başına ENSAR’CI gitti, TİKA’cı geldi. Tarih ise hak getire…

Devletin tarih dizileri var kuruma ihtiyacı yok

Yeni TTK Başkanı’nın kısacık biyografisi şöyle: Anadolu Üniversitesi İktisadi ve İdari İlimler Fakültesi İktisat Bölümünde lisans, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk İktisat Tarihi Anabilim Dalında yüksek lisans, aynı bilim dalında “Osmanlı İmparatorluğu’nda Barut Sanayi 1700-1900” adlı doktora tezi ile doktor unvanını. Bu tezi profesörümüzün yayınlanmış iki çalışmasından biri. Gaziosmanpaşa Üniversitesi kurucu üyesi. Bir de TİKA Başkan Yardımcısı. TTK’ya başkan atanması büyük olasılık varlığından haberdar olmayacağınız bir kişilik.

Halbuki kurumun çok parlak bir başkanlar listesi var. Mustafa Kemal’in kurucusu olduğu kuruma başkanlık edenler arasında Yusuf Akçura, Enver Ziya Karal, Şemsettin Günaltay, Şevket Aziz Kansu, Sedat Alp, Neşet Çağatay gibi çok tanınmış tarihçiler var. 12 Eylül faşizmi ile başlayan inişin son durağındaki hazin tablo böyle. 

Osmanlıcı bir tarih kurumu yaratma çabası

“Osmanlı’da barut sanayi” uzmanı son başkandan önceki kısa dönem başkan Prof. Dr. Ahmet Yaramış doktor unvanı “II. Mahmut Döneminde Asakir-i Mansure-i Muhammediye, 1826-1839” başlıklı teziyle almış. Onun görevi devraldığı Prof. Dr. Refik Turan’ın doktorası “Türkiye Selçuklu Devleti’nde Vezirlik Müessesesi” başlığını taşıyor. Bu uzmanlıklar kuruma AKP’nin vermeye çalıştığı şeklin de bir işareti. 

Kurumun başına getirilip de uzmanlık alanı Osmanlı olmayan son kişi Yusuf Halacoğlu’ydu. Açıklamaları ile sıkıntı çıkarmaya başlayınca görevden alınıp üniversitedeki görevine iade ettiler. Onun imzasıyla yayımlanan altı ciltlik “Anadolu'da Aşiretler, Cemaatler, Oymaklar 1453-1650” başlıklı çalışma kurumun hanesine yazılı son çalışma aynı zamanda. 

AKP, Cemaatle kavga etmeden önce yeni rejimin tarihini iddianameler aracılığıyla yazmaya çalışıyordu. Kavgadan sonra iddianame yazacak savcı bile bulamıyor artık. Onun yerini TRT’de yayınlanan üçüncü sınıf tarih dizileri aldı. Tarih Kurumu da artık bu tür dizilere senaryo yazabilecek kıvama getirildi. 

Cumhuriyet yıkıldı, kurumlarında ise yıkım çalışmaları sürüyor. ENSAR ile TİKA arasında kalmış Türk Tarih Kurumu’nun son fotoğrafı bu.