Spor durdu peki ya bahisler?

Spor, koronavirüs nedeniyle eğlence endüstrisinin çok önemli bir bileşeni olarak tehlikede.

İsmail Sarp Aykurt

Bir süredir konuşuyoruz. Spor, koronavirüs nedeniyle eğlence endüstrisinin çok önemli bir bileşeni olarak tehlikede. Eğlence endüstrisinin kâr oranlarının azalması, kapitalist sistemin ideolojik etkisinin gevşemesi riskini de doğuruyor. Sistem açısından bu gelişme, acilen giderilmesi gereken boşluklardan bir tanesini oluşturuyor. Bu zincirleme durum, eğlence endüstrisinin en uzun kollarından birisi olan spor piyasasını, sporun da bir yan endüstri olarak bahis sektörünü düşünmeyi gerektiriyor. 

Bahis sektörü, spor üzerinden hem kolaylıkla yönlendirilebiliyor hem de sporun bir yan ekonomisi olarak eğlence endüstrisi içerisinde önemli bir kazanç kapısı olarak işlev görüyor. Bu sebeple, sistem- spor ve bahis arasındaki işbirliği son derece gerçek. Kumarın başka bir biçimi olarak bahisler, sporu spor olmaktan çıkarmakla yetinmek bir yana, ayrı bir sektör olma yolunda çok önemli bir yol kat etmiş durumda. Hatta kimi zaman ayrı tanımlamak dahi gerekiyor bu sektörü. Çünkü sektörün yasal ve yasa dışı seçenekleri bulunuyor.

Spor oyunlarının yer aldığı her ülkede bahis, hem özel firmalar hem de devlet tarafından kontrollü bir şekilde yürütülüyor, milyonlarca insan bu sektörün içerisine çekiliyor ve bahis oynamak yaygınlaşıyor. Bütün spor dallarında uygulanmasını mümkün olan bahis, ülkemizde de Katar sermayeli Bein Sport, bahis gelirlerinden Demirören ve Las Vegas merkezli Scientific Games'in oluşturduğu Şans Ortaklığı ‘İddaa’ üzerinden iş görüyor. Bununla birlikte, bu ‘vergilendirilen bahis’ ortaklığının yanında yine bir yan unsur olarak ‘kaçak bahis’ de faaliyetini sürdürüyor. Hem de yasal olanı gölgede bırakarak…

Sıkışan sektör kategori genişletme derdinde

Fakat diğer tarafta koronavirüs, sporu mola almaya zorlarken sektörün yeni yollar keşfetmesine de kapı araladı. Spor karşılaşmalarının duraksaması veya iptal edilmesi birçok insanı yeni bahis ilgi alanlarına yönlendiriyor. 

Spor dünyasının beklemeye alınmasının yan etkilerinden birisinin, bahis piyasasının normal gelirini güvence altına alacak yeni araçların geliştirilmesi olduğu açık. Spor bahisçileri, profesyonel sporları sürdüren birkaç ülke arasında yer alan  Nikaragua, Tacikistan ya da Belarus gibi ülkelerde zaten faaliyetlerini devam ettiriyor. Ancak devam etmeyen yerlerde üzerine bahis açılacak ve yaygınlaştırılacak yeni yarışma araçları neden yaratılmasın?

Morning Consult tarafından yakın zamanda yapılan bir ankete göre, düzenli spor bahisçileri profesyonel sporların yokluğunda hemen hemen her şeye bahis oynamak istiyor. Şaşırtıcı bir şekilde, bu insanların yüzde 41'i COVID-19 istatistiklerine bile bahis koymayı düşünmüş durumda.  Bunun yanı sıra, yabancı spor ligleri, siyasi seçimler ya da hava durumu bile düzenli bahis oynayan spor takipçilerinin ilgisini çekmiş durumda. Bu durum gerçekten, sınırlarını aşan bir çürümeyi de gözler önüne sermekte üzerine düşeni yapıyor. 

İlginç bir şekilde, spor odaklı birçok bahis şirketinin bugünlerde kucaklaştığı bir kategori olan e-spor ise spor bahisçilerinin ilgi odağı olmaktan uzak. Spor bahislerine düzenli olarak katılanların sadece yüzde 28'i dijital spor dünyasında bahis oynamakla ilgileniyor. Yapılan araştırma, profesyonel sporların askıya alınmasıyla alternatif etkinliklere para yatırmakla ilgilenen katılımcıların yüzdesini gösterse de bizlere bahis piyasasının kapitalizmin olmazsa olmazları arasında olduğunu işaret ediyor.

Profesyonel spordaki duraksama ile birlikte bahis sektörü yeni arayışlara ve kategorilere kucak açabilecek durumda. Daha doğrusu, para yatırmakla ilgilenen katılımcılar bahis araçlarını genişletmiş gibi görünüyorlar. Bahisleri ne ahlaki ne de akla yatkın bir sınıflandırma içine alabilmek olanaklı değil. Kumar oynama popülaritesi artıyor, yeni şebekeler türüyor ve bahis bağımlılığı yaygınlaşıyor.  

Her şeyden öte bahis ve kumar, sistemin uyuşturma mekanizması olarak kullanılıyor. 

Bahis sektörünün türlü mecralarda kolay para kazanma fırsatı ve hayali bir çıkış kapısı makyajıyla sunulması, kapitalizmde çürümüşlük girdabının sonu olmadığını da gösteriyor. 

Ancak biliyoruz ki kapitalizmin tarihin çöplüğüne süpürülmesi gerekliliği bir ‘bahis’ konusu olmaktan öte bir gerçeklik olarak güçleniyor.