Tahir Elçi davasında reddi hakim talebi: Duruşma ertelendi

Tahir Elçi’nin öldürülmesine ilişkin davanın ilk duruşması bugün Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Elçi ailesi avukatları reddi hakim talep etti.

Haber Merkezi

Diyarbakır Barosu Başkanıyken, 2015’te Dört Ayaklı Minare önünde yapılan basın açıklaması sırasında öldürülen Tahir Elçi’nin ölümüne ilişkin davanın ilk duruşması Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.

Mahkeme heyeti Elçi ailesi avukatlarının, sanık polislerin savunmalarının duruşma salonunda alınması talebini reddetti. Sanıklar salona SEGBİS ile bağlandı. Tahir Elçi'nin eşi Türkan Elçi'nin duruşma salonundan çıkarılmasına dair ihtar kararı veren mahkeme heyeti müşteri avukatlarının da polis zoruyla salondan çıkarılmasına karar verdi. Avukatların itirazlarının ardından duruşmaya devam edildi. Tahir Elçi'nin ailesinin avukatları mahkeme heyetinin tarafsızlığını yitirdiğini belirterek reddi hakim talebinde bulundu.

Mahkeme Elçi ailesinin avukatları tarafından sunulan reddi hakim talebi karşısında, Diyarbakır 11. Ağır Ceza Mahkemesince karar verilmek üzere duruşmayı 3 Mart 2021 tarihine erteledi. 

Duruşma boyunca yaşananlar...

Tutuksuz yargılanan sanık polisler F.T., S.T. ile M.S.’nin “bilinçli taksirle ölüme sebebiyet vermek”ten 3 yıldan 9 yıla kadar hapsi isteniyor. Diğer firari sanık Uğur Yakışır hakkında ise hem Elçi hem de aynı gün öldürülen polisler Cengiz Erdur ve Ahmet Çiftaslan cinayetleri suçlamasıyla üç kez ağırlaştırılmış müebbet ve 45 yıla kadar hapis cezası talep ediliyor.

Saat 10.00’da görülmesi gereken duruşma, mahkeme heyeti duruşma salonuna gelmediği için bir saat gecikmeli olarak başladı.

Tahir Elçi ailesinin avukatlarıyla birlikte çok sayıda baro başkanı, temsilcisi ve sivil toplum örgütü temsilcisi duruşma salonunda yer aldı. Duruşma öncesi, davayı takip edecek basın mensuplarından isim listesi istendi. Mahkeme, İHA, DHA, AA ile yabancı basından DW çalışanları dışında duruşma salonuna gazeteci almadı.

SEGBİS üzerinden duruşmaya katılan sanık polis memurlarının kimlik tespitlerinin yapılmasının ardından mahkemede görevli 3 Cumhuriyet Başsavcısı iddianameyi okudu.

İddianamede sanık polis memurları "bilinçli taksirle öldürmek"ten, firari örgüt üyeleri "olası kastla öldürmek"ten cezalandırılmaları talep edildi.

Sanık polislerin SEGBİS'le bağlanmasına itiraz

Mahkeme katılma taleplerinden önce sanık beyanlarının alınmasına karar verdiklerini ifade etti. Elçi ailesi avukatların Fikret İlkiz mahkemenin bu tutumunun usule aykırı olduğu itirazında bulundu. Mahkeme sanık beyanlarının öncelikli alınacağını belirtti.

Elçi ailesi avukatları SEGBİS bağlantısı ile sanık beyanlarının alınmasının doğrudanlık ilkesine aykırı olduğu, CMK m.196’ya, AYM ve AİHM kararlarına aykırı olduğu ve sanık polis memurlarının SEGBİS üzerinden dinlenilme kararından dönülmesini talep etti. 

Mahkeme sanık polis memurlarına savunmalarını nerede yapmak istediklerini sordu. Sanık polis memurları bulundukları yerden savunma yapmak istediklerini, mahkeme salonuna gelmeyeceklerini beyan etti.

Elçi ailesi avukatları: İddianame olağan bir cinayet iddianamesi olarak hazırlanmış

Elçi ailesi avukatları iddianamenin olağan bir cinayet iddianamesi olarak hazırlandığını, Tahir Elçi’nin insan hakları vizyonunu ve lince uğradığı koşulları ve aleyhine yaratılan iklimi görmezden gelerek ele alındığını ifade etti.

Ara karar: Sanıklar duruşma salonuna gelmeyecek

Mahkeme sanıkların sorgudan önce müştekilerin katılma talebine ve sanıkların duruşma salonunda dinlenilmesine ilişkin iddia makamından mütalaasını sordu, iddia makamı talebin reddine ve sanıkların bulundukları yerden dinlenilmesine ilişkin talepte bulundu. Mahkeme sanıkların duruşmada bulunmak istememeleri ve SEGBİS üzerinden Elçi ailesinin avukatlarının sanıklara soru sorma haklarının mümkün olduğu gerekçesiyle Elçi ailesi avukatlarının taleplerinin reddine dair ara kararını verdi.

Naip hakim bulunmadığı tespit edildi

Sanık polis memurlarının SEGBİS ortamından savunmalarını alınması için mahal mahkemeleriyle kurulan bağlantılarda bulunması gereken naip hakimlerin yerlerinde olmadıkları tespit edildi. Mahkeme ise naip hakim bulunma zorunluluğu olmadığını belirterek Elçi ailesi avukatlarının naip hakim bulundurulması ve talimat yoluyla yüz yüze sorgu talebini de reddetti.

Elçi ailesinin avukatları mahkemeye “bir baro başkanının öldürüldüğü bu dosyayı Mahkemeniz özensiz olarak ele alıyor” şeklinde itiraz ve beyanlarda bulundu. Mahkeme açıklama yapmaksızın müzakere etmek üzere duruşma salonundan ayrıldı.

Duruşmaya 14.00'e kadar ara verildi.

Reddi hakim talebi

Güncelleme 14.55

Mahkemece Türkan Elçi’nin uyarılmasına, aksi halde salondan çıkarılacağına dair ihtar ara kararı verildi. Müşteki vekillerinin reddi hakim talep nedenlerini ileri sürmesi üzerine Mahkemece müşteki vekillerinin mahkeme salonundan polis zoruyla çıkarılmasına dair ara karar verildi. Ancak avukatların itirazı üzerine Mahkemece yargılamaya devam edildi.

Elçi ailesinin avukatları söz alarak “Ceza yargılaması insan haklarını doğrudan ilgilendiren bir disiplindir. Biz sadece iddianamede adı geçen sanıkların değil, gerçek anlamda suçluların, arka planda duranların tespitini istiyoruz" dedi.

Avukatlar mahkemenin tutumunun objektif olmadığını ortaya koyduğunu belirterek "Bu ısrarınızı sürdürecekseniz Mahkeme olarak çekilin" dedi. Mahkeme reddi hakim talebini görüşmek üzere duruşmaya ara verdi.

Avukat Nahit Eren “Eşini kaybetmiş bir kadına söz dahi vermeden dosyada yargılama yapmak istiyorsunuz. Vicdanlarınızı kapatmışsınız. Bize isteğinizi yapabileceğinizi göstermeye çalışıyorsunuz. Duruşmayı sürdüremiyorsunuz. Tarafsızlığınızı yitirmişsiniz" dedi. Avukat Mahsuni Karaman da mahkeme heyetinin tutumunun tarafsızlığına gölge düşürdüğünü belirterek "Bu iddianameyi kabul dahi çekilme nedeninizdir" dedi.

Elçi ailesinin avukatları tarafından sunulan reddi hakim talebi karşısında, mahkeme bu konuda Diyarbakır 11. Ağır Ceza Mahkemesince karar verilmek üzere duruşmayı 3 Mart 2021 tarihine erteledi.

'Muhalif tutumu nedeniyle...'

Davayla ilgili görüşüne başvurduğumuz eski Anayasa Mahkemesi Raportörü ve soL yazarı Ali Rıza Aydın Tahir Elçi'nin hukukçu, avukat, Baro Başkanı ve yurttaş olarak devlet tarafından korunamadığının altını çizdi. Ancak Elçi'nin öldürülmesinin onun muhalif tutumu nedeniyle maruz kaldığı hukuksuz uygulamalarla doğrudan ilişkili olduğu belirten Aydın şöyle konuştu:

"Adliye içindeki Baro Başkanlığı odasında tebligat bekleyen, çağrı üzerine ifadeye gidebilecek durumda olan Elçi’nin, hukuka ve soruşturma usullerine aykırı bir şekilde, 'soruşturmanın sonuçsuz kalmasını sağlamak amacıyla yurt içinde saklandığı, tüm aramalara rağmen kendisine ulaşılamadığı ve tebligat yapılamayacağının anlaşıldığı' gerekçesi ile yakalanmasına karar verilmişti. İki otobüs çevik kuvvet polisiyle gözaltına alınarak İstanbul’a getirilmiş ve tutuklamaya sevk edilmişti. 

Hukuk garabeti olan bu durum, yargının da siyasallaşmasının geldiği noktayı açık bir şekilde gözler önüne seriyordu. Canlı bombaların eylem yapmadan 'tutuklanamadığı', polis takibinde olmalarına rağmen ellerini kollarını sallayarak başkenti kan gölüne çevirebildiği bir ülkede, sözleri nedeniyle bir baro başkanının tutuklamaya sevk edilmesi, Türkiye’de hukukun kişiye göre uygulandığının göstergesiydi. 

Devamı sözcüklerle tanımlanamayacak bir vahşilikle, Tahir Elçi’nin yaşamına son verilerek aramızdan alınmasıyla geldi.

Cinayetten önce başlayan hak ihlali, hukuksuzluk ve düşmanlık cinayetle, delillerin yok edilmesiyle, soruşturma süreciyle, dava süreciyle, rafa kaldırılan dosyayla devam etti. Aradan geçen beş yılda bu saçmalık düzeyindeki organize işlemler/işlemsizlikler/göz yummalar çözümlenmedi. Baştan sona sorunlarla dolu süreç, beş yıl sonra başlayan davanın sanıklarını mahkemeye getirmemekle katmerli bir cezasızlık iklimini işaret ediyor. 

Her kızdığına terör örgütü damgası vurmayı alışkanlık haline getiren siyasal iktidar, hukuksuzluğu hukuk varmış gibi, adil olmayan yargılamayı da yargı varmış gibi göstermede becerikli. 

Adaletin hakkaniyete uygun olarak yerine getirilmesi hakkı yalnız Türkiye’nin ya da İnsan Hakları Avrupa Mahkemesinin değil insanlığın evrensel olarak mücadelelerle kazandığı bir hak. İnsanlık adına savunulan ve korunan bu hakkı değil siyasal iktidarlar, yasa koyucu bile gasp edemez; yargı hiç gasp edemez.

Cezasızlık ikliminin yargısızlık iklimiyle ve talimatlarla beslenmesine gerçek adaletin sahipleri izin vermez."