Paris Komünü 150 yaşında: Tarihin ilk işçi iktidarı

Tarihin ilk işçi iktidarı Paris Komünü 150 yaşında... 70 günlük kısa ömrüne rağmen insanlığın eşit geleceğinin ilk işaret fişeği, bıraktığı mirasla yolunu aydınlattığı bir deneyim oldu.

Haber Merkezi

Bugün 18 Mart 2021. Bundan tam 150 yıl önce 18 Mart 1871 günü Paris’te öyle gelişmeler yaşandı ki, olaylar dünya çapında yankı buldu ve gündeme oturdu. Ne olmuştu pekiyi 18 Mart günü?

Parisli işçiler ve emekçiler, ülkeyi 1870 yılında Prusya karşısında fetih savaşına sürükleyip yenildikten sonra da düşmanla iş birliği yapan, ülkenin başkentini yağmaya açan burjuvaziye karşı ayaklanmıştı. Kentte iktidarın halka geçtiğini ilan eden Komün, emekçi halktan yana çok çeşitli uygulamaları yürürlüğe koymuştu. Yapılan uygulamalar arasında şunlar en dikkati çeken uygulamalar olmuştur:1

  • Fırın işçileri için gece çalışmasının kaldırılması
  • Patronların keyfî ceza sisteminin kaldırılması
  • Yaşamak için asgari ücret güvencesi sağlanması
  • Meşru olan-olmayan çocuklar arasındaki ayrımın kaldırılması
  • Kilise ile devletin ayrılması. Din işleri bütçesinin kaldırılması
  • Kilise mallarının ulusal mülkiyete dönüştürülmesi
  • Zorunlu ve parasız laik okul
  • Parasız adalet
  • Seçilenlerin görevden geri alınabilmesi
  • Yargıç ve yüksek görevlilerin seçimi
  • Sürekli ordunun kaldırılması yerine silahlı halkın geçirilmesi. 

İktidarı ve onun getirdiği sınıfsal ayrıcalıkları kaybetmek istemeyen Fransız burjuvazisi derhal karşı-saldırıya geçmiş, önce düşman olarak ilan ettiği yabancı ülke ordularını ülkeye sokmuş, sonrasında da şiddetli bir kara çalma politikası yürütmüştür. Eli kanlı katiller olarak tasvir edilen “Komüncüler” yalan haberlerle işlemedikleri suçlardan dolayı itham edilmiştir. 

Komüncülerin infaz ettiği öne sürülen komutanlar. Fotoğrafın sahte olduğu ortaya çıkmıştır.

Parisli işçiler, bir yandan ölüm kalım savaşı verirken öte yandan modern insanlık tarihinde bir ilk olan işçi iktidarında çeşitli kararlar alıp uygulamaya başlıyordu. Parisli patronlar tarafından terk edilen fabrikalar işçiler tarafından yönetilmeye başlandı. Emekçi çocuklarının ücretsiz ve bilimsel eğitim alabilmesinin önü açıldı. İktidar çevrelerini destekleyerek emekçileri baskı altında tutan kilisenin elindeki güç alındı. Halkın temsilcileri gerektiğinde "geri çağırma" usulüne göre seçildi.

“Sosyal-demokrat hamkafa son zamanlarda proletarya diktatörlüğü sözünün söylendiğini duymakla yararlı bir teröre kapılmıştır. Eh peki, baylar, bu diktatörlüğün neye benzediğini bilmek ister misiniz? Paris Komününe bakınız. Paris Komünü, proletarya diktatörlüğü idi.” Friedrich Engels

Komün deneyimi, siyasetçiler ve tarihçiler tarafından yoğun bir şekilde tahlil edilmiş, attıkları başarılı adımların yanı sıra yapmadıklarıyla da ele alınmışlardır. Marx, Engels ve Lenin, Paris Komünü’ne koşulsuz destek vermiş, özellikle atılmayan adımlara veya yapılan yanlışlara dikkat çekmişlerdir. Bu anlamda Paris Komünü deneyimini gelecekteki işçi iktidar denemeleri için laboratuvar olarak görmüş ve dersler çıkartmışlardır. Bunlardan en önemlisi Paris Komünü’nün iç örgütlenmesinin daha sağlam kurulması ve ortaya çıkan işçi sınıfı iktidarının sınıf karşıtlarını hızla ezmek için tutuk davranmasıdır. Ayrıca özellikle Fransa Merkez Bankasındaki kaynakların kaçırılmasının engellenmemiş olması da yapılan hatalar arasında sayılmaktadır.

“Tarihsel ve evrensel planda, ‘Sovyetler iktidarı’ proletarya diktatörlüğünün gelişmesinin ikinci adımı, ya da ikinci evresidir. Paris Komünü, onun ilk adımı idi.” Lenin

Ancak her türlü eksiği ve hatasına rağmen komüncüler memleketlerinden işgalci orduları ve işbirlikçi burjuvaziyi kovmak için çok önemli bir irade göstermiş, tarihteki ilk işçi iktidarını 70 gün de olsa yaşatmayı bilmiştir. Paris Komünü’nün ardından başarılı ilk işçi iktidarı deneyim olan 1917 Ekim Devrimi ile Bolşevikler ve Rusya topraklarındaki emekçiler bugün insanlık tarafından özlemle anılan başarılara imza atmıştır. Günümüzde artık küresel olarak krize girdiği çok açık olan ve insanlığa vaat edeceği hiçbir şey kalmamış olan kapitalizmin alaşağı edilmesi için komüncülerden öğrenilecek çok şey var…

Napolyon döneminde dikilen ve imparatorluk simgesi olduğu için yıkılan Vendôme sütunu

Nisan 1871’de Paris barikatları

Komüncülerin son olarak direndiği ve ele geçirildikten sonra kurşuna dizildikleri Pera Lachaise Mezarlığındaki anma plakası

Komünün yenilgisi sırasında öldürülen Ulusal Muhafızlar

Komün şarkıları

Paris Komünü geriye elbette sanatsal anlamda da birçok şey bıraktı. Bunların en güzellerinden bir kısmı şarkılar ve marşlar olarak bugüne kadar geldi.

İlk akla gelen Kiraz Zamanı isimli şarkı. Şarkının öyküsü şöyle: Jean Baptiste Clément, bir şair ve komüncü. 28 Mayıs 1871 günü Fontaine-au-Roi sokağındaki barikatta çarpışıyordu. Sadece birkaç kişiydiler. Bunların arasında Louise adında yirmi yaşlarında bir de kız vardı. Kendisine Saint-Maur sokağının hastabakıcısı diyordu. Diğer komüncülerin ısrarına aldırmadan sonuna kadar orada kaldı. Sonrası meçhul. Clément şarkıyı bu kadına ithaf etmiştir.

Şarkının sözleri şöyle:

Kiraz Zamanı (Le Temps De Cerises)

Neşeli bülbül ve alaycı karatavuk da
Olacak şölende
Güzeller
Güneşin aşıkları
Deliye dönecek
Kiraz zamanı şarkısını söylediğimizde 
Alaycı karatavuk daha güzel çalacak ıslığını
Ama kısadır kiraz zamanı
Sevgilimizle düşler kurarak toplamaya gittiğimiz
Salkım küpeli 
Yaprakların altına bir kan damlası gibi düşen
Aynı elbiseli aşk kirazları
Ama kısadır kiraz zamanı
Düşler kurarak topladığımız mercan küpeler
Kiraz zamanındaysanız eğer
Ve korkuyorsanız kederli aşklardan
Sakının güzellerden
Dayanılmaz acılardan korkmayan ben
Yaşayamayacağım bir gün acı çekmeden
Kiraz zamanındaysanız eğer
Acılı aşklarınız da olacak
Seveceğim daima kiraz zamanını
Kalbimde açık bir yara gibi taşıdığım o zamanı
Ve talih, bana sunduklarıyla
Asla dindiremeyecek acımı 
Seveceğim daima kiraz zamanlarını
Ve kalbimde sakladığım anısını


Çeviri: Güven Güner

Bazı şarkıları ise komüncüler de kendilerinden öncekilerden devraldılar. Bunların arasında ilk akla gelenlerden birisi Karmanyol isimli danslı şarkıdır. Bu şarkı aslında Fransız Devrimi’nin bir ürünü, kral ve kraliçenin giyotine gönderilmesini anlatıyor. Komün günlerinde bu şarkının söylenmesi burjuvalar için komüncülerin niyetinin ciddiliğinin göstergesi olmuştur. Şarkının adı aslında İtalya’ya dayanıyor. Karmanyol Piyemonte köylülerinin giydiği kısa bir ceketin adı. Fransız Devrimi’nde donsuzlar (sans-culottes) bu giysiyi giyiyor. Giysi eşitliğin ve kardeşliğin sembolü haline geliyor ve bir dansa da adını veriyor.

Karmanyol 1789’dan sonra da bütün siyasi mücadelelerde kullanılıyor. Komüncüler de keyifle söyleyip dans ediyor. Hatta halen kullanımı devam ediyor internette Macron için uyurlanmış versiyonu bile bulunuyor! Bu çerçevede elbette sözleri de sürekli değişiyor, uzayıp kısalıyor. Aşağıda aslına uygun bir versiyonunu paylaşıyoruz.

Karmanyol

Madam Veto ant içmişti
Bütün Paris'i boğazlamaya
Yemin etmişti
Ama topçularımız çıktı ortaya
tutamadı yeminini Madam Veto
Haydi dansa haydi Karmanyolaya
Topların sesi
Sen çok yaşa
Sen çok yaşa topların sesi
Haydi dansa haydi Karmanyolaya
Mösyö Veto ant içmişti
Sadık kalacaktı ülkesine
O tutmadı yeminini
Biz de tanımayız merhameti
Antoinette (Antuanet) kararlıydı
Kıç üstü oturtacaktı bizi
Ama işte beceremedi
Kendisi kapaklandı tepe üstü
Kocası galip sanırken kendini
Bilmedi bizim değerimizi
Hadi Louis (Lui) mızmız bebe
Anca gidersin tapınaktan kuleye
İsviçreliler ant içmişti
Sıkacaklardı arkadaşlarımıza
Ama sonunda onlara oldu olanlar
Dans ettiler durdular
Antoinette görünce kuleyi
Çark edecekti gerisin geri
Kalbini ağrı tuttu
Onursuzluktu hastalığı

Komün'ün 150. Yılı

Tarih ve Gelecek programının son bölümünde 150. yılı dolayısıyla Paris Komünü ele alındı. Komün nasıl ortaya çıktı, neleri başarı, neleri başaramadı? İnsanlığa ne miras bıraktı? Marx, Lenin, Engels Komün hakkında ne söylediler? İzlemek için aşağıdaki bağlantıyı tıklayın: