SÖYLEŞİ | 'Halkın tek geçim kaynağını bitirecek bir santrali kim ister?'

Çarşamba'daki biyokütle enerji santrali mücadelesi büyümeye devam ediyor. Son gelişmeleri, verilen mücadeleyi ve hakkında açılan davayı TKP Samsun İl Başkanıyla konuştuk.

Yavuz Karamahmutoğlu

Çarşamba Eğercili biyokütle enerji santraline karşı mücadele devam ediyor. En son 22 Ocak tarihinde santralin önünde bölge halkı ve kurumlar bir protesto gerçekleştirdiler. Bir yılı aşkın süredir devam eden bu mücadeleyi, gelişmeleri, halka açık bir belediye meclisi toplantısında halkın çıkarlarını savunduğu için hakkında açılan davayı Türkiye Komünist Partisi Samsun İl Başkanı Belma Nur Kartal ile konuştuk.

'Tek geçim kaynağı tarım ve hayvancılığı bitirecek bir santrali kim ister?'

Samsun Çarşamba’ya bağlı Eğercili Mahallesi’ndeki biyokütle enerji santraline bölge halkı ve kentteki kurumlar neden karşı çıkıyor? Şu ana kadar neler yaşandı anlatabilir misiniz? Mahkeme kararı olmasına rağmen faaliyet devam ediyor mu? 

Ovanın ve halkın ölüm fermanı bu santrale karşı yöre halkı, çevre örgütleri ve meslek odaları sürecin başından bu yana mücadele ediyor. Günde 1500 ton yeraltı suyu çekip 630 ton atık yakacak, 38 ton kül çıkartacak Çarşamba BES’in üretime geçmesiyle tarımın biteceği, hava kirliliğinin artacağı, halk sağlığının bozulacağını birçok meslek odası ve çevre örgütü raporlarıyla kamuoyuna açıkladı. Zaten bolca kirletici tesisin bulunduğu bölgede kanser vakalarını arttıracak, yörenin tek geçim kaynağı tarım ve hayvancılığı bitirecek bir santrali kim ister? Ancak, kasasına girecek paradan başka derdi olmayan halk düşmanı iki patron ister. 

Şu anda açılan onca dava ve protesto eylemlerine rağmen faaliyete geçirilen santralin kirli ve kaynar sularıyla tarım arazilerinin haşlandığını, bölgedeki akarsuların santral atık sularıyla kirletilip canlı yaşamının tehdit edildiğini, santralin gürültüsünden ineklerinin sütten kesilip arıların öldüğünü, santralin duman, kül ve buharının evlerine ve arazilerine yağdığını, kimyasal kokusundan nefes alamaz hale geldiklerini anlatıyor yöre halkı… 

Neler yaşanmadı ki bu süreçte? Firar ettiği Tiflis’ten beri ‘Komünist kafalı bir adam değilim. Yatırıma karşı çıkmak hainliktir’ diyen Metro Holding sahibini gördük, ‘Incığına cıncığına baktık, bir zararı yok’ diyen AKP’li vekiller gördük, ‘Zurnanın son deliğiyim’ diyen belediye başkanı gördük, TUSKON’un üyesi iki patron Çarşamba Ovasına çökerken tüm izinleri vermek için kurumların nasıl sıraya girdiğini gördük, Toprak Koruma Kurulu’nun toprağı korumayıp santrale yol verdiğini gördük, şirketin yerel basına rüşvet verdiği söylentileri ayyuka çıkarken 'Bize de rüşvet teklif edildi ama savcılık ifademizi almadı’ dediği iddia edilen Ziraat Odası başkanları gördük, ‘Santrale karşı olmak hükümet düşmanlığıdır’ deyip meslek odalarını hedef gösteren Oltan ve Köleoğlu’nu gördük.  

'Halk boyun eğmiyor, mücadelesinden vazgeçmiyor'

Bir yılı aşkın süredir mücadele eden yöre halkı en son bilirkişi heyetinin değişmesini istemişti. Son gelişmeler neler?

Yöre halkı hukuksal mücadelesini verirken binlerce imza toplayıp santral karşıtı birçok eylem yaptı. Samsun Mimarlar Odası, Samsun Çevre Platformu (SAMÇEP), benim de üyesi olduğum Çarşamba Çevre ve Çiftçi Derneği (ÇARÇED) onlarca dava açtı. Samsun Valiliği’nin ‘ÇED gerekli değildir’ kararı mahkemeye taşındı, 17 Mart 2020’de Samsun 3. İdare Mahkemesi bu kararı ve imar planlarının yürütmesini durdurdu. Ancak 30 Nisan 2020’de Samsun Bölge İdare Mahkemesi 2. İdari Dava Dairesi mahkemenin verdiği yürütmeyi durdurma kararını kaldırdı. 11 Mayıs 2020’de Samsun 3. İdare Mahkemesi’nin iptal kararları gereği Çarşamba BES mühürlendi.  Mührü vuran Valilik, şirketle birlikte mahkemenin verdiği kararı Danıştay 6. Dairesi’ne taşıdı ve Danıştay mahkemenin verdiği tüm kararları durdurdu. En son 19 Kasım 2020’de Danıştay 6. Dairesi ‘bilirkişi raporu yetersiz’ deyince atanan yeni bilirkişi heyeti keşif ve inceleme yaptı. Bir ay sonra açıklanacağı söylenen bilirkişi raporundan hala bir haber yok. Devam eden 4 davamız var. 22 Ocak Cuma sabahı santralin önünde yeniden eylem yaptı halk. ‘Baca gazları bize, parası Londra’da yaşayan zengine… Bu santral gidecek’ dedi. 27 Aralık Çarşamba günü de üyesi olduğum ÇARÇED, santrale yol verenler arasındaki yerini ‘zurnanın son deliğiyim’ diyerek tanımlayan, santralcilere hizmet aşkıyla yanıp tutuşan başkanın olduğu belediyeye çelenk bırakacak. Halk boyun eğmiyor, mücadelesinden vazgeçmiyor.

'TKP, Çarşamba halkının yanında olmaya devam edecektir'

TKP Samsun İl Örgütü olarak sürecin en başından beri Çarşambalı çiftçilerin eylemlerinin içindesiniz, bundan sonrası için neler söylemek istersiniz? 

Doğrudur, 29 Kasım 2018’de Oltan Köleoğlu Enerji, tarım dışı faaliyete yasaklı 141 büyük ovadan biri Çarşamba Ovası’na Türkiye’nin en büyük ikinci BES’ini kurmak üzere Samsun Büyükşehir Belediyesi ve Çevre Şehircilik İl Müdürlüğüne başvurduğunu öğrendiğimizden bugüne halkın yanında yerimizi aldık. 

Aynı şirket, 2018’de Afyon Eber Biyokütle Santrali’ni kurdu. ‘İşsizliğe çare olacağız’ diyerek girdikleri Afyon’da, Türkiye’nin en büyük 11. tatlı su kaynağı Eber Gölü kıyısında sazlık bırakmadılar. Santralin su ihtiyacını Eber ve onu besleyen kaynaklardan karşılayıp sazlıkları kese yaka resmen gölü kuruttular. Gölde 146 kuş türü, su yılanı, domuz, saz vaşağı, kurbağa ve balık türleri yaşarmış önceden… Saz ve kamıştan geçimini sağlayan köylüler işsiz kalmış. Çarşamba’da neler olacağını merak edenler, Çorum Mecitözü’nde Oltan Köleoğlu’na yol veren CHP’li Belediye Başkanına değil Eber Gölü’ne baksın.  

Bu düzen yoksul halkın değil; zenginlerin, patronların düzeni... Bugün hiçbir engele takılmadan ovamıza çöken santral şirketi, kamusal hizmet olan enerji üretimini özelleştirenlerin eseri... Samsun'da 20 elektrik santrali varken halk neden ücretsiz elektrik kullanamıyor, neden ödeyemediği yüksek faturalar yüzünden elektriği kesiliyor? Bugün santrale karşı savaşan halkı ve komünistler de dahil halka destek veren herkesi ‘vatan haini, yatırım düşmanı’ diye hedef gösterenler kim? Bu halkı kimin çıkarı için gözden çıkarıyorlar? Samsunlu komünistler, sonuna dek halka bu soruların yanıtlarını vermeye, ‘Ben halkım, sen kimsin!’ diye haykıran yurtsever Çarşamba halkının yanında olmaya devam edecektir.   

'Dava, 14 Nisan 2021'de'

Çarşamba biyokütle santrali kararıyla ilgili izlediğiniz bir meclis toplantısıyla ilgili hakkınızda bir dava açıldı. Davayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Samsun Büyükşehir Belediyesi’nin Sayıştay raporlarına giren usulsüzlükleri ve rüşvetten tutuklanan Mali İşler Daire Başkanıyla ülkede gündem olduğu bugünlerde, yani o Meclis toplantısından tam 15 ay sonra AKP’li Meclis Üyesi Ahmet Avcı ve MHP’li Meclis Üyesi İsmail Sevindik’in şikayeti üzerine karakolda ifadem alınıp hakkımda dava açıldı. “Alçaklar, alçaksınız! Kaça sattınız bu vatanı? Halka ihanet ediyorsunuz” diyerek kendilerine hakaret ettiğim iddiasıyla şikayetçi oldukları davanın duruşması 14 Nisan 2021’de Samsun 11. Asliye Ceza Mahkemesinde görülecek.

'Yüzlerce dayanışma mesajı aldım'

Açılan dava haberlerinin ardından başta Çarşamba’daki yöre halkı, Samsunlu dostlardan ve ülkenin dört yanından yüzlerce dayanışma mesajı aldım. Duruşmaya “Yalnız değilsin, yanındayız” diyen dostlarla gideceğimi bilmek çok anlamlı ve değerli…  

Öte yandan seçimler ve ‘oy hakkı’nı da konuştuğumuz günlerde, halkın oylarıyla seçilenlerin Meclisinde, halkın yaşam hakkıyla ilgili bir kararda, halka söz hakkı verilmemesi çok acı… O gün belediye meclisinde ben de dahil görüşmeler bitene dek sabırla bekleyen Çarşambalı çiftçilerin ‘Bu santral kurulacak’ diye oy verenlerin başkanına derdini anlatmak istediğinde konuşturulmaması beni çok sarstı. Şirketin meclise sunduğu 1-2 sayfalık bilgiyle imar planına oybirliğiyle evet dediklerini açıklayan, şirket dosyasının tamamını görmedikleri için ‘kandırıldık’ diyen Meclis üyelerini de dinlediğimiz görüşmelerin sonunda çiftçiler, çevreciler, kitle örgütü temsilcileri ve benim söz alma girişimimiz yaka paça salondan çıkarılmamızla sonuçlandı. 

Çarşambalı çiftçiler “Ölelim mi biz?” diye sorarken bizden suçlu yaratanlar, yöre halkının ve ovanın yok oluşuna göz yumanlar içinde aramalı gerçek suçluları… Dava, hakaret davası değildir. Bu dava, halkın oylarıyla seçilenlerin halkın yaşam hakkıyla hakkıyla nasıl oynayabileceklerinin, halk itiraz hakkını kullandığında da neler yapabileceklerinin davasıdır. Biz bu oyunun ipliğini pazara çıkaracağız.

'Gün gelecek, halka ölümü reva görenler yargılanacak'

Toplumsal meşruiyet, yasal meşruiyet dersini Behice Boran’ımızdan aldık da geldik. Ondandır ki, bu dava madalyamızdır. Bin dava da açsalar, ne boyun eğmeyen gazetecileri ne yurtsever komünistleri susturamayacaklar. Ovamıza tebelleş olan sömürücüler için onlarca haber yaptım, patronların değil halkın sesi olmaktan onur duyuyorum. 

Gün gelecek, tüm meclislerde halkın öz temsilcileri yer alacak, halkın sözünü söylemesi hiçbir mecliste yasaklanmayacak. Gün gelecek; söz, yetki, karar gerçekten halkın olacak. Gün gelecek, o mahkemelerde iki patron için halka ölümü reva görenler yargılanacak. 

31 Mart seçimlerinde Samsun TKP’den Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday gösterildiğimde ‘Belediyelerin arpalık gibi kullanıldığı bu düzende patronlarla aynı gemide değiliz’ demiştik. Bir yıl geçmeden polisin makam odasında bir servet bulduğu belediyeden bir daire başkanının rüşvet alırken tutuklanması tesadüf müdür?