Rekor düzeyde hasat, rekor düzeyde stok: Ancak Hindistan halkı neden aç?

Başbakan Narendra Modi hükümetinin, devlete ait depolarda yığılı duran tahıl stoklarını neden dağıtmadığı, anlaşılmaz ve akıl almaz bir durum. 

Subodh Varma (Çeviri)

Bu yazı Peoplesdispatch sitesinde yayımlanmıştır.

Çeviren: Murat Akad

Hindistan’da 2019-2020 dönemindeki tahıl rekoltesi yaklaşık 273 milyon ton ile rekor düzeye ulaştı. Bu değer, bir önceki yıldan 10 milyon ton daha yüksekti. Pirinç hasadındaki artış marjinal düzeyde kalırken, buğday ve kaba taneli tahıllardaki artış ciddi düzeyde oldu. Bunların yanında, yemeklik baklagillerde bir milyon tonluk bir artış oldu, ancak rekolte, 2017-18’deki rekor düzey olan 25,4 milyon tona ulaşamadı. (Gıda ve Kamu Dağıtımı Bakanlığı’nın açıkladığı verileri içeren aşağıdaki grafiklere bakılabilir.)

Tahıl üretimi (milyon ton) ve Baklagil üretimi (milyon ton)

Bu iyi hasatların sonucunda devletin elindeki tahıl stokları depoları tıka basa doldurmuş durumda. 20 Temmuz itibariyle, pirinç, buğday ve kaba taneli tahıl stoğu 82,4 milyon ton düzeyinde. Haziran’da stoklar en yüksek düzey olan 83,5 milyon ton düzeyindeydi. Aşağıdaki grafikten de görülebileceği gibi, her yılın Haziran ayı, ilkbahar hasadının ardından (özellikle buğday) stokların en yüksek olduğu ay olmakta. 

Tahıl stokları (yüz bin ton)

Bu yılın Haziran ayındaki zirve değer, bugüne kadarki en yüksek değer oldu ve bu değer, geçen yılın zirve değerinden 9,2 milyon ton daha yüksek. Yukarıdaki grafikten de görülebileceği gibi, son birkaç yıl boyunca her Haziran zirvesi, bir önceki Haziran zirvesinden daha yüksek oldu. Bu da devlete ait depolardaki devasa tahıl biriktiğini gösteriyor. Şu andaki stoklar, Temmuz ayı için yönetmeliklerin zorunlu kıldığı düzeyin iki katı. 

Pandemi ve buna bağlı kapanma halkın yaşamını yıkıma uğrattığı, onların aç kalmasına neden olduğu halde, hükümet bu tahıl yığınını neden elde tutuyor?

Öncelikle, sıkıntının düzeyini tam olarak anlamak gerekiyor. Son birkaç yıldır, tarımdaki ve sanayideki ücretler ya durağan kaldı ya da marjinal düzeyde yükseldi. Aileler, giderlerini karşılamakta zorlanırken, ciddi bir sıkıntı zaten ortaya çıkmıştı. Resmi olarak yayımlanmayan bir tüketici anketi, ailelerin harcamalarının, özellikle de gıda harcamalarının düştüğünü gösteriyordu (bu, kırk yıldır görülmeyen bir durum).

En az 90 milyon insan aç

2013’te çıkan Ulusal Gıda Güvenliği Yasası gereğince bazı eyaletlerde yaklaşık 804 milyon kişi tahıl ürünlerini karşılanabilir düzeylerdeki fiyatlarda alabiliyor (bazı eyaletlerde bedava alabiliyorlar). Buna karşın bazı eyaletlerde açlığa bağlı ölümler yaşandı. 804 milyon sayısı, toplam nüfusun 1,2 milyar çıktığı 2011’deki nüfus sayımına göre belirlenmişti. O zamandan beri dokuz yıl geçti ve nüfusun 1,33 milyardan fazla olduğu tahmin ediliyor. Buna göre ucuz tahıl ürünü alabilecek olanların sayısı yaklaşık 890 milyon olmalı. Başbakan Modi, konuşmalarında 1,3 milyar Hintli olduğundan sıkça bahsetse de, gıda dağıtımı hâlâ 2011 nüfus sayımına göre yapılıyor. Yani en az 90 milyon insan açıkta kalmış durumda. 

Küçük ölçekli bazı çalışmalarda, kapanma nedeniyle ailelerin yüzde 40 ila 70’inin (belki de daha fazlasının) bütün gelirlerinden mahrum kaldığı ortaya çıkarıldı. Pek çok aile bazı günlerde hiçbir şey yemediklerini söylüyor. Hükümet, mevcut dağıtımın yanında ek tahıl ve baklagil dağıtılacağını söylese de bu, yetersiz kalıyor ve ihtiyaç sahibi ailelere ulaşmıyor. Hükümetin kendi verileri, Garib Kalyan Yojana (yoksulların refahı için yürütülen bir program) uyarınca Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında dağıtım için ayrılan 12 milyon tonluk tahılın yalnızca 11 milyon tonunun Hindistan Gıda Şirketi depolarından çıktığını ve gerçekte yalnızca yaklaşık 10 milyon tonunun dağıtılabildiğini gösteriyor. Yine aynı veriler, dağıtım karnesi sahibi insanların yaklaşık yüzde 18’inin karnesinin onaylı olmadığını ve bu nedenle bu insanlara dağıtım yapılmadığını söylüyor. 

Devlete ait depolar dolu

Daha sonra, göçmen işçilerin trajedisi, evlerine yaptıkları uzun yolculukta iyice görünür hale geldiğinde, 200’den fazla insanın bitkinlik, açlık ve susuzluktan öldüğü haber olunca; hükümet, karnesi olmayanlara da tahıl dağıtılacağını açıkladı. Ancak en yeni veriler, on milyondan fazla göçmen işçi ailesine üç ayda yalnızca 740 bin ton tahılın dağıtıldığını gösteriyor. 

Ancak bütün bu süre boyunca devlete ait depolar dolup durdu. Üç aydaki ekstra tahıl dağıtımına karşın, stok hâlâ rekor düzeylerde. Bu yıl tedarik arttı, ama bunun bir nedenie de gevşeyen kalite normları. Ancak yine de, pandemi ve kapanma gibi bir çifte sorun nedeniyle yetersiz beslenen milyonlarca insanı besleyecek düzeyde yeterli besin var. 

Kamu Dağıtım Sistemini genelleştirerek tahıl dağıtımının ölçeğini büyütmek ve kişi başına dağıtılan miktarı artırmak insanları yaşatmak için önemli. Ayrıca bu, yoksul ailelerin ellerindeki parayı başka şeylere harcamalarını da sağlayacak. Bu da, besin haricindeki kalemlere talebi artırarak ekonominin canlanmasına yardımcı olur. 

Yine de hükümet depolardan yalnızca minimum miktarda çıkışa izin veriyor. Acaba, Hindistan, tarımı ve beslenmeyi bu kadar fazla sübvanse etmekten vazgeçmesini talep eden ABD’nin zorbalığından mı korkuyor? Bu konu, birçok uluslararası müzakerede ortaya konuldu. Ya da acaba Modi hükümeti, hükümetin bu kadar fazla yardım yapmaması ve özel sektörün alanını genişletmesi düşüncesine ideolojik olarak bağımlı mı? Bunlar açığa kavuşmuş değil. Hintlilerin acı çekerek öğrendiği tek gerçek besinin yetersiz ve geleceğin belirsiz olduğu.