Sinop Nükleer Santrali için ÇED olumlu kararı ne ifade ediyor?

Onca siyasi baskıya rağmen Akkuyu nükleer santrali temelinin anlaşma imzalanmasından 8 yıl sonra atıldığı düşünülürse Sinop projesinde uzun süre bir ilerleme olmayacağı açık. ÇED olumlu kararına bakıldığında hükümetin niyetinin bölgeyi başka yatırımlara kapatmayı amaçlaması ve ÇED olumlu kararını gelecekteki müzakerelerde avantaj olarak kullanmak istemesi muhtemel.

Haber Merkezi

EÇED Sisteminden yapılan duyuruda Sinop halkının tüm itirazlarına karşın EUAS International ICC Merkezi Jersey Adaları Türkiye Merkez Şubesi tarafından yapılması planlanan Sinop Nükleer Santral projesi için ÇED olumlu kararı alındığı ifade edildi.

Sinop Nükleer Santral Projesi için Ocak 2018’de başlayan ÇED süreci 11 Eylül 2020 günü Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca “ÇED Olumlu” kararı verilmesi ile neticelendi. 2020 Ocak ayında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez “Japon tarafıyla bu konudaki iş birliğimize devam etmeme konusunda mutabık kalındı. Sinop’a başka bir tedarikçi ile de nükleer santralin yapımı söz konusu olabilir." demişti.1  Onaylanan rapor ise hala 2013 yılında Türkiye ile Japonya arasında imzalanan anlaşmaya dayanıyor.

ÇED sürecinin her aşamasında tartışma yaratan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı’nın ifadesi ile tedarikçisi yani yatırımcısı, tasarımcısı, ana yüklenicisi ve işleticisi olmayan projenin nasıl ilerleyeceği merak konusu.

Süreç baştan yanlış

2013 yılında Türkiye ile Japonya arasında imzalanan anlaşma ile başlayan projede uzun süren fizibilite çalışmalarının ardından, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 2019’daki G20 liderler zirvesine katılmadan önce verdiği röportajda Japon tarafınca hazırlanan fizibilite raporunun hem maliyet, hem de takvim bakımından başlangıçtaki anlaşma ile uyum içinde olmadığını ifade etmişti.2

Ardından Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez Ocak 2020’de yaptığı Cumhurbaşkanını doğrulayan açıklamada "Mitsubishi Heavy Industries, Ltd. tarafından hazırlanan fizibilite çalışmasının Bakanlığımızı takvim ve fiyat yönünden tatmin etmediği Japon tarafına bildirildi. Japon tarafıyla bu konudaki işbirliğimize devam etmeme konusunda mutabık kalındı. Sinop’ta başka bir tedarikçi ile de nükleer santralin yapımı söz konusu olabilir" demişti.

Tüm bu açıklamalara rağmen ÇED süreci durmadı. Şubat 2018’de yapılan ve olaylı geçen halkın katılımı toplantısından itibaren sürecin her adımında yeni usulsüzlükler ve tutarsızlıklar yaşandı. Neticede Cumhurbaşkanı ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı’nın açıklamalarına rağmen Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca ÇED olumlu kararı verildi.

EUAS International ICC santrali yapabilecek mi?

Raporda projeyi gerçekleştirecek şirket olarak tanımlanan EUAS International ICC, devletin elektrik üretim ve ticareti ile görevli şirketi Elektrik Üretim AŞ’nin (EÜAŞ) vergi cenneti olarak ünlenen Jersey kanal adalarında Sinop Nükleer santrali için 2015 yılında kurduğu bir şirket. 3 Şirketin Jersey kanal adalarında kurulması Sayıştay denetimlerine ve kamu ihale süreçlerine dâhil olmaması; şirketin gelirlerinin kamudan sağlandığı ama harcamalarının kamusal denetimin dışında olduğu anlamına geliyor.

Ne EÜAŞ’ın ne de EUAS International ICC’nin bir nükleer santral tasarlama, inşa etme ve işletme konusunda tecrübesi ve yetkinliği bulunmuyor. Dolayısıyla Sinop Nükleer Santrali için bir tedarikçi ülke olması şart. Ancak Japonya ile anlaşmanın bozulması ÇED raporunda bahsedilen teknolojinin uygulanmayacağı anlamına geliyor.

Nükleer lisanslamada ilerleme yok

Nükleer santral projelerinin ÇED sürecinin yanı sıra nükleer lisanslamadan geçmesi gerekiyor. Lisanslama faaliyetleri ise eski adıyla Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) yeni adıyla Nükleer Düzenleme Kurumu (NDK) tarafından yürütülüyor. Lisanslama işlem adımlarına göre santral projesinde ilk alınması gereken lisans yer lisansı.4 EUAS International ICC’nin yer lisansına başvurup başvurmadığı bilinmiyor.

Projenin Japonya ile anlaşma çerçevesinde yürümeyeceği açık şekilde ortadayken Sinop Nükleer Santrali için yer lisansı alınabilmesi de mümkün görünmüyor. Ancak anlaşmada belirtilen teknolojinin kullanılmayacağı belliyken ve ünite sayısından kapasitesine kadar projenin tüm parametreleri değişebilecekken ÇED olumlu kararı verilmesi nükleer lisanslamanın da gerçekleşip gerçekleşmeyeceği ile ilgili şüpheler uyandırıyor.

Bozulmuş anlaşma, olmayan finansman, belirsiz teknoloji

Tüm açıklamalara ve süreçlere bakıldığında üzerinden 7 yıl geçen anlaşma sonucunda ortada gözle görülür bir ilerleme yok. Üstelik teknolojinin tamamı ve finansmanın önemli bir bölümünü sağlayacak Japonya ile de anlaşma bozulmuş durumda.

Proje için yeni bir teknoloji sahibi ülke ile anlaşıldığında projenin tüm parametreleri değişeceğinden ÇED Raporu’nun baştan aşağı revize edilmesi ya da yeniden yapılması gerekecek. Proje ile ilgili olarak henüz basına yansıyan yeni bir müzakere ise görünmüyor.

Onca siyasi baskıya rağmen Akkuyu nükleer santrali temelinin anlaşma imzalanmasından 8 yıl sonra atıldığı düşünülürse Sinop projesinde uzun süre bir ilerleme olmayacağı açık. ÇED olumlu kararına bakıldığında hükümetin niyetinin bölgeyi başka yatırımlara kapatmayı amaçlaması ve ÇED olumlu kararını gelecekteki müzakerelerde avantaj olarak kullanmak istemesi muhtemel.