Ölüm sayıları gerçek değil ve Bakanlık da gerçek sayıları bilmiyor

Açıklanan Covid-19 istatistiklerine inanan kalmadı. Sayıları gizlemek için iktidarın ve sağlık bürokrasisinin benimsediği yöntemse şeytanca: Saymamak!

Mehmet Kuzulugil

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, “gerçek sayılar bunlar değil” açıklamaları yapanlara katıldı. İmamoğlu, mezarlıklar müdürlüğünün elindeki verilere göre sadece İstanbul’da bulaşıcı hastalıktan ölenlerin sayısına bakarak Covid nedeniyle ölümlerin açıklananın çok üzerinde olduğunu söyledi.

İmamoğlu, İstanbul’da son günlerde görülen toplam ölüm sayılarının tarihte görülmemiş düzeylere ulaştığını da belirtti.
İstanbul’daki toplam ölüm sayılarına e-devlet üzerinden ulaşılabiliyor.

Şu anda İstanbul Büyükşehir Belediyesi Vefat Bilgisi Sorgulama ekranında listelenen yurttaşlar için ölüm nedeni bölümü boş.

Öte yandan önceki yıllarda görülen ölüm sayılarıyla karşılaştırma yaptığımızda Covid-19 nedeniyle ölümler hakkında bir fikir oluşturabiliyoruz.

Son 10 günün ölüm sayılarını bir önceki yılın sayılarıyla karşılaştırdığımızda, İstanbul’da aynı dönemde ölüm sayısının 2019’dan 2020’ye iki katına kadar çıktığını söyleyebiliyoruz.

İstanbul'da ölenler

Karşılaştırma için 9 Kasım 2020 Pazartesi günü başlayıp 18 Kasım 2020 Çarşamba günü biten aralıkla, 11 Kasım 2019 Pazartesi günü başlayıp 20 Kasım 2019 Çarşamba günü biten aralığı seçtiğimizde gördüğümüz şu: Bir yıl önce aynı aralıkta 1976 kişi ölürken, 2020 yılında bu sayı 3865’e çıkmış durumda. Bu 1,96 katına çıktığı anlamına geliyor.

Belirlediğimiz 10 günlük aralıkta sadece İstanbul’da, görülen fark (oransal olarak iki katına çıktığını da tekrar vurgulayalım) o günlerde tüm Türkiye için açıklanan Covid-19 nedeniyle ölüm sayılarından fazla. Bu 10 günlük aralıkta tüm Türkiye’de Covid-19’a bağlı ölümlerin sayısı 933 olarak açıklanırken, İstanbul mezarlıklarında bir önceki yıla göre 1,889 fazladan cenaze gömülmüş.

Mart ayında benzer bir istatistiki karşılaştırma ülke gündemine girmiş, farklı illerin mezarlık kayıtlarına yine e-devletten ulaşan bir hekim geçmiş dönemlerle yapılan karşılaştırmalarda ortaya çıkan farkın Covid-19 dışında bir izahının olmadığını vurgulamıştı.

Bilmiyorlar ki, gizlesinler!

Bu sayılara bakarak haklı bir soru ortaya atılıyor: Sağlık Bakanlığı Covid-19 ile ilgili gerçek verileri gizliyor mu?

Bu sorunun yanıtı (şaşırtıcı gelebilir ama) büyük olasılıkla hayır. Sağlık Bakanlığı hastalığın yayılması ile ilgili ya da hastalık nedeniyle ölen yurttaşların sayılarıyla ilgili kamuoyundan gizlediği verilere sahip değil! Zira bakanlık bu sayıları elde etmek için gerekli ölçümlerden sistematik bir biçimde kaçınıyor.

Günlük PCR testi sayısının artışıyla övünülen bir zamanda, yakın temaslılara PCR testi yapılmıyor. Şu anda Türkiye’de binlerce insan Covid-19 bulaşmış kişilerle yakın temasta bulunduğu için “evinde karantinaya” yollanıyor ama bunlara PCR testi yapılmıyor. Hatta bu kişilerden ateş, kuru öksürük gibi hastalık belirtisi gösteren kişilere de filyasyon ekipleri tarafından ilaç ulaştırılıyor ama yine PCR testine sokulmuyor!

Ölümler için de benzer bir mekanizma işliyor. Covid-19 hastaları Türkiye’de zatürreden ölüyor! Bu teknik olarak aslında doğru. Zira Covid-19’un yarattığı tabloya tam olarak zatürre deniliyor. (Atipik   pnömoni, Covid-19’un Çin’de yayılması sırasında gözlenen en önemli indikatörüydü.) Öte yandan Covid-19 semptomlarıyla yatırılan ya da evinde tutulan hastalar kaybedildiklerinde henüz PCR testi yapılmamışsa (başka tanı araçları açıkça Covid-19 teşhisi koymak için yeterli veriler sunsa bile!) ölüm Covid-19 olarak kayda geçilmiyor.

Sayıları çarpıtmanın "güçlükleri"

Covid-19 vaka sayılarının, gizlenmesi, daha doğrusu sayılmaması ile ölümlerin sayılmaması birlikte gidiyor. Aslında bu bir gereklilik! Zira aksi durumda Türkiye’nin istatistiki bir anomali sergilemesi ihtimali de var. Vaka sayıları gizlenirken Covid-19 nedenli ölümler gizlenmezse ülkemizde yeni koronavirüs’ün daha ölümcül olduğu gibi bir sonuç ortaya çıkacak! 

Ölümler, daha doğrusu gerçek ölüm nedenleri gizlenirken, vaka sayıları gizlenmezse Türkiye bir anda ilgi odağı haline gelebilir: Virüsün başka ülkelerde sergilediği ölümcüllüğün çok altına inmiş olacağımız için.

Geçtiğimiz aylarda, bakanlığın açıkladığı sayıların gerçeği yansıtmadığını tartıştığımız ve sağlık otoritelerinin alanda yapılan bağımsız araştırmaları da engellemesi üzerine değerlendirmelerini aldığımız bir uzman verileri sağlıkçılarla ve toplumla paylaşmayan bakanlığın en azından kendi elinde doğru verilere sahip olduğunu ve bunlara dayanarak bazı değerlendirmeler yapabildiğini ummak istediğini söylemişti.

Şunu söyleyebiliriz ki, iktidar ve sağlık bürokrasisi verileri gizlemek için onları gözlememek, saymamak yoluna gittiğinden, “en azından kendileri biliyor ve hesaba katıyordur” demek için çok neden görünmüyor.