Suç örgütü denilerek kapatılan Altın Şafak nasıl bir parti?

Yunanistan'da, "silahlı suç örgütü yönetme ve örgüte üye olma" suçlamasıyla Neonazi Altın Şafak Partisi üyeleri hakkında açılan dava yıllar süren soruşturmaların neticesinde Parti’nin suç örgütü olarak tanımlamasıyla sonuçlandı. Peki Altın Şafak nasıl bir partiydi, kısaca hatırlayalım.

Hande Sav

Yaklaşık beş yıl süren davanın sonucunda mahkeme, Altın Şafak'ın "siyasi parti görünümü altında suç örgütü olup olmadığına, üyelerinin işlediği cinayet ve ırkçı saldırı suçlarının partinin politikası kapsamında yapılıp yapılmadığına’’ ilişkin soruşturmada, Altın Şafak partisinin bir suç örgütü olarak faaliyet gösterdiği hükmüne vardı.   

Kim bu Altın Şafak?

Yunanistan’da faaliyet gösteren neonazi söylem ve sembollere sahip “siyasi parti” Altın Şafak, Yunanistan devletinin antikomünist reflekslerinin bir sonucu.1967-1974 yılları arasındaki dönemde Yunanistan’da yönetimde olan Albaylar Cuntası ile bağları bulunan bir dergi olarak 1980’de ortaya çıktı. 2012 yılında yapılan iki genel seçimin ardından ise, Yunanistan gibi nazizmin işgaline uğramış, katliamlarını yaşamış bir ülkede, yüzde 7 oy alarak 18 milletvekiliyle meclise girebilmişti. 

Meclise girişinin akabinde sokakta ve siyasal hayatta görünürlüğünü arttıran Altın Şafak ırkçı-popülist çizgisini kaybetmeden ilerleyerek sadece Yunan uyruklulara açık ucuz halk pazarları kurdu. Yunanistan’ın hemen her yerinde örgüt binaları açan Altın Şafak, “Yunan kanının saflığını koruyabilmek amacıyla” sadece Yunanlara hizmet veren bir kan bankası projesi başlatıp, Yunan olduğunu belgeleyenlere ise gıda yardımında bulundu.

"Yunanistan’ın hemen her yerinde örgüt binaları açan Altın Şafak, 'Yunan kanının saflığını koruyabilmek amacıyla' sadece Yunanlara hizmet veren bir kan bankası projesi başlatıp, Yunan olduğunu belgeleyenlere ise gıda yardımında bulundu."

7 Haziran 2012 tarihinde Altın Şafak’ın parti sözcüsü ve ikinci adamı olan Atina Milletvekili İlyas Kasidyaris, Yunanistan Komünist Partisi (KKE) Milletvekili Liana Kaneli’ye canlı yayında tokat atmış, olay basında geniş yer bulmuştu. 

2013 Eylül ayında ise Altın Şafak’ın kontrolsüz ve kaba kuvvete dayalı eylemleri tehlikeli hâle büründü. 12 Eylül günü Pire’de tersanelerin bulunduğu bir işçi mahallesi olan Perama’da siyasi faaliyet yürüten, aralarında Pire Metal İşçileri Sendikası Başkanı’nın da bulunduğu Yunanistan Komünist Partisi ve Yunanistan Komünist Gençliği üyelerine, 50 kişiyi aşkın Altın Şafak üyesi tarafından demir, çivili sopalar, coplar ve baltalarla saldırıldı. Komünistlere ve sendikalara yönelik bu saldırının ardından Pire ve Atina’da büyük çapta gösteriler düzenlendi.   

Komünistleri, göçmenleri ve eşcinselleri hedef almaya başlayan Altın Şafak’ın şiddeti solcu bir sanatçı olan Pavlos Fyssas’ın Altın Şafak üyesi 45 yaşındaki Yorgos Rupakyas tarafından öldürülmesiyle doruğa çıktı. Neonazi ırkçı partiye karşı binlerce insan sokaklara döküldü. 

Pavlos Fyssas’ın katledilişinin ardından

Pire’de KKE üyesi babası gibi tersane işçiliği yapan, ırkçılık ve faşizm karşıtı şarkılarıyla tanınan 34 yaşındaki rapçi Pavlos Fyssas’ın bir Altın Şafak üyesi tarafından öldürülmesi kitlesel eylemlere sebep oldu. Düzinelerce sendika ve halk kitleleri bu çağrıya kulak verdi. Topluluk merkez meydanda toplanmış ve daha sonra işçi sınıfı mahallesinin sokaklarında yürümüştü. Aynı günlerde Neonazi örgütün bölgede merkezi bir gösteri düzenleyeceği bilinmesine rağmen bu kitlesel ve işçi sınıfı merkezli gösterinin baskısı altında faşistlerin mitingi iptal edilmişti. 

Yeni bir tarihte miting düzenleyeceğini söyleyen Altın Şafak’ın Nikaia’daki Yunanlılara yiyecek dağıtacağını duyurmasıyla sendikalar tekrar gösteri düzenleyip, Altın Şafak üyelerinden su bile kabul etmediklerini söylediler. Bu yaşananların ardından ise halk Altın Şafak’ın Nikaia’daki ofislerinin kapatılmasını talep etti. 

Dava süreci

Yunanistan Kamu Düzeni Bakanlığının talimatıyla 2013'te Yüksek Mahkeme Savcılığı tarafından başlatılan soruşturma sonucunda aleyhinde dava açılan Altın Şafak'ın lideri Mihaloliakos ve aralarında milletvekillerinin de bulunduğu 69 sanık, "silahlı suç örgütü yönetme ve örgüte üye olma" suçlamasıyla yargılanıyordu

Pire'deki Koridallos Cezaevi'nin kadınlar bölümünde oluşturulan özel bir salonda başlayan duruşmaya parti lideri Nikos Mihaloliakos ve partinin üst düzey yönetim kadrosu davanın "siyasi bir dava olduğunu" ileri sürerek katılmamışlardı. 

Mihaloliakos ve sanıkların büyük bölümü duruşmada avukatları aracığıyla temsil edildi. İlk duruşması 20 Nisan 2015’te başlayan dava sanıklardan birinin avukatının duruşmaya gelmemesi nedeniyle 7 Mayıs'a ertelenmişti.

Temmuz 2015’te Altın Şafak Milletvekili İlias Kasidyaris hakkında ‘’yasalara göre eylemlerinin ağırlığının tutuklu yargılanma kararı verilmesi için yeterli olmadığına’’ hükmedilip, Altın Şafak’ın Yunan parlamentosu haricindeki etkinliklerine katılmama, ayda iki kez ikamet ettiği bölgedeki karakola gitme ve yurt dışı yasağı gibi kısıtlamalarla serbest bırakılmıştı. 

"Savcılar Altın Şafak’ın ordu benzeri bir liderlik yapısına sahip ve polis teşkilatı içinde örgütlü olduğuna dair kanıtlara ulaştılar. bildirildi. Partinin polis teşkilatındaki uzantılarına yönelik operasyon başlatılıp ilişkisi tespit edilen 5 üst düzey polis amiri görevinden alındı."

Altın Şafak’ın lideri Nikos Mihaloliakos, Fyssas’ın öldürülmesinin siyasi sorumluluğunu Eylül 2015’te kabul etti. Siyasi sorumluluk söz konusuysa bunu kabul ettiklerini ancak yasal sorumlulukları olmadığını öne süren Mihaloliakos’un, anti-faşist rapçi Pavlos Fyssas cinayetinin öncesinde olaydan haberinin olduğu söylenirken, savcıların Altın Şafak’ın ordu benzeri bir liderlik yapısına sahip ve polis teşkilatı içinde örgütlü olduğuna dair kanıtlara ulaştıkları bildirildi. Partinin polis teşkilatındaki uzantılarına yönelik operasyon başlatılıp ilişkisi tespit edilen 5 üst düzey polis amiri görevinden alınmıştı.  

Altın Şafak’ın liderlerinin yargılandığı gün Attika Metal İşçileri Sendikası ve Yunan Gemi İnşa Sanayisi’nin çağrısı üzerine sendika ve örgütler Attika’nın dört bir yanında, kitlesel eylemler düzenlediler.

Yunanistan Komünist Partisi (KKE) ve Tüm İşçilerin Militan Cephesi (PAME) kadrolarına, göçmenlere yönelik saldırılar, Yunan ve yabancı cinayetleri vb. diğer suç eylemleriyle yargılanan faşist Altın Şafak’ın lideri ve çok sayıda milletvekili de dahil olmak üzere 69 kişi sanıklar arasında bulunuyordu. 

KKE MK Basın Bürosu Altın Şafak davasına ilişkin şu açıklamayı yaptı:

‘’Yetkililerin ve üyelerin yargılanması, cinayete katılanların, Pavlos Fyssas’ın katilleri ve suç ortaklarının mahkumiyetiyle sona ermelidir. Altın Şafak hem yapısı hem örgütü itibariyle, neonazi bir suç örgütü olduğu için tüm bu suçlardan partinin liderliği sorumludur. Bu örgüt üyelerini; göçmenlere, işçilere, sendikacılara, anti-faşistlere, komünistlere karşı suç işlemeye iter ve yönlendirir vaziyettedir. Faşizm, Nazizm sadece mahkemede değil tüm Yunan halkı tarafından da kınanmalıdır.’’

Dava sürecinde Altın Şafak tarafından yapılan saldırılar devam ederken birçok kez dava tanıklarına da saldırılar yapıldı. Ancak dava sonuçlanmadan evvel tüm delillere rağmen Yunan Devleti’nin, bu suç örgütünün faaliyetlerini sürdürmesine belirli düzeyde izin verdiği biliniyor. Örneğin 2016’da Atina Belediyesi’nin Alsos Horofilakis Parkı’nda Altın Şafak Gençlik Örgütünün toplantı yapmasına izin vermesine tepki gösteren Yunanistan Komünist Gençliği (KNE) yaptığı açıklamada, festivale verilen iznin bu partinin cezai faaliyetlerini yasallaştırmak anlamına geldiğini belirtmişti. ‘’Faşizme ve Nazi suçuna yol açan sistemi devirene kadar mücadeleye devam edeceğiz’’ diyen KNE, Altın Şafak’ın mahallelerden, okullardan ve üniversitelerden kovulacağını açıklamıştı.

7 yılın ardından

Soruşturmanın açıldığı 2013 tarihinden bu yana neonazi suç örgütüne karşı onlarca eylem ve politik kampanya örgütlendi. Geçtiğimiz gün alınan karar bu yüzden yalnızca “Yunan mahkemelerinin adaleti” olarak tanımlanamaz. Dün mahkeme önünde KKE ve PAME öncülüğünde örgütlenen eylemlerde tek talep öne çıktı, suçlulara en ağır cezanın verilmesi.