Takım harcama limitlerinden ne anlamalı?

TFF'nin açıkladığı takım harcama limitleri büyük bir tartışma başlattı. Fenerbahçe cephesi açıklanan limitlere isyan ederken, söz konusu limitler futbol dünyasının önümüzdeki günlerdeki en büyük gündem maddesi olacağa benziyor.

İsmail Sarp Aykurt

Türkiye Futbol Federasyonu'na (TFF) bağlı Kulüp Lisans ve Finansal Fair Play Kurulu, takımların transfer yapıp yapamayacağını belirleyecek limitlerini açıkladı. Galatasaray, 439 milyon lira ile en fazla para harcamaya sahip takım olurken, son ‘şampiyon’ Başakşehir'e ise 170 milyon limit tanındı. En az bütçe ise düşen ancak ‘düşürülmeyen’ takımlardan 59 milyon ile Kayserispor'da.

Takım harcama limitleri, futbol ligleri için önemli bir ekonomik gösterge olmasının dışında, takımlar arasında var olan rekabetin de belirleyicilerinden biri durumunda. Kulüpler arası eşitsiz gelişimin de bir göstergesi olan bu durum, kulüplerin hem transfer yapıp yapmayacaklarına dair bir yol haritası sunuyor hem de kulüplerin bu şekilde başarı durumlarını da etkilemiş oluyor. Pandemi ile yarıda kalan 2019-2020 sezonunda Süper Lig kulüplerine tanımlanan harcama limitlerinin toplamının 2.1 milyar TL’ye ulaştığı biliniyordu. Özetle, kulüpler toplam gelirlerinin sadece bu miktarını harcayabilmesi şartına tabi kılınmışlardı. 

Yeni gelen ve önümüzdeki sezon için geçerli veriye göre ise bu aşım oranı yüzde 15 bandına çekilmiş durumda. Aslında kapitalist futbol söylemi içerisinde söylersek, kulüplerin ‘sürdürülebilir bir finansal yapıya’ sahip olması için yapıldığı söylenen sınırlandırmalar kulüplerin harcama sınırlarını kalın bir çizgi ile çiziyor ve TFF bu uygulamayla birlikte, Süper Lig bünyesinde bu sene yer alacak olan 21 kulübün Profesyonel Futbolcu Ücret Giderleri, A Takım Teknik Kadro Ücret Giderleri, transfer harcamaları ve menajer giderlerinin TFF tarafından belirlenecek limitler dahilinde kalmasını zorunlu kılıyor.

Aslında futbol ekonomisi üzerinden bir denetim mekanizması kurmak anlamına da gelen bu sınırlandırma, kulüplerin ana faaliyetlerinden doğacak olan gelirleri de hesaplıyor. Buna göre sponsorluk gelirleri, reklam ve gişe gelirleri, yayın ve diğer ticari faaliyet gelirleri de bu sınırlandırmaya konu edilmiş oluyor. Son tahlilde, harcama limitletinin belirlenmesinde kulüplerin transferlerdeki gelir ve gider tablosu da dikkate alınıyor.

Ancak takım harcama limitleri denildiğinde ilk akla gelen rekabet yapısı ve ligin rekabet yapısında meydana gelen eşitsiz gelişim oluyor. Takım harcama limitlerinin önemli bir kısmının şimdiye kadar ve genelde 3 büyük sayılabilecek İstanbul takımlarına dağıtılması tartışma konusu olmayı başarmışken, bu sene bu konuda bazı değişiklikler de göze çarpıyor. Özellikle Fenerbahçe ile Başakşehir’in yakınlaştığı, ancak Galatasaray’ın diğerlerine nazaran avantajlı olduğu da gözlemleniyor. Ancak burayı da açıklığa kavuşturmak gerekirse, harcama limitlerinin belirlenmesinde mali yapılarından bağımsız olmak üzere en çok gelir elde eden kulüpler, en çok harcama hakkına sahip olduğunu not etmek gerekiyor. Bu anlamda net borçlar, özkaynak açıkları, net borç/gelir oranları, gelir gider farkı gibi başlıklar bu konularda oldukça belirleyici.

Ancak son kertede ülkedeki mali sıkışmışlık ve siyasi girdap, TFF’nin bir siyaset aracı olarak kullanıldığı ülkemizde yapılan bu ‘hesaplamaların’ doğru yapılıp yapılmadığını da soru işaretlerine terk ediyor.

Bu süreç, endüstriyel-piyasacı futbol için son derece uyumlu bir haksız rekabet oluşturuyor. Bu haksız rekabetin önümüzdeki süreçte azalma eğilimine girmesi gerçekten zor görünüyor. Rekabet üstünlüğüne sahip kulüpler haksız rekabetlerini artırken, diğerleri ise dibi görmeye doğru daha çok ilerlemiş olacaklar. Çünkü kulüpler zaten çok ciddi bir darboğazdan geçmek zorunda bırakılmış durumdalar. 

Dengeyi gözetmeyen bir finansal dengeyi sağlama denemesi, kapitalist sistem söz konusu olunca tam bir göz boyamaya dönüşüyor. Günü kurtarmaya çalışan sözde çözümler kulüplerin ekonomik çöküşe sürüklenmesini kurtaramayacak. 

Fenerbahçe cephesinde isyan var

Söz konusu limitlere en büyük tepki Galatasaray ile birlikte en yüksek gelire sahip olan Fenerbahçe'den geldi. Fenerbahçeli taraftarlar sosyal medya üzerinden yoğun tepkilerini dile getirirken, aynı zamanda yayıncı kuruluş olan Beinsports'a yönelik de bir boykot kampanyası başlattı. 

Açıklanan limitlerin Fenerbahçe'ye bir savaş anlamına geldiğini belirten taraftarlar, TFF'nin Fenerbahçe'yi sıkıştırmak için bu adımı attığını dile getiriyor. Fenerbahçe'nin söz konusu limite yönelik tepkilerinin odak noktasında ise Galatasaray ve Beşiktaş'ın bankalarla yaptığı yapılandırma anlaşmasının bir benzerine zorlamak istemesi bulunuyor. Fenerbahçe söz konusu yapılandırma anlaşmasının kulüpleri bankalara teslim etmek anlamına geldiğini belirtiyor.

Galatasaray ve Beşiktaş'ta da durum parlak değil, Başakşehir keyifli

Fenerbahçe'ye nazaran daha yüksek bir limit verilen Galatasaray'ın da UEFA ile yapılan anlaşma nedeniyle harcama yapması oldukça zor görünüyor. Beşiktaş'ın ise Galatasaray gibi bir UEFA kıskacında olmamasına karşın açıklanan limitler ve kulübün borçları nedeniyle Fenerbahçe ve Galatasaray gibi mecburi bir bütçe küçültmesine gitmesi zorunlu görünüyor.

Bu tablodan en büyük kazancı ise bu sene şampiyon olan ve seneye Şampiyonlar Ligi gelirini de bütçeye eklemesiyle çok daha yüksek bir bütçeye sahip olacak olan Başakşehir elde edecek gibi görünüyor.