Muğla'nın tarihi koyları gözden çıkarıldı

Muğla'nın tarihi öneme sahip koruma bölgeleri AKP'nin talanına maruz kaldı. Datça'daki Alavara Koyu'nun sit derecesi düşürüldü. UNESCO'nun 'Dünya Dostluk ve Barış Köyü' ilan ettiği Kayaköy'de bazı bölgeler, 'jeotermal kaynaklar arama faaliyeti' adı altında ihale edildi. Datça Kent Konseyi Başkanı, belediyenin dava açtığını söyledi.

Haber Merkezi

AKP döneminde ülkenin doğal güzelliklerine ve sit alanlarına yönelik saldırılar sürüyor. Ege Bölgesi'nin pek çok koruma bölgesine sahip önemli kentlerinden Muğla da saldırı altında.   

Kente bağlı Datça'daki Alavara Koyu'nun sit derecesi düşürüldü. Tamamı "özel çevre koruma bölgesi" olan Datça'daki Alavara Koyu'nun sit derecesi Resmi Gazete'de yer alan kararla düşürüldü, turizm tesisi yapılmasının önü açıldı. "Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanı" statüsüne düşürülen koyda, bu sayede madencilik faaliyetleri de yapılabilecek.

'Bölge doğal sit alanı içerisinde bulunuyor'

Fethiye ilçesine bağlı Kayaköy Mahallesi ile Ölüdeniz Mahallesi sınırlarında bulunan 2182 hektarlık alan da sondaj yöntemi ile "jeotermal kaynaklar arama faaliyeti" adı altında ihale edildi. Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) yapım süreci 30 Mart'ta başlatıldı.

CHP Muğla Milletvekili Süleyman Girgin, belirlenen alan içerisinde her biri en az 10.000 metrekare sahayı kapsayan 6 adet sondaj kuyu noktası belirlendiğini duyurdu. Bunlardan 2 tanesi Ölüdeniz Lagünü, 1 tanesi Kayaköy Mahallesi Soğuksu Plajı Mevkii, 1 tanesi Delikliburun Gemiler Plajı Mevkii, 2 tanesi de Darboğaz Plajı kuzeyindeki Oyukbaşı Mevkii’nde bulunuyor.

Girgin söz konusu yerlerin, "kesin korunacak hassas alan ve doğal sit alanı içinde" bulunduğunu, bu alanda jeotermal enerji tesisi kurulmasının, telafisi mümkün olmayan etkiler yaratacağını söyledi.

'Sondaj uluslararası sözleşmelere aykırı'

Girgin, "Proje alanı olarak belirlenen ve doğal sit, arkeolojik sit ve kentsel sit alanlarını içine alan Fethiye ilçesi, Kayaköy Mahallesi ve Ölüdeniz Mahallesi, 'Özel Çevre Koruma Bölgesi' olarak tespit, tescil ve ilan edilmiş bölgelerdir. Sondaj kuyusu açılması planlanan noktaların tamamı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından tespit ve tescil edilmiş hassas ekosistemlerdir" açıklamasını yaptı.

Konuyla ilgili taraf olunan sözleşmeleri de hatırlatan Girgin, "Korunan alanlarda arama faaliyetli sondaj yapılması, jeotermal turistik tesislerin kurulması, kuyulara ve tesislere ulaşım sağlayıcı araç yolları açılması, iletim hatlarının ve şebekelerin inşa edilmesi, Türkiye Cumhuriyeti'nin imzaladığı uluslararası sözleşmelere de aykırıdır" diye konuştu.

UNESCO 'Dünya Dostluk ve Barış Köyü ilan etmişti 

Konuyu Meclis'e taşıyan Girgin şunları söyledi:

"Muğla, Halikarnas Balıkçısı'nın deyimi ile 'Başka yerde ölüp nur içinde yatılacağına Muğla'da nur içinde yaşanır' dediği bir şehirdir. 
Yaylası'nda maden, antik kentlerinde Jeotermal aranacak yer değildir. Tam tersi iklimi ile eşsiz doğası ile turizm ve tarih şehri olması ile el üstünde tutulması ve korunması gereken bir şehirdir. 

UNESCO tarafından 'Dünya Dostluk ve Barış Köyü' ilan edilen Kayaköy, kentsel ve arkeolojik sit alanları, doğal güzellikleri ve farklı kültürleri içeren dünyanın en gözde turistik yerlerinden biridir. Nasıl oluyor da bu bölgede 'jeotermal kaynaklar araması' adı altında ihale yöntemi ile sondaj izni veriliyor? Bu, ülkeye düşmanlık değil de nedir?

Siz evde kalın derken, antik kentlerin bulunduğu bölgelere zarar veren projelere izin vermek nasıl bir mantıktır? Bu bölge antik kentlerinden doğal güzelliklerine bütün değerleriyle hassas bir bütündür. Buna zarar verilmemelidir. ÇED yapım süreci acilen durdurulmalı ve jeotermal kaynak arama faaliyetinden vazgeçilmelidir."

'Mücadelemiz sürüyor'

soL'a değerlendirme yapan Datça Kent Konseyi Başkanı Hayriye Balkan da bir süredir imza kampanyası yaptıklarını, belediyenin dava açtığını söyledi.

Balkan şunları söyledi:

"Bakanlığın böyle bir öngörüsü vardı zaten. Datça olarak biz bu duruma itiraz etmiştik. Yalnız Alavara Koyu değil, Datça'da birçok bölge 'sürdürülebilir alan' olarak işaretlendi. Aynı zamanda belediye olarak da dava açtık. Kent Konseyi önderliğinde imza kampanyası da başlatmıştık. Mücadelemiz devam ediyor. 

Fethiye'deki jeotermal ile ilgili çalışmaları da ise yeni öğrendik. Hatta bir şahsa ihaleye verilmiş bile. Kentteki bütün Kent Konseyleri olarak ortak bir açıklama ile aynı mücadeleyi sürdürme kararı aldık."