Otel emekçileri anlatıyor: Şimdi felakete sürükleniyoruz

Turizm sektöründe normalleşme mesajları yüksek perdeden dile getirilmeye devam ederken otel emekçileri durumlarını anlatıyor: Zaten anormal koşullarda çalışıyorduk, şimdi felakete sürükleniyoruz.

Haber Merkezi

Salgın süresince yaşanan hak gasplarından en çok etkilenen iş kollarından biri turizm oldu. Binlerce otel emekçisi haksız yere, tazminatını almadan işinden edildi ya da ücretsiz izne gönderildi. Binlercesi aylardır maaşını alamıyor. Kısa çalışma ödeneğindense turizm emekçilerinin önemli bir bölümü yararlanamadı, çünkü güvencesiz, sigortasız, mevsimlik ve kısa süreli çalışıyorlar.

Turizm sektöründe normalleşme mesajları yüksek perdeden dile getirilmeye devam ederken otel emekçileri durumlarını anlattı. Feryal, Rıdvan, Elçin, Ahmet, Ayhan, İbrahim... Farklı tecrübelerde ve yaşlarda ama aynı hikayeyi paylaşan turizm emekçileri olarak belki de benzer durumdaki onbinlerce turizm emekçisinin hikayesini anlatıyorlar.

Covid19 salgını birçok sektörden çalışanın hayatını ciddi şekilde etkiledi, haksız ve keyfi işten çıkarmalar, ücretsiz izin fırsatçılığı hız kesmedi. Turizm emekçileri bu süreçten nasıl etkilendi? Siz neler yaşadınız bu süreçte?

Feryal: Ben 29 yıldır turizm alanında çalışıyorum. Yiyecek içecek bölümünde garson olarak çalışıyordum.

Zaten kıt kanaat geçiniyorduk. Covid-19, sektörü iyice yerin dibine soktu. Çalışanlar daha perişan oldu. Şu an cüzi bir işsizlik maaşı alıyorum ve bununla geçinmeye çalışıyorum. Tüm turizm çalışanları da benimle aynı kaderi paylaşıyor.

Rıdvan: 6 yıldır turizm sektöründe teknisyen olarak çalışıyorum. Turizm sektörü korona öncesi elde ettiği kârı zaten çalışana vermiyordu, şirketler cirosunu kat ve kat arttırıyordu. Şirketler ve patronlar onca kâra rağmen bize ekstra bir ödeme yapmadıkları halde, koronayı bahane ederek çalışanın hak ettiği ücret üzerinden kesintiye gidiyor, haksız yere insanları kapı dışarı ediyor, ücretsiz izin fırsatçılığı yapıyor... Birlik ve beraberlik olmadığı için patronlar bu süreçte bile zarar etmeden devlet desteğini tamı tamına alarak devam ediyorlar. Olan biz işçilere oluyor.

Elçin: 10 yıldır turizm otelcilik sektöründe çalışan bir işçiyim. Her dönem bir takım sebeplerden kriz çıkıyor. Bu dönemde hiç kimsenin beklemediği bir salgın büyük bir kriz yarattı. Hem de dünya çapında. Zaten bütün krizlerin faturasını biz işçilere ödetiyorlar. Nitekim yine manzara böyle, pandemi başlangıç sürecinde çalıştığımız otelde bizim sağlığımızı koruyacak hiçbir önlem alınmadı. Normalde hijyen malzemeleri eldiven maske vs zaten verilmiyordu, bu süreçte de gerek duyulmadı ve havasız ortamda çalıştırıldık.

Ayhan: Yaklaşık 5 yıldır adı duyulmuş otellerde taşeron güvenlik görevlisi ve yöneticisi olarak çalışıyorum. Covid-19 salgını ile bütün turizm çalışanlarının çok zor durumda bırakıldığını ve bir takım yasal haklarının elinden alındığını hepimiz biliyoruz. Bu süreçte hükümet ve patronlar turizm çalışanlarına rahatlıkla yeterli olabilecek maddi ve manevi desteği verebilirlerdi. Sonuç olarak biz emekçilerin patronlar tarafından çok da umursanmadığını net bir şekilde gözlemlemiş olduk.

İbrahim: 12 yıldır turizm sektöründe çalışıyorum. Şu anda yiyecek içecek bölümünde garson olarak çalışmaktayım. Tabii tüm emekçiler gibi biz de mağdur olduk. Bizler 15 Mart itibariyle ücretsiz izne yollandık. Sonrasında ise kısa çalışma ödeneğine başvuruldu ve işletme bize %60 ödeme yaptı.

Ahmet: 10 senedir farklı otellerde çalışıyorum. Salgın hepimizi çok etkiledi. İstanbul dışındaki veya İstanbul’daki otel çalışanı arkadaşlarımdan da çok zorlu bir süreçten geçmiş olduklarını duydum. Çoğu ücretsiz izne çıkarıldı. İşten çıkarmalar da çok oldu. Arkadaşlarımın bazıları kirasını ödeyemedi, bazıları  bankaya borcunu ödeyemedi. Hala da bu sıkıntılar bitmiş değil.

Peki tüm bu sorunlar salgınla beraber mi ortaya çıktı? Öncesinde turizm çalışanlarının durumu nasıldı?

Feryal: Son beş yıldır turizm çalışanları zaten iyi para kazanamıyordu. Korona salgınıyla daha da berbat oldu çünkü turizm çalışanlarının çoğu asgari ücretle çalışır ve beklentileri bahşiştir. Son beş yıldır turist profilinin de değişmesiyle bahşişler iyice azalınca asgari ücrete talim eder hale geldik

Rıdvan: Bu sorunlar salgınla birlikte ortaya çıkmadı. Yasalar işçiden çok patronlardan yana olduğu için olan yine işçilere olmaya devam ediyor. Yasaların boşluğu ve bu hastalık bahane edilerek yeni çıkarılan yasalar çalışanlardan çok patronlara yarıyor. Örneğin işten çıkarılma yasak ama ücretsiz izne çıkarılmak serbest. Bugün asgari ücretin 2.320 lira olduğu bu zamanda insanları 1.170 liraya mahkum ediyorlar.

Elçin: Eskiden de emekçilere değer verilmiyordu, normalde uyulması gereken iş güvenliği kurallarına uyulmuyordu. Malzeme aldığımıza dair kağıtlar imzalatılıyordu fakat işimizi yaparken güvenliğimizi sağlayacak malzemeler bize verilmiyordu. Zaten hak ettiğimiz ücretlerin çok altında ücretler aldığımızdan hiç bahsetmiyorum...

Ayhan: İşten çıkarılmam covid-19 salgını ile alakalı değil benim. Benim bu sektörde gördüğüm, haklı haksız ayırt etmeyen, adil davranmayan yöneticilerin varlığı sebebi ile sürekli olarak işten çıkarmaların yaşanması ve bununla beraber büyük bir sirkülasyon oluşmasıdır. Bu durum normalde zaten biz turizm otel çalışanları için haksız ve zor koşullar oluşturmaktaydı.

İbrahim: Salgın ile beraber tabii ki mağdur olmuş olduk fakat öncesinde de “çok iş, az maaş” şeklinde ilerliyordu; salgınla birlikte ise ne kadar yalnız kaldığımızı görmüş olduk.

Ahmet: Ben en son çalıştığım otelde 15 gün boyunca sigorta yapılmadan çalıştım, paramı daha sonra aldım fakat sigorta ücretimi alamadım. Bu haksızlık bize yapıldığında korona yoktu yani...

Son süreçte yapılan açıklamalar ile bir ‘normalleşme’ sürecine girileceği artık sır olmaktan çıktı. Bu konuda neler düşünüyorsunuz? Otellerin hizmete açılacak olması size ne hissettiriyor?

Feryal: Normalleşme deniyor ama bence felakete sürükleniyoruz. Otelleri pandeminin bitmesinden tam emin olmadan açmak  hiç de iyi olmaz. Şu an bile kurallara tam uyulmazken otellerin, AVM’lerin açıldığı bir tablo felakete yol açar, iş kontrolden çıkar diye düşünüyorum.

Otellere % 60 doluluk izni verilecek diyorlar ama o sayıyı bulmak zor. % 50’nin altına düşerse de otel kar etmez, işçilerin parasını ödeyemezler. Anlaşılan bu yıl işçilerin hakkı yenmeye devam edecek çünkü çoğu otel %30’larda kalacak. Bu da emekçinin parasının ödenemeyeceği anlamına gelir. Biz bunu zaten turizm tam kapasiteyken görüyorduk. Şimdi daha fazla örneğini göreceğiz.

Rıdvan: Son süreçte normalleşme olacağı söyleniyor ama bu normalleşmede yine zarar görecek olan işçilerdir. İşten çıkarılma artacaktır ve çalışırken Covid-19 virüsünü kapacak olan yine işçiler olacaktır.

Elçin: Evet şimdi gündemde normalleşme var. Tabii ki bu süreçten sadece maddi olarak etkilenen patronlar kârları azalmasın diye biz emekçilerin canı pahasına bir an önce normalleşme istiyorlar. Normalleşme sürecinde Turizm Bakanlığı yaptığı açıklamada bazı önlemler alınacağını duyurdu. Fakat bizim sağlığımızı korumaya yarayacağına dair  bir inancım yok. Çünkü bize bir eldiveni, bir maskeyi çok gören bir zihniyet var. Böyle bir zihniyetin hijyen kurallarına uyacağına ve çalışanları hastalıktan koruyacağına inancımız yok tabii.

İbrahim: Normalleşme sürecinin başlayacak olması bizlerde korku ve güvensizlik hissi yaratıyor. Kendimizi nasıl koruruz düşüncesi hakim tabii.

Ahmet: Biz haksızlığa uğruyorduk, korona çıktı yine haksızlığa uğradık. Bundan sonra da haksızlığa uğramayacağımızın garantisi yok ki...

Otel emekçilerinin örgütlülük düzeyi bu saldırıyı göğüslemek için yeterli miydi bu süreçte? Siz ne gibi sonuçlar çıkardınız?

Feryal: Otel  emekçileri örgütlü olmadıkları için maalesef bu saldırıyı göğüsleyemediler. Böyle devam ederse tekrar işe döndüğümüzde aynı hezimetler bizi bekliyor olacak ama sektörün kendini birkaç yıl toparlayamayacağını düşünüyorum.

Rıdvan: Otel emekçilerinin bu süreçte yaşadıkları haksızlıklardan ders çıkararak örgütlenmesi gerekir. Birlikten kuvvet doğar.  Bu süreçten ders alarak çıkıp, geleceğe emin adımlar atmak için birlik beraberliğin şart olduğunu anladık. Birlik ve beraberlik olmadığı takdirde tekrar bu sorunları yaşamaya mahkum olacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın.

Elçin: Bizi güvensiz ortamlarda çalıştıran bu zihniyetin değişmesi gerektiğini bilmeliyiz. Bu da ancak biz işçilerin birleşip birlikte örgütlü bir şekilde hareket etmesiyle mümkündür.

İbrahim: Bu süreçte bizim oteldeki çalışanlar arasındaki iletişimimizin ne kadar zayıf olduğunu ve aslında iletişimde kalmanın ne kadar hayati önemde olduğunu gördük. Birbirimize tutunmamız, birbirimize sahip çıkmamız çok önemli, bunu anladık.

Ahmet: Ben hakkımı Patronların Ensesindeyiz Otel Emekçileri Dayanışma Ağı sayesinde aldım, buradaki emek çok büyük. Dayanışmanın ne kadar önemli olduğunu bu süreçte anlamış oldum.