Sampa’da işten çıkarmalara işçilerin yanıtı: ‘Örgütlenmek elzem oldu’

Sampa’da sendikalaşma olduğu için işten çıkarılan işçiler Patronların Ensesindeyiz Ağı'na konuştular. İşçiler örgütlenmenin elzem olduğunu belirtti.

Patronların Ensesindeyiz

Bir aydan beri Sampa’da bir sendikalaşma olduğu ve işten çıkarmalar yaşandığı bilgisi Samsun’da duyuluyordu. İşyerinde örgütlenen Özçelik-İş Sendikası’nın patronla pazarlık hesabıyla işten çıkarmaları gizli tuttuğu tahmin ediliyor. Geçtiğimiz günlerde sendikanın işten çıkarılan 60’a yakın işçiyle yaptığı toplantı yerel basında haber oldu. Sosyal medya hesabından “Anayasal tercihlerini kullanıp Özçelik-iş Sendikası’nı tercih eden emekçi arkadaşlarımızın pandemi sürecinde haksız yere iş akitleri fesih edildi” paylaşımını yapan sendika örgütlenme uzmanı, “gerekli her tür yasal mücadelenin verileceğini” ilan etti. İçeride sendikanın yüzlerce işçiyi üye kaydettiği söyleniyor.

110 milyar dolar ciro karşısında işçi korkusu

Samsun’un Tekkeköy ilçesi Kutlukent Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan Sampa Otomotiv, Türkiye’nin önemli ihracatçı firmalarından biri olarak biliniyor. İnternet sayfasında, 1950’lerde başlayan üretimini 1994’te Samsun’da kurduğu bir dağıtımcı işletmeyle devam ettirdiği bilgisine yer veriliyor. Samsun’daki dağıtımcı işletmenin imalat-tedarik-satış zinciri olan ve 2500 kişinin çalıştığı bir entegre fabrikaya dönüştüğü anlatılıyor. Sayfadan 40 bin ürünü içeren üretim yelpazesiyle 140 ülkeye satış yapan Sampa’nın 110 milyar dolar cirosu olduğunu öğreniyoruz.

Sampa, pandemi döneminde sokağa çıkma yasağının olduğu hassas günlerde Samsun Valiliğinden çıkardığı özel izinlerle üretime devam etmişti. Üstelik Sampa işçileri Mayıs ayında fabrikada hiçbir önlem alınmadan çalıştırıldıklarını “Sesimizi duyun” diyerek sosyal medyada paylaşmıştı. Bunun üzerine bu paylaşımları yapan işçilerin işten çıkarıldıkları ve diğer işçilere gözdağı verildiği basına yansıdı ancak konuyla ilgili Sampa tarafından herhangi bir açıklama yapılmadı. Pandemi koşullarında yaşananlar ile şimdiki sendikalaşma dalgası arasında bir bağ olduğunu öngörmek mümkün.

Patronların Ensesindeyiz Dayanışma Ağı geçtiğimiz haftalarda işten çıkarılan bir Sampa işçisine ulaştı. Kendisiyle işyerindeki sorunlar, örgütlenme sürecinde yaşananlar, geçmiş deneyimler ve çıkarılan derslere dair konuştu.

Sampa neyi maskeliyor?

Samsun’un namlı firmalarından Sampa, pandemide Samsun Teknopark işbirliğiyle ürettiği siperlikleri reklam malzemesi yapmasıyla hatırlanıyor. Teknopark’ın ilişkili olduğu Ondokuz Mayıs Üniversitesi’nin sayfasında uzunca bir süre Sampa’nın virüsle fedakarca mücadele eden bir firma olduğu izlenimi yaratılmaya çalışılmıştı. Ancak sağlıkçılara maske bağışlamakla övünen firmanın kendi işçileri için yeterli sağlık önlemi almadığı haberlere konu olmuştu. Bu koşullar altında haklarını savunmak için örgütlenen işçilerin şimdi “maske takmama” bahanesiyle işten çıkarılması ise Sampa patronunun gerçek yüzünü ortaya çıkarttı. İşten çıkartmalarla ilgili Sözcü gazetesinin “ısrarlı aramalarına” Sampa patronunun yanıt vermemesi dikkat çekiyor.

PE’nin görüştüğü Sampa işçisi sendikanın yetkiyi almak üzere olduğunu bildiriyor. Sampa’nın sendika üyelerini işten çıkarma gerekçesi ve yöntemi o kadar bayağı ki patronun ciddi bir telaş içinde olduğunu anlıyoruz. Sampa işçisinin ifadesiyle hep “aynı tarife” uygulanmış: İddiaya göre maske takmama ve sosyal mesafeye uymama gerekçesiyle Üretim Direktörü Şevket Aydın tarafından uyarılmışlar, ancak bu uyarıya uymamışlar. İşçilerden bu iddia hakkındaki savunmaları isteniyor, hemen ardından “ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı davranıştan” işten çıkarma tutanağı ellerine tutuşturuluyor. “Savunmamızı Disiplin Kurulu değerlendirmeyecek mi?” diye sorduklarında “Disiplin Kurulu daha önce toplandı” diye ciddiyetsiz bir yanıt alıyorlar.

Ağır işe rağmen düşük ücret, molasız çalışma…

İşçileri sendikalaşmaya iten nedenleri soruyoruz ve Sampa işçisinden şunları dinliyoruz: “Metal işkolunda iş zaten ağır. Buna rağmen genel maaş politikası yanlış. Asgari ücret veya üzerine 50-100 TL fark ekleyerek ücretlendiriliyoruz. En önemli sorunlarımızdan biri kıdem farkının olmaması. Dört senelik bir işçiyle yeni başlayan işçinin durumu aynı. Oysa uzun süredir çalışan işçiler zaman zaman ekip amirinin yerini alabilecek bir konuma geliyorlar, onun yaptığı işi yapabiliyorlar. Ancak yeni başlayan işçilerin seviyesinde, hatta bazen daha altında bir ücret alıyorlar. Öte yandan mola yok, sadece yarım saatlik bir yemek arası var. Tuvalete bile yerine geçecek başka bir eleman yoksa gidemiyorsun.”

Bunları anlatan Sampa işçisi, 2015-2016 döneminde de Türk Metal-İş Sendikası’nda örgütlenme girişiminde bulunduklarından bahsediyor. O döneme özellikle metal yerleşkesi yeni yapıldığı için yemekhaneye 12-13 dakika yürüyerek gidebiliyorlarmış. “İşçiler yemekten sonra çay ocağından çay alabilirlerse yolda yürürken içip tezgah başına geçiyorlardı” diyor. Örgütlenmeye giriştiklerinde üretim müdüründen yemek aralığının 45 dakikaya çıkarılmasını istemişler, ancak bu bile sağlanmamış. Anlatılanlardan Sampa’da üretimi durdurmamak için patronun pandemi öncesinde de işçileri kölelik koşullarında çalıştırdığını anlıyoruz. Sampa işçisi, “İnsan zamanla kanıksıyor” diyor, “Dışarıdan insanlara anlattığımızda tepki görünce ne yaşadığımızın farkına vardık, oysa bize o kadar normal geliyordu ki itiraz bile etmemeye başlamıştık; o yüzden örgütlenmek elzem oldu”.

Geçmişten dersler: Patron taktiklerine karşı uyanıklık

Beş yıl önceki örgütlenme girişimi iki nedenle başarısız olmuş: Biri, patronun işçilere vaatlerle tuzak kurması; ikincisi, patronun işkolu itirazı karşısında sendikanın dirayetli durmaması. O zaman da 30-40 işçi işten çıkarılmış ancak patron bununla yetinmemiş ve işçilerle grup grup toplantılar alarak koşulların iyileştirileceğini anlatmış. “Duygusal, damardan şeyler söyleyince sendika üyeliklerini iptal ettik, ama durum aynı devam etti” diye hayıflanıyor görüştüğümüz işçi ve ekliyor: “Şimdi de patronun aynısını yapacağını düşünüyoruz, emareler var.” Hemen ardından tam da tahmin ettiği gibi işçilerle toplantılara başladığı bilgisini Patronların Ensesindeyiz Ağı ile paylaşıyor. Arkadaşlarını aynı tuzağa düşmemeleri için kuvvetle uyarıyor.

Öteki konu ise Sampa patronunun yıllardır farklı işkolu bildirimleriyle sendikalaşmayı önlemesi. 2006 yılında Petrol-İş’in işkolu tespit talebi üzerine Çalışma Bakanlığı bu dev otomotiv firmasının aslında pazarlama işi yürüttüğünü ve “Ticaret,  Büro, Eğitim ve Güzel Sanatlar” işkoluna girdiğini “tespit etmiş”. Görüştüğümüz Sampa işçisi patronun fabrikanın farklı bölümleri için çok sayıda farklı işkolu tespiti yaptırdığını, ana konusu metal olan fabrikanın depolama, lojistik, liman gibi işkollarına parçalandığını aktarıyor. Şimdi örgütlendikleri Özçelik-İş Sendikası’nın metalde tanımlanan işkolu dışındaki işkolu tespitlerine itiraz edeceğini ekliyor.

Sampa’nın ‘yeni normal’ pandemi fırsatçılığı

Mayıs ayında bir Sampa işçisi, Sampa’da pandemiye rağmen balık istifi çalıştırıldıklarını “Sesimizi duyun” diyerek paylaşmıştı. Daha sonra bu paylaşım kaldırıldı ve ilgili işçinin işten çıkarıldığı, diğer işçilere de gözdağı verildiğine dair haberler basına yansıdı. Şimdi sendikal örgütlenme nedeniyle işten çıkarılan işçilere bildirilen resmi gerekçenin pandemi dönemi çıkarılan torba yasaya dayanması manidar. SGK bildirimiyle 29 işten çıkış kodlu “ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırılık” gerekçesi, patronların en istismarcı işten çıkarma yöntemlerinden biri olarak biliniyor. Bu şekilde işten çıkarılanlar işsizlik maaşı alamıyorlar. AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, işten çıkarmaları sözde yasaklarken ücretsiz izni serbest bırakan düzenlemede bu gerekçeye ayrıcalık tanımıştı.

Maske takmadıkları bahanesiyle işten çıkarılan Sampa işçileri de aynı istismarla yüzleşiyorlar. Hiçbir aykırı davranışta bulunmadıkları, hiçbir uyarıya muhatap olmadıkları bir konuda bu gerekçeyle işten çıkarılmaları patronların “yeni normaldeki” pandemi fırsatçılığıyla onları tanıştırıyor. Ama arkasında yatanın işyerinde yaygınlaşan sendikal örgütlenme olduğunun bilincindeler. Görüştüğümüz Sampa işçisi, cenaze izninde olan bir arkadaşı hakkında bile o gün işyerindeymiş gibi tutanak tutulduğu örneğini vererek patronun son derece dayanaksız bir şekilde bu gerekçeyi kullandığına işaret ediyor.

Patronlar arası ‘centilmenlik’, işçiler arası dayanışma

Patronun bu kadar “çılgınca” hareket etmesinin başka patronlar tarafından motive edilmiş olabileceğini belirtiyor Sampa işçisi. Nitekim bir arkadaşı, işten çıkarılma ihtimaline karşı kendine başka bir işyeri ayarlamış ancak bir hafta sonra işten çıkarıldığında o işyeri “Biz Sampa’dan çıkanı almayız” demiş. Anlaşılan şimdiden patronlar arası bir centilmenlik anlaşması yapılmış. MÜSİAD Başkanı’nın bu günlerde Sampa’yı ziyaret ederek firmayı övmesi kimler tarafından himaye edildiklerini gösteriyor. Öte yandan içeride amirlerin işçilerden e-devlet şifrelerini isteyip sendika üyesi olup olmadıklarını kontrol ettikleri, bazı işçileri özel odalara çekip sorguladıkları duyulmuş. “Şunu da duyduk” diye anlatıyor: “Kendi söylemleriyle ‘sendikayı defettikten sonra’ tüm işçileri işten çıkarıp kendilerine karşı çıkmayacak bir personel kalabalığı toplayacaklarmış”.

Bu bize Samsun’da 2019’da sendikal örgütlenme nedeniyle işten çıkarılan ve direniş gösteren Çetaş işçilerinin yaşadığı hikayeyi hatırlatıyor. PE’nin dayanışma gösterdiği bu direniş Kavak ilçesindeki bir cam fabrikasında yaşanmış, işçilerin kararlılığına rağmen Samsun’dan tecrit edilmeleri patronlar arası centilmenliği etkili, işçiler arası dayanışmayı zayıf kılmıştı. Ancak Sampa’da binlerce işçinin tecrit edilmesi zor. Sampa işçisinin anlattığına göre fabrikada sendikal örgütlenmeyi başlatan ve işten çıkarılanların çoğunluğunun vardiya amiri, kalıp tamircisi olması diğer işçileri etkiliyor. İlk işten çıkarılan gruptaki işçilerden ikisi ekip lideriymiş ve işten çıkarıldıkları duyulduğunda vardiyalarındaki herkes tepki göstererek iş bırakmış. Bunun neredeyse fabrikaya yayıldığını belirtiyor Sampa işçisi.

Patron vaatlerine karşı işçi sınıfının örgütlü gücü

İşçiler arası dayanışmaya karşı patron önce en ilkel silahını kullanıyor: İşten çıkarma. Müdür işten çıkarmalara tepki gösterenlerin tespit edilmesi talimatını vermiş ve İş Kur’dan gelenlerin “performans yetersizliği” gerekçesiyle sözleşmelerini uzatmamış. Ancak belli ki bu ilkel yöntem etkili olmamış. Nitekim fabrikadan bayram öncesi son gelen haberlere göre Sampa patronu daha önce yaptığı gibi işçileri gruplar halinde toplayıp vaatlerde bulunmaya başlamış. İnsan Kaynakları’na çağırılan işçilere telefon kullanmalarına izin verilmeden şunlar söylendiği aktarılıyor: Kıdem farkıyla her yıla 50 TL eklenecek; bir maaş ikramiye, artı performansla ikinci ikramiye verilecek; asgari ücretin altında maaş olmayacak…  Bir yandan da bir Sampa yöneticisinin işten çıkarılanlara para teklif ederek içeridekilerin isimlerini vermelerinin istendiği duyumları geliyor.

İşçileri örgütlenmeye iten sorunları çözmekten hayli uzak vaatler ve baskı taktikleri karşısında PE’ye konuşan Sampa işçisi, işçi sınıfının tarihsel kazanımlarını hatırlatıyor: “1960’larda Türkiye’de sendikal örgütlenme çok daha yaygındı, 1900’lerdeki haklarımızın çok daha ilerisinde olmamız gerekiyor.” Sohbetimizde, bunca yıldır kaybedilen ancak şimdi yeniden canlanan şeyin işçinin işyerinde örgütlenmesi olduğunda hemfikir oluyoruz. Patronun bugün bu kadar zorba davranabilmesinin onun parasal gücünden mi yoksa işçilerin örgütlü gücünden korkmasından mı kaynaklandığını tartışıyoruz. İkincisi olduğuna katılıyor ve şunları söylüyor: “Bizim kaybedeceğimiz bir şey yok, en fazla bir asgari ücret, onu başka yerde de kazanırız, bizi neyle tehdit edecek?”

Patronların Ensesindeyiz Ağı’na aşağıdaki e-posta ve sosyal medya hesapları üzerinden ya da 0541 940 0514 numaralı telefondan ulaşılabilir:

Facebook: https://www.facebook.com/patronlarinensesindeyiz

Twitter: https://twitter.com/pensendeyiz

E-posta: [email protected]