Salgın yönetiminde yoğun bakım krizi kapıda mı?

Yoğun bakım yataklarının doluluğu tartışması sürüyor. Odalar, dernekler ve hasta yakınlarının anlattıkları büyük kentlerde yoğun bakımların dolduğuna işaret ediyor.

Haber Merkezi

Salgın yönetiminde benimsenen yöntemin sembolü farklı renklere boyanan Türkiye haritasıydı. Yüz bin nüfus başına görülen vaka sayısıyla renklendirilen harita giderek tek renkli hale gelirken, yurttaşlara "renkler" olarak yansıyan değerlerin salgın yönetiminde "temel kriter" olmadığı da anlaşıldı.

İlk açıklamalar politikaların "yüz bin nüfus başına vaka sayısı" takibiyle belirlendiği yönünde olsa da, asıl göz önünde tutulanın sağlık kuruluşlarının hastaları karşılayabilme yeteneği olduğu kısa zamanda ortaya çıktı. Salgının yayılma hızı artarken, asıl dikkate alınan hastanelerdeki durumdu. "Covid servislerimiz yatırılması gereken hastaları karşılayabiliyor mu?" ya da "Yoğun bakımlarda boş yatak bulunabiliyor mu?"

Şimdi durum bu kriterler açısından da kritik hale geldi. Özellikle büyük kentlerde solunum desteği gerektiren, yoğun bakım hastaları için boş yatak bulunmamaya başladı. Çevre hastanelere hatta başka kentlere yönlendirerek çözüm arandığı, bu durumun henüz bir "patlama" eşiğine gelmediği ama her an gelebileceği büyük kentlerde görüştüğümüz hekimlerin yaygın kanaati.

Sağlık Bakanlığı'nın sadece kendisinin bildiği bazı "yedek rezervlere" güvenip güvenmediğini bilmiyoruz. Özel hastanelerin kriz noktasında değerlendirilmesi gibi bir olasılığın da malesef kimsenin gündeminde olmadığını söyleyebiliyoruz.

Covid-19 vaka sayıları ve virüsten ölümler Nisan ayı itibariyle en üst seviyesinde. Günlük vaka sayısı 55 bini aştı. Hastanelerdeki yoğunluğun artışıyla birlikte yoğun bakımların durumu da tartışılmaya devam ediliyor.

Türk Yoğun Bakım Derneği (TYBD) Başkanı Prof. Dr. İsmail Cinel, önümüzdeki 10 günün yoğun bakım kapasiteleri açısından belirleyici olacağını söyleyerek, Türkiye genelinde yoğun bakım ihtiyacının çok hızlı bir şekilde arttığını söylemişti. Cinel, "Son 6 haftadır yoğun bakımlarda hasta sayısı her geçen gün artıyor. Bizim Covid-19 olmayan hastalarımızın da yoğun bakım ihtiyacı var. Önceleri elimizde beş yoğun bakım varsa bunların bir tanesini Covid-19’lu hastalara ayırırken, şimdi beş üniteden üçünü, dördünü Covid-19’a ayırıyoruz" demişti.

'İstanbul, Ankara ve İzmir'de yoğun bakım üniteleri tamamen dolu'

BBC Türkçe'nin yayınladığı bir haber röportajında farklı kentlerden hasta yakınları yoğun bakımlarda hastaları için yer bulamadıklarını anlatıyor. Samsun'da bir hasta yakını annesini yoğun bakım yatağı bulunamadığı için kaybettiklerini söylüyor.

Yoğun Bakım Hemşireleri Derneği Başkanı Ebru Kıraner ise hastanelerdeki yoğunluğun Kasım-Aralık dönemine göre çok daha fazla olduğunu anlatarak, yakın zamanda 600 hemşire ile yaptıkları görüşme sonucu özellikle İstanbul, Ankara ve İzmir'de yoğun bakım ünitelerinin tamamen dolu olduğunu ifade etti.

Türk Toraks Derneği, bugün yaptığı açıklamada verilerin açıkça ve ayrıntılı paylaşılması çağrısını yineledi. "Varyantlar, bulaş kaynakları, vakaların yaş, cinsiyet özellikleri il il ve sistematik olarak açıklanmalı" diyen dernek, PCR test sayısının da en az iki kat arttırılması gerektiğini duyurdu.

İzmir'de görüştüğümüz bir hekim Ege Bölgesinin geneli için henüz mutlak sınıra gelinmediğini düşünüyor. Öte yandan bu hekim, evde tedavi görmekte olan hastalardan "nefes darlığı" sebebiyle 122 Acil araması yapanların sayısının arttığını gözlüyor. Bu durum "yoğun bakım yataklarının" geleceğine ilişkin kaygı verici bir veri.

'Özel hastanelerde Covid-19 vakalarından ücret alınmamalı'

Türk Toraks Derneği'nin yaptığı açıklamada, gelişmelerin kaygı verici olduğu söylenirken, alınması gereken önlemler konusundaki önerileri şöyle sıralanıyor:

"Her gün vaka ve ölüm sayıları artıyor. Pandemi hastanelerinde ve diğer hastanelerin ilgili kliniklerinde Covid yataklarının tamamen dolduğu, yoğun bakımlarda çok kısıtlı yer kaldığı görülmektedir. Çalışanlara tam ücret, işyeri sahiplerine yeterli ekonomik ve sosyal destek vermek şartıyla sağlık, gıda, savunma, güvenlik, ilaç gibi yaşamsal önemdeki sektörler hariç olmak üzere; tüm işyerlerinde çalışma durdurulmalı, mümkün olan her yerde evden çalışmaya geçilmelidir. 28 gün tam kapanma gereklidir. Ülkeye girişte karantina uygulaması yapılmalı, yüksek ve çok yüksek riskli illere giriş ve çıkışlar kontrol altına alınmalıdır.Maskelerin kalite kontrolü yapılmalı, ücretsiz maske dağıtılmalıdır. Tüm kapalı ortamlarda, işyerlerinde çalışanlarına ffp2/n95 maske takması uygun olur. Özel hastanelerde Covid-19 vakalarından ücret alınmaması yönünde düzenleme yapılmalıdır. Sağlık çalışanlarının iş yükü azaltılmalı, ek atamalarla hızla sayısı arttırılmalı, temas süreleri kısaltılmalı, en az dört hafta süreyle esnek mesai uygulamasına geçilmelidir."

'Büyük kentlerde yoğun bakımlar doldu'

soL'un konuyla ilgili görüşüne başvurduğu bir diğer kişi Türk Tabipleri Birliği (TTB) Genel Sekreteri Prof. Vedat Bulut  oldu. Geçtiğimiz günlerde yoğun bakım yataklarındaki doluluk oranları konusunda yaptığı açıklamalarla dikkat çeken Vedat Bulut'a kendilerine ulaşan verileri sorduk.

Veri aldıkları kentlerdeki yoğun bakım yatak sayılarını belirten Bulut, 405 bin aktif hasta bulunduğunu söyledi.

Bulut şöyle konuştu:

"Tunceli'den Hakkari'den mesela veri alamıyoruz. Zaten yoğun bakım yatak sayısı onlarda on binde 2'nin altında. Türkiye'de ortalama 5-6 gibi. Isparta, Elazığ gibi bazı şehirlerde 7'nin üzerinde. Küçük şehirlerden pek fazla veri alamıyoruz, orada yoğun bakım uzmanları da pek yok. Her tarafa yoğun bakım uzmanı bulamıyorlar. Anestezistler ilgileniyor. Mesela Ankara, İstanbul, Samsun, Bursa, Antalya gibi büyük kentlerde yoğun bakımlardan hızla bilgi akışı temin edebiliyoruz. Yoğun bakımlarda tek tük yatak kaldı. Bugün itibariyle 405 bin aktif hasta var. Biriken ve akümüle olmuş rakam bu. 50 bin diyorlar ama daha önceki günlerden birikenler. Bunların yaklaşık yüzde 85'i evlerinde. Geri kalan hastanede. Bunların da yaklaşık yüzde 2'si yoğun bakımda. 

'Bakan yoğun bakım yataklarını hesaplarken yetersiz olanları da katıyor'

Yoğun bakım yatak sayısını Sağlık Bakanı yüzde 60 şöyle veriyor. Çocuk yoğun bakım yataklarını da, solunum cihazı olmayan 2. ve 3. basamak yoğun bakım yataklarını da katıyor, öyle hesaplıyor. O yatakların bir önemi yok. Burada birinci basamak kritik ve önemli. Covid hastasının yanında solunum cihazı olması gerekiyor. Birinci basamakta her bir yatağın başında bir solunum cihazı var. Bunlar erişkinde yaklaşık 14 bin civarında. İkinci basamak olarak adlandırılanlara da 2 yatak başına bir cihaz düşüyor. Cihaz iki yatak arasında duruyor, hangisine gerekirse ona kullanılıyor. Bir de hiç olmayanlar var. Yarısı da bu durumda. Bu bilgilerle hesaplayınca yüzde 92-95 doluluğa ulaşıyorsunuz. 

'Detaylı veri alamıyoruz'

Tüm Türkiye'den detaylı veri almamız mümkün değil. Sağlık Bakanı'nın bunları paylaşması gerekiyor. Tercihimiz, isteğimiz şeffaf olunup paylaşılması. Şu anda il il bilmeliyiz aslında, kaç yatak var diye. Örneğin özel sektörde ne kadar, devlette ne kadar?"

TTB Genel Sekreteri Vedat Bulut'a özel hastanelerdeki yoğun bakım kapasitesinin salgınla mücadele çerçevesinde değerlendirilmesi konusundaki görüşlerini de sorduk. Bulut, bu konudaki görüşünü şöyle açıkladı:

"Özel sektörde yatak olduğunu biliyorum ama almıyorlar. Diğer hastalarını riske etmek istemiyorlar. Düşünün 6 tane yoğun bakım yatağı var, 4'üne ameliyattan çıkanları almışlar, birine Covid'li alırsa diğerlerini enfekte edecek. Böyle bir sıkıntı da var. Bütün hastanelerde."

Vedat Bulut, son günlerde daha fazla üzerinde durulan "varyantların etkisi" konusundaysa şunları söyledi:

"Yoğun bakımlarda yaş ortalamasının aşağı çekilmesiyle ilgili varyantlar suçlanıyor ama asıl neden yaşlı gruba aşı yapılmış olması, 65 yaşın bir kısmının zaten etkilenmiş olması. Yani istatistik olarak aşağı kaymış gibi gözüküyor. Ancak bu konuyla ilgili durumu kesin bir bilimsel veri çıktığında paylaşabiliriz. 'Virüs genç yaşları da tutmaya başladı' demek için bilimsel veri olması lazım. Bütün popülasyondaki kümelemeleri görmemiz gerekiyor istatistikte. Ama 65 yaşın çoğu zaten etkilendi. Biliyorsunuz aşı kampanyasında onlar öncelendi. Bunun rakamları muhakkak geriletmesi beklenir."