'ODTÜ'nün geleceğini belirleyecek olan Rektör değil örgütlülüktür!'

Erdoğan'ın rektör atamaları ardından TKP'li ODTÜ Emekçileri, 'ODTÜ'nün geleceğini belirleyecek olan Rektör değil örgütlülüktür!' açıklaması yaptı.

Haber Merkezi

Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Rektörlüğüne Prof. Dr. Mustafa Verşan Kök'ün atanmasının ardından TKP'li ODTÜ Emekçileri bir açıklama yaptı. Açıklamada, "ODTÜ'de ilerlemenin anahtarı örgütlülüktür; ne istediğini bilen ve taleplerinin arkasında durabilen bir ODTÜ kamuoyudur. Okul yönetimi ve iktidar üzerinde ortak sesimizin yaratacağı etki, üniversitemizin üretkenliğinin ve insanlığa en etkili şekilde hizmet etmesinin başlıca garantisi olacaktır" denildi.

TKP'li ODTÜ Emekçileri tarafından yapılan açıklama şöyle

"ODTÜ'ye rektör atandı. Türkiye Komünist Partili ODTÜ emekçileri olarak atanan rektörün kim olduğunun ODTÜ'nün geleceği açısından öneminin sınırlı olacağını iddia ediyoruz. Bizce ODTÜ'nün üretkenliğinin, iç huzurunun ve topluma gereğince hizmet etmesinin koşulu ODTÜ'nün örgütlülüğüdür. 

Örgütlülükten kastımız, ODTÜ'nün bileşeni emekçi, öğrenci ve mezunların, hem kurumumuzun işleyişi ve geleceği, hem de Türkiye ve dünya üzerine düzenli tartışmaları, fikir ortaklaştırmaları, bu doğrultuda birlikte hareket etmeleri ve topluma öncülük etmeleridir.

ODTÜ bileşenleri olarak bugün ağırlıkla örgütsüzüz. Buna rağmen, ODTÜ tarihinden gelen bilimsel ve ilerici düşünce ekseninde zaman zaman ortaklaşıp birlikte hareket edebiliyoruz. İlerici tavır alışların olumlu sonuçlarını yakın geçmişte de gördük: 

  • 2014 yılındaki banka promosyonu eylemlerinin ve iş bırakmanın kazanımla sonuçlanması, 
  • 2014 yılında Soma Katliamı'na karşı binlerce ODTÜ'lünün iş bırakması ve yürümesi,
  • 2015-2018 yıllarında sendikal faaliyet ve Rektörlüğe siyasi eleştiri gibi sebeplerle personele açılan soruşturmaların, gösterilen tepkiler sayesinde sonuçsuz kalması,
  • 2016 ve 2019 yıllarında Bahar Şenliklerine dönük Rektörlük kararlarının güçlü protestolar ile geri aldırılması, 
  • 2019'da Kavaklık Direnişi ile KYK Yurdu inşasının engellenmesi.

Öte yandan ODTÜ'de güçlü bir örgütlülük olmaması geçtiğimiz yıllarda çeşitli sorun ve haksızlıkların önüne geçilememesinin de sebebiydi. Birkaç örnek verirsek:

  • ODTÜ'nün kamu bütçesinden gelen kaynaklarının reel olarak sürekli azalması, temel faaliyetlerin sürdürülmesinde büyük sermayenin sadakalarına bağımlılığının artması,
  • İhtiyacı karşılayacak sayıda yeni akademik veya idari kadro alınamamasıyla hizmet niteliğinin ve üretkenliğin düşmesi, buna karşın YÖK'ün öğrenci kontenjanımızı üniversitenin altyapısıyla uyumsuz olarak giderek artırması,
  • İşçi kadrosunda çalışanların Sağlık Merkezi'nden yararlanma gibi temel haklarının sağlanamaması,
  • Öğrencilere siyasi sebeplerle soruşturma açılması ve çalışanlar üzerinde mobbing uygulanması,
  • Bilkent Yolu gibi tepeden inme projelerin uygulanması,
  • ODTÜ'nün toplum için bilim üreten ve toplumsal konularda halktan yana tavır alan öncü rolünün belirsizleşmesi,sayılabilir.

Bu sorunların sebebi rektörler ya da tekil yöneticiler değil, sistemdir. Bu sorunlarla kapitalist Türkiye'nin tüm kamu üniversiteleri karşılaşıyorlar. Sorunları çözebilecek olan ne iyi bir rektörün atanması ne de beğenilen bir rektörün seçimle gelmesi olabilir. ODTÜ'de ilerlemenin anahtarı örgütlülüktür; ne istediğini bilen ve taleplerinin arkasında durabilen bir ODTÜ kamuoyudur. Okul yönetimi ve iktidar üzerinde ortak sesimizin yaratacağı etki, üniversitemizin üretkenliğinin ve insanlığa en etkili şekilde hizmet etmesinin başlıca garantisi olacaktır.

Tüm ODTÜ'lüleri üniversitemizin ve ülkenin yönetimiyle sistematik olarak ilgilenmeye ve birlikte hareket etmeye, ÖRGÜTLENMEYE, eşit ve özgür bir ODTÜ ve dünya için mücadeleye omuz vermeye davet ediyoruz."