Soygunda sınır yok: İşte 'garanti ödeme' rezaletinin nedeni...

Geçmeyen araçlar için köprüye, otoyola, tünele ödenen milyonlar, kullanılmayan garlar için patronlara aktarılan paralar... Peki, salgında bu ödemeler neden durmuyor?

Haber Merkezi

AKP iktidarının "devletin kasasından bir kuruş çıkmayacak" diye övündüğü yap-işlet-devlet projelerindeki soyguna her gün yeni bir örnek daha ekleniyor.

Bunun son halkası sokağa çıkma yasağının olduğu günlerde Osmangazi ve Yavuz Sultan Selim Köprüsü ile Avrasya Tüneli'nden geçmesi gereken araçların yasak nedeniyle geçememesi, bu nedenle 40 günlük yasağın faturasının 89 milyon 903 bin dolar, yani yaklaşık 673 milyon TL olması oldu.

Üstelik yasak olmasa da zaten vadedilen şişkin araç geçişleri yapılamıyor, yine milyonlarca liralık garanti ödemesi yapılıyordu.

Ancak ortada bir salgın, bu salgına karşı alınan önlemler varken, "mücbir sebep" denilerek söz konusu ücretlerin ödenmemesine yönelik tek bir adım dahi atılmaması dikkat çekiyor. 

Soygun çığrından çıktı: Sadece kur farkından 143 milyar lira

Osmangazi, Yavuz Sultan Selim köprüleri ve otoyollar için Hazine'nin kasasından 2020 için 7 milyar 876 milyon 980 bin lira çıktı.

Bu soygun 2021'de katlanarak devam edecek. Öngörülen ödeme 14 milyar 49 milyon lirayken, bu miktarın da salgın nedeniyle katlanması mümkün.

CHP'li vekil Deniz Yavuzyılmaz, bu rakamın 2022'de 16 milyar 901 milyon lira ve 2023 için ise 17 milyar 395 milyon lira olacağının öngörüldüğünü söylemişti.

TBMM KİT Komisyonu Üyesi Deniz Yavuzyılmaz, otoyol, köprü ve tüneller için 2014 yılından bu yana Hazine'nin sadece döviz kuru artışı nedeniyle işletmeci firmalara 143 milyar lira ödediği dile getirdi. 

Sadece kur farkı bile "devletin cebinden kuruş çıkmayacak" diyen AKP iktidarının halkın kaynaklarını nasıl kullandığının kısa bir özetini sunuyor.

Akıllardaki sorunun cevabı: Korkuyorlar...

Peki, salgın gibi geçerli bir sebep varken, sözleşmedeki maddelere "mücbir sebep" gerekçesiyle itiraz edilebilecekken bu adım neden atılmıyor?

Sözcü yazarı Nedim Türkmen, köprü ve otoyollar için taahhüt edilen garanti ödemelerinin ertelenememesinin nedeninin, sözleşmede Türkiye hukuku yerine Londra hukukunun kullanılması olduğunu yazmıştı.

Konuya ilişkin soL'a yaptığı değerlendirmede uluslarası hukuk mercilerine neden başvuru yapılmadığını değerlendiren emekli Sayıştay denetçisi ve soL yazarı Kadir Sev, "sözleşmelerde halkın bilmesini istemedikleri düzenlemelerin ortaya çıkmasından korkuyor" demişti.

Sev, "KOİ uyuşmazlıklarında Türk Hukuku uygulanmıyor. Sözleşmelerinde uluslararası tahkim kuruluna başvurularak çözümleneceği yazıyor çünkü. Türk hukuku/yargısı uygulansa 'aşırı uygulama güçlüğü' gerekçe gösterilip sözleşmenin yeni duruma uyarlanması istenebilecekti" derken, şu değerlendirmeyi yapmıştı:

Uluslararası tahkime başvurulmasının önünde bir engel yok.

Taraflardan birinin hata, kusur ya da ihmalinden kaynaklanmayan bir nedenle sözleşme koşullarının yerine getirilebilmesi olanağı kalmamış. Büyük bir olasılıkla bu istek kabul görecektir. Kabul edilmeyeceği düşünülüyorsa bile denemeye değmez mi?

Ama başvurmuyorlar. Bunun tek bir nedeni olabilir: Sözleşmelerde halkın bilmesini istemedikleri düzenlemelerin ortaya çıkmasından korkuyorlardır.