Saros Gönüllüleri soL'a konuştu: Asla pes etmeyeceğiz

Saros Körfezi'nde BOTAŞ tarafından yapılmak istenen Saros FSRU Gemi İskelesi projesi pandemi günlerinde yeniden gündeme gelmişti. Projenin ortaya çıktığı günden beri iptal edilmesi için mücadele eden Saros Gönüllüleri ile yaşanan son gelişmeleri ve verdikleri mücadeleyi konuştuk.

Serhat Yılmaz

Edirne'nin Keşan İlçesi'ndeki Saros Körfezi'ne, Boru Hatları ile Petrol Taşıma AŞ (BOTAŞ) tarafından yapılmak istenen, Likit Doğalgaz Taşıma ve Yükleme Limanı projesi, salgın günlerinde yeniden gündeme gelmişti.

Projeye karşı çıkan halkın tepkileri, pandemi sürecinde yeniden düzenlenen ÇED raporu ile artıyor. 

Projenin ortaya çıktığı günden beri iptal edilmesi için mücadele eden Saros Gönüllüleri, yaşanan son gelişmeleri ve verdikleri mücadeleyi soL'a anlattı.

Saros Gönüllüleri Sözcüsü, soL'a yaptığı değerlendirmede şu ifadeleri kullandı:

Süreç hukuka uygun işlemiyor

Edirne İdari Mahkemesi'nde ÇED süreci davalarını açmıştık ve takip ediyorduk. Bu davaları kazandık. Sonrasında ÇED raporu iptal edildi. Karşı taraf kararı temyize götürdü. Danistayin temyiz kararini beklemeden acele bir şekilde bizim davanın kriterlerine hiç uymayan 2009-7 genelgesi ile tekrar ÇED sureci başlatıldı. Sürecin normal hukuki seyri, eğer Danıştay bizi haklı görürsei kararı bozmazsa Saros kurtulur veya Danıştay eğer karşı tarafı haklı görüp kararı bozarsa, yeni bir ÇED sureci başlar, bu süreçte halkın katılımı toplantıları ve kurum görüşleri alınırdı. Genelgeli ÇED sürecinde halkın katılım toplantıları yapılmadı, sadece kurum görüşleri alındıktan sonra halkın görüşü icin 10 gün süre verildi. Hem sürecin işleyiş biçimine hem de halkın görüşü kısmına Kaymakamlık ve CİMER üzerinden Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na itirazlarımızı ilettik. Şu aşamada İDK'dan ÇED sürecinin sonucunu bekliyoruz. Bu şartlar altında olumlu olmaması gerektiğini düşünüyoruz ama olumlu olursa yine iptal davası açacağız. 

2009'a 7 diye bir genelgede ''Birkaç uygunsuzluk giderilir, süreç devam eder'' deniliyor.

Saros Körfezi'ndeki projeyi bu genelgeye dayandırarak birkaç uygunsuzluğun giderildiğini, yeni ÇED raporunun İnceleme Denetleme Kurulu'nda görüşe konulduğunu bize bildirdiler. Biz İnceleme Denetleme Kurulu'na mailler attık, telefonlar açtık. Dedik ki ''Salgın günlerinde nasıl böyle bir şey koyarsınız? Biz izin alıp geleceğiz, sağlıklı bir ortam hazırlayabilecek misiniz?''

Bize "sakın gelmeyin, toplantıyı yapmıyoruz. Nasıl bir karar verileceği aşamasında kurumlardan görüş alıyoruz, kurum görüşleri toparlandığında nihai kararı vereceğiz" dediler. Tabi itiraz dilekçelerimizi verdik, telefonlar açtık. Bize, ''2009'a 7, yeni ÇED İDK sürecinde görüşülmüştür ve nihai karar verilmesi için görüş aşamasındadır'' cevabını verdiler. "10 günlük itiraz süreciniz var" denildi ardından. Sonrasında kabul etmişler, İDK'dan geçirmişler ÇED raporunu. Biz hemen hem Kaymakamlık'tan hem valilikten hem de  Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü'nden itiraz dilekçelerimizi gönderdik kuruma. CİMER üzerinden Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na da ilettik. 10 gün doldu, şu an kararı bekliyoruz.

'Bilimselliğe aykırı'

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın resmi sitesindeki duyurular kısmında bir hata vardı. Nihai ÇED olarak gözüküyor şu an ki ÇED süreci. Halbuki İnceleme Denetleme Kurulu görüş halinde ÇED olarak gözükmesi gerekiyor. Çünkü itirazlardan sonra nihai ÇED kararı verilecek. Şu anda dava açma aşamasındayız. Yeni ÇED raporu bize nihai ÇED olarak gelirse ona da itiraz edeceğiz, ardından dava açacağız. 

Bize farklı disiplinlerden 10 bilirkişi geldi, 113 sayfalık rapor hazırlandı. 14'ü hüküm altına alınmış 90 civarında bilime ve ÇED yönetmeliğine aykırılık bulundu. Türkiye için bir örnektir. Disiplinlerinde uzman 10 kişi, "buraya bu proje yapılamaz" dedi ama kalkıp bir genelge kılıfı ile bunun çözülmesi bilimselliğe aykırıdır.

'Olası deniz kazasını bize nasıl anlatacaklar?''

Mücadelemizi hiçbir şekilde bırakmayacağız. Sonuna kadar gideceğiz. Saros Dayanışma Gönüllüleri olarak, aklınıza hangi şehir gelirse, Saros'un her köşesinden binlerce arkadaşımız ile hareket ediyoruz. Hiç kimse Sazlıdere'ye liman yapılıyor, beni ilgilendirmez demiyor. Çünkü, yapılacak liman bir balıkçı barınağı değil, likit, doğalgaz ve petrol taşımacılığı limanı. Saros'un bir ucundan bir ucuna kadar yılın 12 ayı 100 DWT'lik gemilerin geçeceği, bağlantı sularının döküleceği bir felaket bu. Buranın 7,8 kilometre uzağında fay hattı var. Olası deniz kazasında bize yaşananları nasıl anlatacaklar? Son hazırlanan ÇED raporunda konu ile ilgili hazırlanmış bilimsel nitelikte Risk Değerlendirme Raporu bile yok. Şu an sorduğumuzda bize diyorlar ki "dayanıklı yapacağız, ona göre malzeme kullanacağız." Bize kim bu güveni verebilir ki? 

Farkındalığı artırarak bir çevre felaketini engellemesini istiyoruz. Çünkü Saros Körfezi dünyanın özel denizlerinden biri. Kendi kendini temizleme özelliğine sahip, İstanbul gibi bir metropole çok yakın. Dip güzelliği Kızıldeniz ile eşdeğer. Üstelik turizm koruma bölgesi ilan edilmiş. Hem turizm koruma bölgesi ilan ediliyor hem de bölgeyi turizme uygun olmayacak şekilde enerji depolama tesisi kurmaya çalışılıyor.

10 yıl sonra, 20 yıl sonra deniz kirlenecektir. Balıkçı teknesi bile bir artık bırakıyor oradan geçerken. Düşünün, 30 metre boyunda 100 tonluk gemiler geçecek oradan. Bu durum balıkçılığa da zarar verecek, geçimini balıkçılık ile sağlayan birçok insan zor duruma düşecek, Düşünün, 90-100 metre boyunda 100 DWT'lik gemiler geçecek oradan ve uluslararası sulardan getirecekleri kirli suları körfeze bıraktıklarında da ekolojik dengeyi bozacaklar.

'Tarım arazilerinin ve ormanlıkların ekosistemi bozulacak'

Boru hatları tarım arazilerinin içinden geçecek. Tabi ki tarım alanlarından geçerken toprağın ekolojik yapısını bozacak. Oradaki köylülere ''Boru geçer siz üzerini örtersiniz, sonra tekrar ekmeye biçmeye devam edersiniz'' deniliyor. Sizce bu mümkün mü? Toprağı tepetaklak ettikten sonra 26 metre genişliğinde 17 kilometre tarım ve orman alanlarından boru geçireceksin. Bu mutlaka zarar verecektir. En azından tarım arazisinin ekosistemini bozacaktır. Bilirkişiler de böyle düşünüyorlar. 

Ormanlık alana gelince, 7 bin 891 ağacın kesileceği raporda yer alıyor. Yerine 10 bin ağaç dikeceğiz diye yazmışlar. Buradaki 70 yıllık ağaçların yerine 10 bin ağaç dikilse ne olacak? Ekosistem yine bozulacak. 7 bin 891 ağacın kesileceği alandaki hayvanların yaşam alanları, endamik bitkiler talan olacak.

'Asla peşini bırakmayacağız'

Sadece Sazlıdere'deki değil Gelibolu'daki arkadaşlarımızla da haberleşiyoruz. Çünkü onlar uzun bir süreçten sonra Saros'un Gelibolu kıyılarının da kirleneceğini düşünüyorlar. İnsanlar bizlere ulaşarak diyorlar ki ''Arkadaşlar biz ne yapalım? Biz de elimizi taşın altına koyalım" diyorlar. 

Asla peşini bırakmayacağız. Bundan sonraki hukuksal süreci takip edeceğiz. Davalarımız sürecektir. Gene basın açıklamalarımızı yapacağız. Sonuna kadar köylülerle birlikte, bütün yerleşkelerden halkla, bizle birlikte Saros'u korumak isteyen çevre dostları ile çocuklarına daha iyi bir yaşam alanı bırakmak için uğraşan arkadaşlarımızla birlikte sürecimizi devam ettireceğiz. Yılmak yok.