Özal’dan Erdoğan’a Türk’ün uzayla imtihanı…

Özallı yıllarda uydu ve uzay teması sağ-muhafazakâr seçmene sıklıkla verilen bir narkozdu.

Yusuf Yavuz

Uzay gazı ekonomik kriz ve yüksek enflasyonla boğuşan topluma öylesine işlenmişti ki, PTT’nin 1986’da yaptığı ‘2000 Yılına Mektup’ kampanyasında Bayram Kaya adlı bir vatandaş “uzaya gidecek ilk Türk Astronota verilmek üzere” notuyla bir mektup yazmıştı. Ancak 2000 yılına gelindiğinde PTT binlerce mektubu sahiplerine ulaştırsa da henüz uzaya giden bir Türk Astronot bulunamayınca mektup ortada kaldı.

Mektup, SSCB’nin son kozmonotu Kazak Abubakirov’a verildi

Ancak bir süre sonra soruna bir çözüm bulundu. Buna göre yıllar önce, “2000 yılında nasıl olsa bir Türk uzaya çıkar” inancıyla vatandaşın yazdığı mektubun Kazakistanlı Kozmonot Toktar Abubakirov’a verilmesi kararlaştırıldı. 2002 yılında mektup Türk yetkililer tarafından Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin (SSCB) 72’inci ve son kozmonotu olarak bilinen Toktar Abubakirov’a Ulaştırma Bakanlığında düzenlenen bir törenle verildi. Söz konusu mektubu yazan Bayram Kaya Türklerin uzaya çıktığını göremeden yaşamını yitirdiği için mektup eşi Esin Kaya tarafından Kazak kozmonota verilecekti.

Toktar Abubakirov, Nazarbayev ile

‘İstanbul uzaydan çok güzel görünüyor’

Toktar Abubakirov, böyle bir mektubun kendisine verileceğinin aklına hiç gelmediğini söylediği törende gazetecilerin “Türkiye uzaydan nasıl görünüyor?” şeklindeki sorularını da “İstanbul uzaydan çok güzel görünüyor, boğazdan geçen gemileri bile sayabiliyorsunuz” şeklinde yanıtlamıştı.

Kazak kozmonot Toktar Abubakirov, SSCB'nin son kozmonotuydu

‘Uzaya çıkan ilk Türk uzay adamı, sana sevgi ve selam olsun’

Bayram Kaya adındaki vatandaşın, 2000 yılında uzaya çıkacak ilk Türk’e verilmek üzere 21 Ekim 1987’de yazdığı mektupta şu ifadeler yer alıyordu: ‘‘Uzaya çıkan ilk Türk uzay adamı, sana sevgi ve selam olsun. Şu anda, 21 Ekim 1987, saat 22.30. Televizyonda, 'Ben Bilirim' programında, Mehmet Özbek yönetiminde 'Vallahi O Yardır' türküsü söyleniyor. Yılların düşü şahsınızda gerçekleşmiş. Ne mutlu size. 'İstikbal göklerdedir' diyen Büyük Önder Atatürk'ün arzusu gerçekleşmiş, ne güzel. Acaba sağ kalıp da görebilir miyiz? Kader... Kim bilebilir ki Yüce Tanrı'dan başka. Haklı bir gurur, gerçek bir övünç kaynağı sizin olayınız. Ne mutlu size ve ailenize. Gözlerinden öper, sıhhat ve afiyetler dilerim. ‘2000 Yılına Mektup' fantezisini gerçekleştiren PTT'ye de ayrıca başarı dilekleri ve teşekkürler.”

Dini cemaatlerin uzay sevdası ve sızıntı

1980’li yıllarda Türk toplumunda uzay teması o kadar sık işleniyordu ki, bugün “FETÖ” olarak anılan cemaatin çıkardığı Sızıntı Dergisi başta olmak üzere benzer cemaat dergileri, evrim karşıtı yabancı kaynaklarda aşırılan görseller eşliğinde karınca sürüleri gibi topraklarını terk ederek köyden kente taşınan kitlelerin zihinlerini uzayın boşluğu ile afyonluyordu. Türkiye’nin ilk haberleşme uydusunun uzaya gönderilmesinin ardından haberleşme ve telekomünikasyon alanında jetonludan kartlıya, çevirmeliden tuşlu telefonlara geçilmesi halkın uzay açlığını tatmin etmeye yetiyordu.

Sızıntı dergisinin bir kapağı

Ak delik-kara delik uzmanı, Semra Özal’ın baş falcısı

Öyle ki, o yıllarda Semra Özal’ın falcılığını da yapan, danışmanlık, ak delik-kara delik uzmanı, parçacık fiziği ve uzayın zig-zagları hakkında kitaplar yazan; Nazlı Ilıcak’ın Tercüman Gazetesi’nin günlerce ‘Alman bilim adamı’ diye tanıttığı Hans Von Eiberg fırtınası esiyordu. Arzdan Arş’a adıyla yazdığı kitaplarda uzayı, ak delikleri, kara delikleri Türk toplumuna anlatan bu şarlatan, 25 yıl Türkiye’de kendisini profesör diye tanıtmış, devletin en tepesine kadar sokularak ödüllendirilmişti. Bir süre sonra adının Bülent Aybek olduğu, saçlarını oksijenle sarıya çevirdiği ortaya çıktı ama hiçbir şey olmamış gibi herkes yaşamını sürdürdü.

Sızıntı Dergisinden bir uzay görseli

 

Sızıntı'dan bir sayfa

Mektubun Kazak kozmonota verilmesiyle ilgili 14 Şubat 2002 tarihli Hürriyet Gazetesi’nde yer alan haberi buradan okuyabilirsiniz.