Pınar Okyay yanıtladı: Mutasyon neleri değiştirecek? Aşılamada ne durumdayız?

Covid-19'la ilgili gündemi son günlerde iki konu meşgul ediyor: Mutasyon ve yürüyen aşılama çalışmaları. Bilim Kurulu üyesi Pınar Okyay sorularımızı yanıtladı.

soL - Sağlık

Türkiye neredeyse tüm ülkeler gibi Covid-19 ile yatıp kalkıyor. Toplumsal sorunlarımızı, çalışma koşulları, işçi ölümleri, yoksullaşma gibi emekçi halkın yaşadığı haksızlıkları, adaletsizlik, politik zorbalık, dinselleşme gibi ülke siyasetine damga vuran konuları gündemden düşürmedi elbette. Aksine salgın bunlara yeni boyutlar kazandırdı.

Covid-19'la ilgili son günlerin iki popüler başlığını, mutasyon ve aşı sorununu, Halk Sağlığı uzmanı ve Koronavirüs Bilim Kurulu üyesi Profesör Pınar Okyay'la görüştük. Okyay, İngiltere, Güney Afrika ve Brezilya'da görülen üç önemli SARS nCoV-2 varyantı ve bunların ortaya çıkışının ülkemizdeki salgın önlemleri açısından ne tür sonuçlar yaratabileceği hakkında sorularımızı yanıtladı ve aşılama çalışmalarının gidişatıyla Sağlık Bakanlığı'nın aşı tedariki için planlamları konularında bilgi verdi.

Yetkili mercilerin açıklamalarıyla birlikte Türkiye’de de artık “mutasyonlu virüs” olduğu kabul ediliyor. Bu durum ne gibi değişikliklere yol açacaktır?

Virüsle mücadelemizde aslında önlemler değişmedi.

Varyant virüslerin olabilmesi için virüslerin mutasyona uğraması gerekli. Mutasyonları için de replikasyonları yani çoğalmaları.

Eğer virüsün çoğalmasını önleyebilirsek, mutasyonları da önleriz.

Bunun da iki yolu var. Biri aşı diğeri de halk sağlığı önlemleri.

Halk sağlığı önlemleri arasında, maskeler, fiziksel uzaklaşma, kalabalık, kapalı ve yakın temastan kaçınma, iyi havalandırma, elleri temizleme, hapşırıkları ve öksürükleri örtme ve daha fazlasını içeren kapsamlı bir "Hepsini yap!" çok önemli. "Hepsini yap!", İsviçre peyniri yaklaşımı olarak kullanılmalıdır. Her önlemi bir peynir dilimi parçası olarak alırsak, her önlemle ilgili bir eksiklik peynirdeki deliğe denk gelir. İşte bu delik başka bir peynir dilimi şeklinde ifade edilen başka bir önlemin varlığı ile kapatılır. Böylece tüm önlemler birlikte uygulandığında korunmuş oluruz; bulaştırıcılık da engellenir.

Bireysel önlemler dışında hükümetlerin aldığı önlemler de çok önemli. Sınırların kapatılması, hareketlilik kısıtlamaları, çalışma biçimlerinin değiştirilmesi, gibi.

Temaslı izlemi özelikle çok önem taşıyor. Bu da filyasyon ekiplerinin önemini bir kez daha ortaya çıkarıyor.

Bu önlem paketinin en önemli bileşenlerinden biri de aşılar.

Aslında aşı konusunda da soracaklarımız var ama mutasyon ve varyantla ilgili sorularla devam etmek istiyoruz. Mutasyonlu virüs denilince biz Türkiye’ de “İngiliz Mutasyonunu” anlıyoruz. Ancak bununla sınırlı olmadığını biliyoruz. Geçtiğimiz günlerde İsrail medyasında “Güney Afrika mutasyonu” saptanan bir vatandaşlarının yakın zamanda Türkiye’ye seyahat etmiş olduğu haberlerine rastladık. Yetkili kurumların bu konuda yaklaşımı nedir ülkemizde hangi mutasyonlar araştırılıyor?

Ülkemizde Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Laboratuvarı koordinasyonunda iki aşamalı bir tarama yapılıyor. Önce normal virüs için PCR testi ve sonra da belli bir oranda, uzamış semptomu olanlarda, seyahat vb risk öyküsü olanlara yeni kitlerle mutant virüslere yönelik değerlendirme yapılıyor. 

Bu konuyla ilgili size derneğimizin de içinde bulunduğu bir bilgilendirme geçtiğimiz günlerde yayımlandı.

(Sayın Okyay’ın işaret ettiği bilgilendirme notuna bu linkten ulaşabilirsiniz.)

Mutant virüslerin çocuk yaş grubunu daha çok etkilediğine dair söylemlerle karşılaşıyoruz. Bu konuda elimizde veriler var mı?

Şu ana kadar üç varyantın (B.1.1.7, B.1.351, P.1) bulaşma hızlarının artmış olduğu ve mevcut epidemiyolojik durumda değişikliklere neden olması nedeniyle risk oluşturduğu kabul edilmektedir. Çocuklarda daha fazla görüldüğüne dair bir kanıt ise henüz saptanmamıştır. Ancak daha fazla bulaştıran bir virüsün çocukları da daha fazla bulaştırması bu vaka sayısından artışı açıklıyor. Yani aslında her yaş grubunda bir bulaşma olasılığı artıış var. Yine de kesin bir şey söyleyebilmek için çok erken. Bu nedenle, çok yakın bir izleme gerekli.

ABD ve Avrupa’ daki enfeksiyon kontrol merkezlerinden “çift maske takın, N95 maske takın” önerileri geliyor. Bu konuda alınması gereken önlemler neler? Mutant virüslere karşı cerrahi maskelerin yetersiz olduğu doğru mu?

Maske kullanımı ile ilgili Almanya’nın aldığı toplu taşımada N95 ve muadili maske takın kararı kafaları karıştırdı. Varyant virüs daha bulaşıcı olduğu için böyle bir karar aldılar.

Şunu belirtmek isterim. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) gibi kuruluşların henüz böyle bir önerisi yok.

Temel olan, yapılması gerekeni biliyoruz. Bu varyant virüsle de değişmiyor.

Maskeler, fiziksel uzaklaşma, kalabalık, kapalı ve yakın temastan kaçınma, iyi havalandırma, elleri temizleme, hapşırıkları ve öksürükleri örtme ve daha fazlasını içeren kapsamlı bir "Hepsini yap!" yaklaşımının bir parçası olarak kullanılmalıdır.

Tüm önlemleri bir arada almalıyız. Böylece birinde bir sıkıntı oluştuğunda diğer onun açığını kapatabilir. Hepsi birlikte olunca açık olmaz. Biraz önce anmıştım: İsviçre peyniri modeli.

Tıbbi maskeler şu durumlar için önerilir (DSÖ):

  • Klinik ortamlarda sağlık çalışanları
  • Kas ağrıları, hafif öksürük, boğaz ağrısı veya yorgunluk gibi hafif semptomları olan kişiler de dahil olmak üzere kendini iyi hissetmeyen herkes.
  • Covid-19 test sonuçlarını bekleyen veya testi pozitif çıkan herkes.
  • Sağlık tesisleri dışında şüpheli veya doğrulanmış bir Covid-19 vakası olan birine bakan kişiler.

Covid-19 ile ciddi şekilde hastalanma ve ölme riski daha yüksek olduğu içinse şu gruplar için tıbbi maskeler de önerilir:

  • 60 yaş ve üstü insanlar.
  • Kronik solunum hastalığı, kardiyovasküler hastalık, kanser, obezite, bağışıklığı baskılanmış hastalar ve diabetes mellitus dahil olmak üzere temel sağlık sorunları olan her yaştan insanlar.
  • Tıbbi olmayan kumaş maskeler, 60 yaşın altındaki ve altta yatan sağlık sorunları olmayan genel halk tarafından kullanılabilir.

Cerrahi maskeler yeniden yıkanarak kullanılmamalıdır.

Kumaş maskeler üç kat kumaştan yapılmalıdır:

  • Pamuk gibi emici malzemeden iç tabaka.
  • Polipropilen gibi emici olmayan dokuma olmayan malzemeden orta tabaka.
  • Polyester veya polyester karışımı gibi emici olmayan malzemeden dış katman.

Kumaş maskeleri, yedeğini bir buzdolabı poşeti ile yanımızda taşıyarak, 4-5 saatlik bir kullanım sonrası ya da kirlendiğinde, nemlendiğinde değiştirebiliriz. Kirlisi de bir kirli torbasına konup evde su ve sabunla yıkanıp tekrar kullanılabilir.

Okulların da açılmasının konuşulduğu dönemde önemli bir konu da yaşa uygun maske kullanımıdır. Maske, yüze oturmalıdır.

Yine tartışılan bir başlık artık geliştirme ve deneme aşamalarını geçip kullanılmaya başlanmış olan aşıların mutant virüslere karşı etkili olup olmayacağı konusu. Bu konudaki görüşleriniz neler?

Henüz aşıların yapısı değiştirilmedi. 

28 Ocak'ta Novavax, Birleşik Krallık denemesinin yüzde 89,3'lük bir etkinlik oranı belirlediğini bildirdi. Ancak Güney Afrika'da, sonuç yüzde 50'nin biraz altındaydı - potansiyel olarak aşının ürettiği antikorlardan kaçabilecek yeni bir varyantın sonucuydu.

Şirket, varyanta göre uyarlanmış yeni bir aşı versiyonu geliştiriyor.

29 Ocak'ta Johnson & Johnson, denemenin sonuçlarını açıkladı: Aşının etkinliği Amerika Birleşik Devletleri'nde yüzde 72, Latin Amerika'da% 66 ve Güney Afrika'da yüzde 57 oldu. Güney Afrika'daki düşük sonuç, muhtemelen o ülkedeki B.1.351 varyantının yükselmesinden kaynaklandığı düşünülüyor. Ancak şirket sadece ciddi Covid-19 vakalarına baktığında, aşının tüm bölgelerde ağır hastalıklara karşı yüzde 85'lik bir etkinliği vardı. 

Bu değerlendirmeler için zamana ihtiyacımız var. Ancak, özelikle varyantın olduğu ülkelerde yaygın kullanılan mRNA aşılarının 2-3 aylık bir süre ile yeni varyantlara uygun hale getirilebileceği belirtiliyor.

Sinovac aşısı için de henüz böyle bir sorun bildirilmedi.

Yakında yayınlanan haberlerde hastanlere mutant virüs için ikinci bir test yollandığı, test sonucu pozitif çıkanlara mutant virüs tespit eden yeni bir kitle ikinci bir test yapılacağını okuduk. Bu uygulumanın hayata geçirilme amacı nedir? Sadece mutasyonlu virüsü tespit edip yaygınlığını belirlemek mi? Yoksa izlem ve tedavide değişik uygulamalar mı var?

Yukarıda yazdıklarıma ek olarak;

Henüz hastanın izleme ve tedavisinde bir değişiklik yok.

Zaten özgün bir tedavisi olmayan bir hastalıkla karşı karşıyayız. Şu ana kadar birtür kortizon tedavisinin etkin olduğu kanıtlandı. Diğerleri destek niteliğinde. Bu durum aslında bizim bir tedavi ajanına da ihtiyacımız olduğunu gösteriyor. Bu konuda da çalışmaların ilerlediğini duymak güzel. Ama henüz kullanıma geçme aşamasına gelen yok çalışmalarda.

Hızlı ve yaygın bir aşılama aynı zamanda mutasyonları önlemek açısından da etkili bir yol olarak görülebilir değil mi? Türkiye de aşılama programı nasıl ilerliyor sizce? Çalışmalar yeterli mi?

Yukarıda da belirttiğim gibi aşılar çok önemli.

Aşı tedariki, sunumu ve toplum tarafından kabulü gerekli.

Tedariki konusunda şu anda tek aşı ülkemize parti parti geliyor. Gönül birden çok aşının topluma yeten ölçekte en kısa zamanda olmasını isterdi. Sağlık Bakanlığının Sinovac dışında, aşı getirme çalışmaları olduğunu biliyorum.

  1. Biontec. 550bin + 3 milyon doz sözü alınmış olduğunu Sayın Bakan açıkladı.
  2. Rusya’dan Sputnik aşısı için teknoloji transferi anlaşması yapıldığı söylendi. Aşı burada yapılacak bu durumda.
  3. Astra-Zeneca Oxford ile görüşmeler sürüyor. 
  4. Bir yerli aşımız dün Faz 2’ye başladı. 6 tip aşı çalışması Türkiye’de yapılıyor. Faz 2 çalışmasına giren aşıda bir sorun olmazsa, önümüzdeki kışa doğru yerli inaktif bir aşı da tamamlanmış olur. Ama burada da üretim sıkıntıları var. O konudaki sorunların halledilmesi gerekiyor.

İlk dozları sağlık personeline yaptığımızdan hızlı ilerledi. Kurumlarında yapıldı. İkinci aşama en zorlusu idi. 85 yaş üstü yaşlılara ve evlerde yapıldı. Bu grup işitme,vb sorunları nedeni ile anlatmak, açıklamak en uzun süren grup. Yan etki olasılığı konusunda da çok hassas olduğumuz bir grup olduğundan aşı uygulaması sonrasında da dikkatle gözlenmesi gerekiyor. Ve son olarak da evde teke tek ulaşmak zaman alıcı ve emek yoğun bir iş. 

Aşı tedarikinde sorun olmazsa bundan sonraki gruplar aile sağlığı merkezlerinde ve iş yerlerinde topluca yapılacaklar; daha hızlı gidebilir. En önemli konu aşının sağlanması. Ülkemizin çok önemli bir aşı birikimi var. Aşı gelirse sağlık çalışanları onu hızla uygularlar. Bu noktada uygulama sorunları ile ilgili periferde çalışan arkadaşlarımızın görüşlerinin alınması, katkıları çok değerli olacaktır.

Aşı ile aşılı kişilerde virüslerin çoğalması engellendiğinden mutasyonlar azalır. Bu nedenle hızla herkese aşı uygulanmalıdır. Üstelik bu ülke sadece kendi ülkemiz için değil ancak tüm dünyanın korunması ile mümkündür. Yoksa biz bir virüse karşı aşı oluruz. Aşı olamayan ülkelerde yeni bir varyant gelişir ve bizleri de etkileyebilir. Şu anda olduğu gibi.

Bu nedenle, “dayanışma” gerçekten de bu dönemin en önemli ifadesi. Aşıya ulaşma sorunu olan ülkelere sağlanması ile ilgili başta COVAX olmak üzere tüm süreçler diğer ülkelerce desteklenmelidir. Herkes güvenli olmadıkça güvenli olabilme şansı bulunmamaktadır.

soL - Sağlık