Salgına en çok yakalanan yaş aralığı: 'Sorumsuz gençler' değil çalışan emekçiler

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ve Bilim Kurulu üyeleri, 65 yaş ve 18 yaş altının ardından şimdi de 20-40 yaş arasını salgını yaymakla itham ediyor, 'tedbirli olma' çağrısı yapıyor. Koca'nın ve Bilim Kurulu'nun bu çıkışını Halk Sağlığı Uzmanı Akif Akalın ve Birlik Sendikası Genel Başkanı Zehra Güner'e sorduk.

Haber Merkezi

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, "Son bir ayda koronavirüse yakalanan yüz kişiden 40,1'i, 20-40 yaş aralığındaki gençler. Gençlerimiz kendilerini ve büyüklerimizi korumak için tedbirlere uyumda örnek olmalı" derken, Bilim Kurulu üyesi Doç. Dr. Afşin Emre Kayıpmaz ise tanı alanların büyük çoğunluğunun 25 ile 49 yaş arasında olduğunu belirterek, "Bu yaş grubu sosyal yaşantının içinde aktif, iş yaşantısında aktif. Bundan dolayı daha çok vaka bu yaş grubunda" ifadesini kullandı.

Son dönemde yeniden artan salgın dolayısıyla özellikle 20-40 yaş arasını hedef alan açıklamalar dikkat çekerken, bu yaş aralığındaki kişilerin "tedbirsizliğinin" salgını yaydığı iddia ediliyor, "sosyal yaşantı" vurgusu yapılıyor.

Halk Sağlığı Uzmanı Akif Akalın ve Birlik Sendikası Genel Başkanı Zehra Güner Karaoğlu, bu açıklamaları ve salgın gerçeklerini soL'a değerlendirdi.

'Bu ifadeler salgından en çok işçiler ve emekçilerin etkilendiğini anlatıyor'

Halk Sağlığı Uzmanı Akif Akalın, konuya ilişkin soL'a yaptığı değerlendirmede, "Bu ifadelerde tanımlanan yaş grubu, ülkemizin çalışan nüfusunun ezici çoğunluğunun içinde bulunduğu yaş grubu. O halde bu ifadeler bize toplum içinde COVID 19 pandemisinden en çok işçilerin ve emekçilerin, yani geçimlerini emeklerini satarak sağlayan kesimlerin etkilendiğini anlatıyor" dedi.

'Sadece Türkiye'de değil, hemen hemen bütün dünyada böyle'

Bu durumun yalnız Türkiye'de değil, hemen hemen bütün dünyada böyle olduğuna işaret eden Akalın, "Örneğin İlker Belek hoca Brezilya’da gerçekleştirilen antikor testlerinde hastalığı geçirmiş olanların en çok 25 – 59 yaş grubunda toplandığını ve yoksulların zenginlere göre iki katından daha fazla hastalandıklarını anlatıyor" diye konuştu.

'Kendilerini virüsten koruyabilmeleri mümkün mü?'

"Pandeminin başından beri salgından en çok işçilerin ve emekçilerin etkileneceğini söylerken, bu kesimlerin salgından kendilerini koruyabilmelerinin neredeyse imkansız olduğundan hareket ediyorduk. Ekranlarda emekçilerin toplu taşıma araçlarında nasıl kucak kucağa işlerine gitmeye çalıştıklarını görüyorsunuz. İşçilerin toplu taşıma araçlarında fiziksel mesafe kuralına uyabilmeleri, kendilerini virüsten koruyabilmeleri mümkün mü?" diye soran Akalın, değerlendirmesine şu sözlerle devam etti:

'Çalışırken kişi başına bir metrekare alan bile düşmüyor'

Beyaz yakalı çalışanlar işyerlerinde kendilerini bir dereceye kadar koruyabiliyorlar, fakat ya mavi yakalılar? Kol gücüyle çalışan emekçilerin çalışma koşullarını hepimiz biliyoruz. Çalışırken, yemekhanede, hatta dinlenme zamanlarında dahi kişi başına 1 metrekare alan düşmüyor. Oysa güvenli bir çalışma ortamı için en az kişi başına 9 metrekare alan gerekiyor.

'Enfeksiyon zinciri kırılamadı, salgın daha da büyüdü'

Salgının ilk gününden beri tam da bu nedenlerle hayati olmayan işyerlerinin tatil edilmesini ve virüsün toplum içinde dolaşımının durdurulması için iki hafta karantina uygulanmasını istedik. Maalesef haklı çıktık. Sadece 65 yaş üzerindekileri ve 20 yaş altındakileri (bunu toplumun çalışmayan kesimleri olarak da okuyabilirsiniz) evlerine kapatmak hiçbir işe yaramadı. Enfeksiyon zinciri kırılamadı, salgın daha da büyüdü.

Oysa çalışmayan nüfus yerine çalışan nüfus karantinaya alınsaydı, enfeksiyon zinciri daha kolay kırılabilirdi. Nitekim başta Çin olmak üzere enfeksiyon zincirini kırıp, salgını kontrol altına almayı başarabilen bütün ülkeler, bunu hayati olmayan işyerlerini kapatarak, toplumun en kırılgan kesimleri olan işçileri ve emekçileri koruyarak gerçekleştirdiler. 

'Hükümetin tek amacı üretimi sürdürmek'

Bütün bu gerçeklere rağmen hükumetin, salgının daha da alevlenmesini beklediğimiz sonbahar ve kış aylarına yine işyerlerinde gerekli sağlık tedbirlerini almak yönünde bir çaba içinde olmadığını üzülerek görüyoruz. Alınan tedbirlere bakıldığında hükumetin tek amacının, salgının başında olduğu gibi her ne pahasına olursa olsun üretimi sürdürmek olduğu anlaşılıyor. İşte tam da bu nedenle biz de salgının başından beri işçi sınıfının salgın yönetimine el koymasını, üretimden gelen gücünü kullanarak enfeksiyon zincirinin kırılabilmesi için gerekli toplumsal tedbirlerin alınmasını sağlamasını tabsiye ediyoruz. Aksi halde salgın daha çok işçinin ve emekçinin canını alacak. 

'İnsanlarla dalga geçiliyor'

Birlik Sendikası Genel Başkanı Zehra Güner Karaoğlu ise konuya ilişkin soL'a yaptığı değerlendirmede, "Covid-19 salgın hastalığının yayılmasında sürekli yurttaşların sorumsuzluğundan bahsediliyor. Sorumsuz kesimler salgın başladığında 65 yaş üstü yurttaşlardı, şimdi Sağlık Bakanı ve bazı bilim kurulu üyeleri salgının yayılmasından gençleri sorumlu tutuyor. Çok açık ki, bazı karikatürler yaratarak insanlarla dalga geçiliyor" dedi.

'Hastalık mı, açlık mı sorusuna çalışmak zorunda olan milyonlar çok net bir yanıt verdi'

Güner, değerlendirmesine şöyle devam etti:

Şimdi 20-40 yaş arası gençlerde salgın hastalık arttı deniyor. Gençlerin kurallara uyması, tedbir alması isteniyor. Üstüne bir de gençler sorumsuz iması yaratılıyor ama çalışmak zorunda olan milyonlardan bahsedilmiyor. Hastalık mı açlık mı sorusuna çalışmak zorunda olan milyonlar çok net bir yanıt verdi. Çok sınırlı bir kesim dışında işçiler çalışmaya devam etti, ediyor.

'20-40 yaş arası SGK'lılar içerisinde yüzde 70'lik bir oran'

Emekçilerin içerinde 20-40 yaş aralığında bulunanlar en geniş kesime sahip. Bakın,  2019 yılı SGK istatistiklerinde 20-40 yaş arası çalışanlar, toplam SGK’lılar içerisinde yüzde yetmişe yakın bir oranda yer alıyor. Şimdi bu rakamlar ortadayken, sorumsuz gençler söylemi ile işçilerin hastalanmasının üzerini örteceklerini mi sanıyorlar?

Salgın hastalık fabrikalarda, işyerlerinde yayılıyor. İş güvencesi olmayan, açlıkla yüzyüze kalan, işyerlerinde hiçbir önlem alınmaksızın çalışmaya zorlanan gençlere sorumsuz gençler muamelesi yapılamaz.