Pandemi krizi hem evde hem de işyerinde kadına şiddeti artırıyor

Aile içi ekonomik koşulların kötüleşmesi ve dışarı çıkmanın sınırlanması ile ev içinde kadınların maruz kaldığı şiddetin ne boyutlara geldiğini söyleyecek herhangi bir kapsamlı araştırmayı henüz yapmak mümkün olmasa da bazı ülkeler, rapor edilen şiddet vakalarının arttığını zaten duyurdu.

Ekin Bulut

COVID-19 pandemisine dair alınan kararlar, Türkiye’de ve dünya genelinde tüm eşitsizliklerin yanında cinsiyet eşitsizliğini de yeniden gözler önüne serdi. Emekçi kadınlar çalışmak zorundaysa patron şiddetine, evdeyse ev içi şiddete daha fazla maruz kalmaya başladı.

Kapitalist ülkelerin pandemi krizi karşısında ne kadar aciz kaldığı ve alınan kararların emekçi halkı korumaktan uzak olduğu, Türkiye örneğinde olduğu gibi açık bir şekilde görüldü. 

Kapitalizmde kriz koşullarının kadına yönelik her türlü şiddeti arttırdığı artık bilinen bir gerçek. Bu koşullara bir de pandemi krizinin getirdiği, zorunlu çalışma, aileye giren gelirin azalması, dışarıya çıkamama, sosyalleşmenin zorunlu kısıtlanması gibi durumların eklenmesiyle, dünya genelinde kadına yönelik şiddet yeniden büyük bir gündeme dönüştü.

Okulların kapanması, çocukların beslenmesinin yanına derslerinin takip edilmesi işlerini ekledi, sağlıklı kalabilmek için ev içerisinde hijyen sağlama zorunluluğu gibi sorumluluklar kadınların ev içerisindeki yükünü kat kat arttırdı. Ancak bunlar dışında, içerisinde bulunduğumuz düzenin salgınla mücadele edebilecek bir plana ve mantığa sahip olmaması, kadınların evde fiziksel şiddete ve dışarıda ekonomik şiddete daha fazla maruz kalmasına neden oluyor.

BM Genel Sekreteri’nin dün yaptığı açıklamaya göre, bazı ülkelerde devletin yardım hizmetlerine ulaşmaya çalışan kadın sayısı iki katına çıktı. Ülkelerin ne sağlık hizmetleri ne de güvenlik hizmetleri kadınların bu acil taleplerini karşılamak için yeterli geliyor.

EVLERE KAPANMAK KADINLAR İÇİN NE ANLAMA GELİYOR?

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin dün yaptığı açıklamaya göre, bazı ülkelerde devletin yardım hizmetlerine ulaşmaya çalışan kadın sayısı iki katına çıktı. Ancak ülkelerin ne sağlık hizmetleri ne de güvenlik hizmetleri kadınların bu acil taleplerini karşılamak için yeterli geliyor.

Dünya genelinde de Türkiye’de de, aile içi ekonomik koşulların kötüleşmesi ve dışarı çıkmanın sınırlanması ile ev içinde kadınların maruz kaldığı şiddetin ne boyutlara geldiğini söyleyecek herhangi bir kapsamlı araştırmayı henüz yapmak mümkün olmayabilir ancak bazı ülkeler, rapor edilen şiddet vakalarının arttığını zaten duyurdu.

Hindistan’ın Ulusal Kadın Komisyonu'na göre, ülke çapında hareket kısıtlamalarının ilk haftasında aile içi istismar vakaları iki katına çıktı. Fransa'dan gelen raporlara göre ülkedeki şiddet vakaları karantinadan sonraki haftada üçte bir oranında artarken, Avustralya aile içi şiddet mağdurlarına destekle ilgili internet aramalarında yüzde 75'lik bir artış bildirdi.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun yaptığı açıklama Türkiye'deki durumun da farklı olmadığını gösteriyor. Platformun açıklamasına göre, platforma ve diğer kadın örgütlerine gelen başvurular artarken, yapılan başvurulardan kamu hatlarının ulaşılamaz ve yetersiz olduğu anlaşılıyor.

Ayrıca Platform’un verilerine göre bu ay 29 kadın cinayeti işlendi. Evden çıkmama çağrılarının başladığı 11 Mart'tan 31 Mart'a kadar geçen sürede ise 21 kadın öldürüldü ve bunların çoğunluğu evlerinde öldürüldü.

Üstelik şu anda kadınlara yönelik fiziksel şiddeti ve evlerdeki hayati tehlikeyi önlemek için de değil, bunlardan önce şiddet ve cinayetten hüküm giyenlerin yeniden evlere gönderilmemesi için mücadele etme ihtiyacı doğdu.

GEÇİM DERDİ VE SAĞLIK İKİLEMİNDE EKONOMİK ŞİDDET ARTIYOR

Dünyada sağlık ve sosyal hizmet sektörünün yüzde 70’i, Türkiye’deki sağlık sektörünün yüzde 57’si kadın emekçilerden oluşuyor. Salgının ön saflarındaki sağlık emekçilerinin sağlıklarının ve hayatlarının korunması için alınmayan önlemler, kadın sağlık emekçilerin işyerlerinde büyük risk altında çalışmaları anlamına geliyor.

Sağlık sektörü dışında en fazla kadın istihdamı hizmet sektöründe ve salgın hizmet sektörünü askıya almış durumda. Ne işten çıkarmalara ne de ödenmeyen ücretlere karşı herhangi bir korumanın olmaması, hizmet sektöründe zaten düşük veya ödenmeyen maaşlarla, fazla saatler ve hatta güvencesiz çalışan emekçi kadınları bu ekonomik şiddete karşı savunmasız bırakıyor.

Öncelikle yarı zamanlı, esnek ve güvencesiz işlerde çalıştırılan kadın emekçileri, her kriz koşulunda zaman kaybetmeden işten çıkarmaya çalışan patronların, salgın koşullarında daha fazlasını yapacağı açık. 

Geçen hafta, Sabiha Gökçe havalimanında Euroclean temizlik firmasına bağlı çalışan işçiler, eldivenle çalışmak istediklerini söylediklerinde işten çıkartılmış, tazminatlarını bile alamayınca isyan etmişlerdi.