Tıbbın, bilimin alternatifi olur mu?

AKP ve dünyada 1980’lerin sonlarından beri iktidara yerleşen diğer ülke hükümetleri (bu bakımdan da ABD yine tipiktir) 'alternatif ve geleneksel tıbbı' moderniteyi yıkmak, gericiliği toplumsallaştırmak amacıyla özel olarak kullandılar. En erken dönemde gelişen bilim alanlarından tıp, toplumsal hayatın sekülerleşmesine kendi alanından ve kendiliğinden katkı koyan en önemli bilim alanıdır.

İlker Belek

AKP Ekim 2014’de Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Yönetmeliğini yayımladı. Sonra da hızla hastanelerde bu işle ilgili poliklinikler, eğitim merkezleri açtı, piyasada zaten mevcut olan pek çok işletmeye de çalışma izni verdi. Ayrıca bu uygulamaları SGK geri ödeme sistemine de dahil etti.

Böylece akupunkturdan, sülükten, müzik tedavisine kadar 15 tane uygulama modern tıbbın yanında tıp-sağlık ortamına girmiş oldu.

‘Alternatif’ kelimesi tepki çektiği için ‘tamamlayıcı’yı mutlaka ekliyorlar

Bu tartışma ve uygulamalar dünyada da yaygındır.

Eskiden bu alanda kullanılan kelime esas olarak “geleneksel” idi. “Geleneksel tıp” kavramı eskiyi çağrıştırıyor ve daha “halktan yana” görünüyordu, ama modern tıp ortamındaki kavramsal haritaya dahil edilmesi imkanı neredeyse yoktu.

Sonra “alternatif tıp” demeye başladılar.  Ancak “alternatif” denildiğinde bu kez modern tıbba kendileri bir karşıtlık oluşturmuş oluyorlardı ve bu dışlayıcı tutumları sisteme dahil olmalarının önünü kesiyordu.

Dolayısıyla son yıllarda “tamamlayıcı” kelimesi bu uygulamaları tanımlamak için daha çok kullanılır oldu.

Modern tıbbın şirketleşmesi “alternatife” alan açıyor

Modern tıp 17. yüzyıldan itibaren hızla gelişti. Ancak 20. yüzyılda daha büyük bir hızla şirketleşti, tekellerin hakimiyeti altına girdi, hastaneler sağlık şirketlerinin mülkü haline gelirken, hekimler de ilaç ve malzeme şirketlerinin “promosyon” faaliyetlerinin hedefi oldular.

Artık hiçbir ilaç araştırması üniversiteler tarafından yürütülemiyor. Oxford Üniversitesi’ndeki Covid-19 aşı çalışmaları bile AstraZeneka firması tarafından fonlanıyor ve üretilen aşı AstraZeneca’nın mülkü olacak.

İlaç tekelleri hekimler üzerinde büyük bir baskı kurdular, hekimlere kendi ilaçlarını yazmaları karşılığında “promosyon” diye rüşvet dağıttılar.

Amerikan FDA kurulu dünyada yeni ilaçların yaygın şekilde kullanılmasına onay veren en önemli kurumdur. Ancak devlet kontrolündeki bu kurumun bile ilaç firmalarının etkisinde kaldığına ilişkin pek çok kanıt mevcuttur.

İşte modern tıptaki bu kirlenme “alternatif tıp” propagandasına zemin hazırladı ve “alternatif tıp” uygulamalarının önünü açan bir etki gösterdi.

'Alternatif tıp' piyasa etkisinden muaf değil

Modern tıbbın piyasa ilişkileriyle kirlenmesi, ilk bakışta “alternatif ve geleneksel” tıp denilen uygulamaların bundan muaf  ve masum bir karaktere sahip olduğu izlenimi yaratır.

Oysa durum hiç böyle değildir. Zira kapitalist üretim ilişkilerinde piyasa dinamikleri içinde kendisini gerçekleştiren hiçbir şey söz konusu kirlilikten muaf olamaz.

Bugün ABD’de bu uygulamalara “tamamlayıcı” sıfatıyla milyarlarca Dolarlık destek verenler arasında aşı karşıtı kişi ve şirketler vardır.

Ülkemizde de AKP’nin yürürlüğe soktuğu yönetmelik bu işin merdiven altlarından kurtarılmasına; eskiden bu işi merdiven altlarında yapanların resmi ve yasal bir zemine yerleşmesine; bu sektörde işin eğitiminden, uygulamasına kadar uzanan çok büyük bir piyasanın çok kısa süre içerisinde oluşmasına yaradı. Ama önemli amaçlardan birisi zaten buydu.

Her alanı piyasaya dahil etmiş ve sağlık, eğitim, sosyal güvenlik gibi en olmayacak hizmetleri bile kar alanı haline getirmiş olan AKP sağlık ortamında “alternatif ve geleneksel tıp” adı altında yeni bir sektör yaratmış, yaygınlaştırmış, kurumsallaştırmış oldu.

Etkinliği kanıtlanmamış yöntemler sağlık ortamına dahil edildi

Yönetmeliğe bakılırsa AKP’nin sağlık piyasasına dahil ettiği 15 yöntemin iyi gelmediği hiçbir sağlık sorunu neredeyse yoktur.

Örneğin el  içi ve ayak tabanında var olduğu iddia edilen refleks bölgelerine temasla hastalıkları tedavi ettiği iddia edilen “refleksoloji” uygulaması stresten, astım ve idrar kaçırmaya kadar bir dizi hastalığın çözümüdür.

Oysa bugün “alternatif ve tamamlayıcı” denilen uygulamalar konusunda bilimsel nitelikli araştırmalar yapılmamış ve iddia edilen etkileri kanıtlanmamıştır.

Alternatif ve geleneksel tıbbın esas işlevi modernite karşıtlığı

Yukarıda da değindiğimiz gibi kapitalizmin modern tıbbı ele geçirmesi ve tıbbın kapitalistleşmesi ne olduğu belli olmayan söz konusu bu uygulamaların önünü açtı.

İşte AKP ve dünyada 1980’lerin sonlarından beri iktidara yerleşen diğer ülke hükümetleri (bu bakımdan da ABD yine tipiktir) “alternatif ve geleneksel tıbbı” moderniteyi yıkmak, gericiliği toplumsallaştırmak amacıyla özel olarak kullandılar.

Tıp, bilimlerin içinde en erken dönemde gelişen bilim alanlarındandır ve toplumsal hayatın sekülerleşmesine kendi alanından ve kendiliğinden katkı koyan en önemli bilim alanıdır.

Anatomi dersinin kendisi sağlık çalışanlarını sekülerleştirir. Tıbbın cinsiyetçi tutumu yıkan karakteri de toplum içinde aynı türden etkiye sahiptir. Tıp bir ekip hizmetidir, bu yapıda cinsiyet ayrımcılığının gelişmesinin zemini neredeyse hiç yoktur. Tıp ortamında  en muhafazakar sağlık çalışanı ve hasta bile hizmeti sunarken/alırken seküler bir bakışa sahiptir, tıp ortamının genetiği onları buna zorlar.

AKP en başından beri tıbbın işte bu sekülerleştirici, modern, ilerici karakterine saldırdı ve bunun karşısında muhafazakar bir tıp alanı oluşturmaya çalıştı. Kadın hastalara özel hastanelerin kurulması, kimi hekimlerin hastalarını cinsiyete göre ayırmaya başlaması, kimi tıp fakültelerinde mezuniyet törenlerinde kullanılan Hipokrat yeminindeki cins ayrımcılığı yapılmayacağına ilişkin cümlenin çıkarılması bunun kanıtlarıdır.

Ancak bu sıraladığımız örnekler tıptaki ilerici damarın kurutulması için yeterli değildi. “Geleneksel ve alternatif tıp” bu anlamda kapsamlı ve “halka yakın” (zira “geleneksel sağlık uygulamaları” sağlık sistemindeki kapitalistleşme nedeniyle halk arasında hep yaygın oldu ve öte yandan halkın otlardan şifa arayışının bilimsel bir zemini hep vardır) bir müdahale olarak gündeme getirildi.

Tıbbın, bilimin alternatifi olmaz

Bir şeyin bir sağlık sorununda etkili olup almadığını kanıtlamanın bir yöntemi vardır.

Buna bilimsel yöntem diyoruz. “ben denedim, çok iyi geldi”, “hastalarıma verdim, iyileştiriyor” demekle olmaz. Bunlar belki de kıymetli değerlendirmelerdir, ama en nihayetinde tekil ve salt yüzeysel gözlemle sınırlı örneklerdir.

Bilim objektiftir, kıyaslama yöntemini kullanır. Özelden genele, genelden özele gelip giden bir mantığa sahiptir. Bu mantık doğrulama ve yanlışlama yöntemlerini diyalektik şekilde bir arada kullanır. Bu diyalektik bir laboratuvar çalışmasında ya da bir saha araştırmasında sürecin tamamına çok somut şekilde işler ve bilgiyi kesinleştirinceye kadar devam eder. bilimdeki bilgi herkesin sorgulamasına ve sınamasına açıktır.

Hiçbir uygulama, güç, otorite, “yerli, milli ve geleneksel” ürün-yaklaşım-görüş bu metodolojiden muaf tutulamaz.

Somut olarak konuşacak olursak, ürün önce laboratuvar koşullarında denenir. Sonra bir grup hastaya verilirken, aynı hastalığa ve kişisel özelliklere sahip bir başka grup hastaya ise verilmez. Böylece etkileri insan üzerinde gözlenmeye çalışılır. Gözlemler kaydedilir. Kayıtlar istatistiğe tabi tutulur. Buna bilimde vaka kontrol araştırması diyoruz.

Bu da yetmez bu tür araştırmaların pek çok farklı merkezde gerçekleştirilmesi gerekir.  Ürün bu çok sayıdaki vaka kontrol sınamasından başarıyla geçmiş olsa bile hakkında karar verebilmek için binlerce hastaya uygulanır ve bu aşamada da etkinliği kanıtlandıktan sonra, ancak o zaman, toplumda yaygın kullanılmasına izin verilebilir. Yaygın kullanım sırasındaki etkileri  ve yan etkileri hep izlenmek koşuluyla.

İşte AKP’nin yayımladığı Yönetmelik’te sıralanan yöntem ve ürünlerde eksik olan şey budur.

Böyle olmasına rağmen AKP’nin bu yöntem ve ürünlere çok geniş bir hastalık yelpazesinde etkililermiş gibi geniş kullanım izni vermiş, SGK geri ödeme listesine dahil etmiş olmasının nedeni, piyasa aktörlerine para kazandırma, gerici bir rejim inşa etme ve toplumda gericiliğin etki alanını yaygınlaştırma amacıdır.