Sadece bir kentte, bir haftada 100 sağlık emekçisi enfekte oldu: ‘Biz insan değil miyiz? Ölüyoruz…’

Ankara’da sadece bir haftada tam 100 sağlık emekçisi enfekte oldu. Sağlık emekçileri eşi pozitif olunca bile temaslı sayılmıyor, işe aynen devam ediyor. Salgına yakalandığında 7. gün işe çağrılıyor, 14 gün karantina uygulanmıyor. Bu tablo sadece sağlık emekçilerinin değil tüm halkın sağlığını riske atıyor. Bir sağlık emekçisi son durumu soL'a anlattı.

Ali Ufuk Arikan

AKP'nin patronların taleplerine göre belirlediği salgın önlemleri ve normalleşme uygulamaları halkın ve sağlık emekçilerinin sağlığını riske atmaya devam ediyor.

Özellikle sağlık emekçileri arasındaki vakalar giderek artarken, son dönemde salgın kaynaklı sağlıkçı kayıplarında da artış yaşanıyor. Sağlıkçıların önlem taleplerine yanıt dahi verilmezken, bu tablo sadece sağlık emekçilerinin değil, halkın sağlığını da riske atıyor.

Ankara’da sadece bir haftada tam 100 sağlık emekçisinin enfekte olduğunu aktaran Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Ankara Şube Başkanı Kubilay Yalçınkaya, hem Ankara'daki hem de ülke genelindeki son duruma ilişkin soL'a konuştu.

'Temaslı sayılmıyor, test yapılmıyor, sağlıkçılar salgının odağı oluyor'

Yalçınkaya, "Sağlıkçı arkadaşımız evinde eşine sarılıyor, eşi pozitif olunca kendisi temaslı bile sayılmıyor, test yapılmıyor. Salgına yakalandığında 7. Gün işe çağrılıyor, 14 gün karantinası bile uygulanmıyor. Bu sadece sağlıkçıların değil tüm halkın sağlığını riske atıyor, sağlıkçıları vakaların odağı yapıyor" dedi.

'Bakanlığa göre il başına günlük vaka 20 bile değil, ölü sayısı 0,7... Bunu bürokratları bile yalanlıyor'

"Bakanlığın ifade ettiği verileri başından bu yana şüpheli buluyoruz. Bu nedenle her fırsatta kendi verilerimizi sunmaya çalıştık. Son bir haftada Ankara'da 100 sağlık emekçisi enfekte oldu. Bu durum gelinen noktayı da gözler önüne seriyor" diyen Yalçınkaya, "Bakan günde 100 bin üzerinde test yapılıyor diyor ve 1500 civarı hasta tespit ettiğini söylüyor. Kayıp sayısını ise 50 civarında açıklıyor. Yani il başına günde 20 hasta bile düşmüyor, kayıp sayısı ise yine il bazında 0,7. Ancak bakan bir yandan bu verileri açıklarken bir yandan da durumun kötüye gittiğini itiraf ediyor, filyasyon ekiplerinin sayısının yüzde 30 arttırılığını dile getiriyor. Yani vaka başına 15-20 filyasyon ekibi mi düşüyor? Bu açıkça verilerle yapılan bir oynamanın sonucu. İl düzeylerinde hadi bize inanmıyorlar, kendi bürokratlarının açıkladığı vaka ve ölüm sayıları bu oranların çok çok üzerinde. Yani Bakanlığın açıkladığı sayıları kendi bürokratları bile yalanlıyor" ifadesini kullandı.

'Sağlık emekçilerinin eşleri, çocukları, anne ve babaları arasındaki vaka sayıları açıklanmalı'

Sağlık emekçilerinin ailelerinin yaşadıklarının es geçildiğini belirten Yalçınkaya, "Bizim için önemli noktalardan biri şu; 30 bin sağlık emekçisi enfekte oldu şeklinde bir resmi açıklama yapıldı. Bu toplam vaka sayısı içerisinde sağlıkçıların yüzde 10'luk bir payı olduğunu gösteriyor. Hadi diyelim sağlıkçılar bunu hastalara bulaştırmadı, sadece sağlıkçı eşi, çocuğu, anne ve babası arasında kaç vaka görüldü? 300 bine yaklaşan vakaların içinde sağlık emekçilerinin ailelerinden kaç kişi var bunun açıklanmasını talep ediyoruz" dedi.

'Yüzde 5 oranı doğru değil'

Bakanlığın açıkladığı ölüm oranlarına bakıldığında toplam ölümlerin yüzde 5'inin salgın kaynaklı olarak gerçekleştiğinin görüldüğüne işaret eden Yalçınkaya, "Günlük 50 civarı ölüm Covid-19 kaynaklı olarak açıklanıyor. Günlük ölüm sayısı 1200-1500 arasında. Ancak bu ölümlerin içerinde 150'ye yakını solununum yolu kaynaklı olarak görülüyor. Üstelik sahadan, hastane hastane gelen bilgiler de doğru sayının daha yüksek olduğunu gösteriyor. Bakan 100 bin testten günde 1500 vaka çıktığını söylüyor. Yüzde 2 bile değil. Ancak yine il düzeyinde açıklanan hastane hastane vakalara baktığımızda bundan çok daha yüksek bir orana ulaşıyoruz. Yapılan testlerde yüzde 20-30 pozitif orana ulaşan çok sayıda yer var" diye konuştu.

'Sağlık emekçilerinin sağlıklı kalma şansı kalmadı'

Ankara'da salgın başından bu yana 3 bin sağlık emekçisinin enfekte olduğunu, son bir haftada buna 100 sağlık emekçisinin eklendiğini vurgulayan Yalçınkaya, sözlerini şöyle sürdürdü:

Sağlık emekçileri için sağlıklı kalma şansa kalmamış durumda. Bunun en büyük nedeni yaygın test yapılmaması.

Artan vakalar da dikkate alınarak kronik rahatsızlığı bulunan tüm sağlık emekçilerinin idari izinli sayılması gerekiyor.

Bakanlık vaka ve ölüm oranları açıklarken gösterdiği eforu bir an önce sağlık emekçilerini ve halkı korumak için harcamaya başlamalı..

Günde 30 sağlık emekçisinin salgına yakalandığı bir ortamda sağlık emekçilerinin tüm taleplerine kulak tıkanıyor, sus payı diye performans deniyor.  Biz önce yaşam hakkı istiyoruz.

'Hastanelerin durumu hem sağlık emekçileri hem de hastalar için riskli'

Hastanelerin durumu hem sağlık çalışanları hem de hastalar için riskli. Sağlık emekçilerinin enfekte olması bakanlık tarafından umursanmıyor bile. Ancak sağlık emekçileri her gün vakalarla yakın temas halinde, ötesinde meslektaşlarıyla iş gereği yakın temas halinde. Sağlık emekçilerine yaygın test talebinin kabul edilmemesi aynı zamanda halkın salgına yakalanmasına da neden oluyor. 

Toplum sağlığı korunmak isteniyorsa sağlık emekçilerinin sağlığı korunmalı. Bu yapılmadığı için vakalar gün geçtikçe artıyor.

Sağlık emekçileri robot değil, bunun görülmesi gerekiyor.

Sağlık emekçisinin servis, yemek ve kreş taleplerine yanıt vermezseniz salgını önleme şansınız yok.

Biz her şeyden önce toplum doğru yönlendirilsin, bilgilendirilsin istiyoruz. Toplumdan gerçekler gizlenerek salgınla mücadele edilmez, aksine bu mücadeleye zarar verilir. 

Sağlıkçı arkadaşımız evinde eşine sarılıyor, eşi pozitif olunca kendisi temaslı bile sayılmıyor, test yapılmıyor. Salgına yakalandığında 7. Gün işe çağrılıyor, 14 gün karantinası bile uygulanmıyor. Bu sadece sağlıkçıların değil tüm halkın sağlığını riske atıyor, sağlıkçıları vakaların odağı yapıyor.

Sağlıkçılar robotlaştırılıyor, üstelik ölüyoruz... Biz insan değil miyiz? Toplumdaki herkes için ne kadar tehlike varsa, sağlıkçılar için de o kadar tehlike var. Üstelik bu tehlike halkın da sağlığını riske atıyor.