Motokuryeden ses var: Tehlikeli meslekler sınıfına alınmalıyız

Geçtiğimiz hafta kaza geçiren motokurye emekçisi İlyas Uluad, motokuryelerin yaşadığı sorunları ve taleplerini anlattı.

Patronların Ensesindeyiz

İlyas Uluad (36), üç çocuk babası bir motokurye işçisi. Geçtiğimiz hafta motoruyla işine giderken kaza geçirdi. Kendisiyle geçirdiği kazayı, motokuryelerin çalışma koşullarını, taleplerini ve motokurye dayanışma ağını konuştuk.

Günde 16 saat çalıştıklarını, hiçbir haklarının tam verilmediğini, bunun üstüne trafikte de yok sayıldıklarını belirten Uluad, "Birleşmeliyiz. Ancak o zaman görünür oluruz. Haklarımızı ararız" dedi.

'Kaza sonrası çalışamıyor olmam ayrı bir dert'

Öncelikle geçmiş olsun. Kaza nasıl gerçekleşti?

Teşekkür ederim. Kaza Mevlana Bulvarı ile Dikmen Bulvarı'nın kesişimindeki adı Kepekli diye geçen kavşakta oldu. Kırmızıda bekliyordum. Yeşil yandı. Ben de dalgınlıkla sağıma hiç bakmadan geçtim. Ne de olsa yeşil yanıyor diye... Fakat karşıdan bir dolmuş kırmızıda geçti. Oysa burada hep kırmızıda geçiliyor, bunu hatırlamam gerekirdi. Fakat yine de haksız olan ben değilim. Ciddi bir hasarım yok. Omuzum çıktı. Doktorlar önce bandajla koruyalım ondan sonra duruma bakalım diyorlar. Ameliyat olasılığından bahsediliyor. Motorumda da 3-4 bin liralık bir maddi hasar var. Bu süreçte çalışamıyor oluşum da ayrı bir dert.

'Işıkta, trafikte, sokak aralarında hiç görülmüyoruz...'

Trafikte bu tür durumlar sık yaşanır mı? Trafikte size bakış nasıl?

Trafik çok büyük tehlike. Araba sahipleri bize saygısız davranıyor. Yol vermiyor, üzerimize sürüyor, sıkıştırıyor. Oysa ben de onun sahip olduğu haklara sahibim. Kendi şeridimde tek araçlık yer kaplayarak gitmem gerekirken araç sahipleri bizleri fazlalık olarak görüyor, çekil kenara diyor. Sadece bununla sınırlı kalsa yine iyi. Yollarda arabalara göre düzenlenmiş bariyerler var. Fakat motorlara hiç uygun değil. Biz buna katil bariyer diyoruz. Bir motorlu o bariyere çarptığı zaman parçalanıyor zaten.

Bizi ışıklarda, trafikte, sokak aralarında falan hiç görmüyorlar. Bizim de iki tekerliler olarak trafikteki varlığımız kabul edilmeli. Bunun yanında bir de beklenmedik çok olay oluyor. Korumalı bir nesnenin içinde olmadığımız için çeşitli yerlerde hayvan saldırıları da oluyor. Çok tehlikeli bir iş yapıyoruz esasen.

Daha dün 18 yaşında, kasksız ve ehliyetsiz bir motokurye hayatını kaybetti kazada.

Herkesin kafasına göre motokurye olması ya da her önüne gelenin "iki motorcu tutarım, paket servisi yaptırırım" demesinin de önüne geçmek lazım. Mesleki yeterlilik belgesi gibi belgeler motokuryelerin de hayatını kurtarır.

'Romatizma, akciğer sorunları, solunum yetersizlikleri ve diğer hastalıklar'

Motokuryelik mesleği bildiğimiz kadarıyla henüz tehlikeli işler sınıfında değil. Burayı biraz konuşalım mı?

Tehlikeli işler sınıfına alınmalı. 8 yıldır yapıyorum. Beş yıl sonra ağırlaşan romatizma, akciğer ve solunum yetersizlikleri, soğuktan kaynaklanan yüz hasarları gibi durumları düşünürsek pek çok riskimiz ve meslek hastalığımız var. Çalışma şartları bizi zorluyor. 50-55 yaşında bir motokurye bulamazsınız çünkü vücudumuz bunu kaldırabiliyor, en fazla o yaşa kadar yapılabiliyor. Yağmurlu havada ayrı sıkıntı, karlı havada ayrı. Sürekli trafikteyiz ve kaza yapma riskimiz çok fazla. Sürekli tehlikelere açık bir durumdayız. Bunlar bizi çok zorlayan koşullar. Kesinlikle bir an önce hükümet bizi tehlikeli işler sınıfına dahil etmeli.

'İki yıl boyunca günde 16 saat mesai'

Çalışma koşulları nasıl? Bunca tehlikenin yanında sanırım bir darbe de oradan alıyorsunuz.

Çalışma süreleri çok uzun. 8 saat çalışarak geçinebilen motokurye yok. Ben 2 yıl boyunca günde 16 saat çalışarak geçinmeye çalıştım.

Hem Dominos'ta, hem Burger King'de çalıştım. Sekiz saat orada çalıştığın asgariye gelmiyor bile. Çünkü onlar motoru da kendi veriyor. Git gel yol masrafı da senden. E bunun çoluğu çocuğu var. Mümkün değil. Biz beş kişilik aileyiz. Üç tane kızım var, ikisi okula gidiyor. Nasıl yetsin? Yetmiyor. Şu anda tek iş yerindeyim ama günde 11 saat çalışıyorum. Çünkü ancak o zaman masrafları karşılayabilecek kadar kazanabiliyorum.

'Yemek yemeye bile vaktimiz olmuyor'

Gün içerisinde bazen yemek yemeye bile vakit bulamadığımız oluyor. Mesela eskiden Burger King'deyken yarım saat yemek molası veriyorlardı. Başka mola yok. İki dakika oturup dinleneyim dediğinde hemen hop mesaiden düşüyorlar. Oradan fiş veriyorlar zaten. Günlük 8 saat mesai yapıyorsun ama yarım saati senden kestikleri için yedi buçuk saat mesai ücreti ödüyorlar.

'İş bittikten sonra saatlerce kendimize gelemiyoruz'

İşin icra edilişinde de bir takım problemler var. Mesela hava şartları trafik kadar zorlu bir bela, öyle değil mi?

Evet, hava koşulları çok zorlayıcı. Mesela kışın -26 derecede Ankara'da motor sürüyorsanız yüzünüze çarpan rüzgar en az 5-10 derece düşürüyor sıcaklığı. Oluyor -30, -36. Sürekli vücuda vuruyor, dizlere vuruyor. Erken yaşta romatizma yapıyor. E hadi bunu geçtim, motordan in, beş kat, altı kat yukarı çık, paketi var derken o da ayrı bir dert. İnsan akşam eve geldiğinde sadece kendine gelmek için üç saat, dört saat masaj yapmak zorunda kalıyor.

Hava koşullarını güçleştiren bir diğer durum da paket hizmetini yaptığımız patronun bize malzeme tedarik etmemesi. Yağmurluk, eldiven, rüzgarlık, bot vs hepsini vermesi lazım aslında patronun ama vermiyor çoğu yer. Verenler de örneğin eski püskü olanları veriyor. Yağmur yağıyor dışarıda, yağmurluk yok. Adam bana paketi götür diyor. Niye götüreyim? Islanayım mı? Yağmurluk getir götüreyim diyorum. Bazen korkan arkadaşlarımız yağmur çamur demeden götürüyor ama sonra zatürre olup geliyorlar. E olursun tabi, iliğine kadar işlemiş yağmur.

Hafta sonu bir gün tatilin varsa onda da ancak aldığın hasarı onarmak için dinlenmeye ayırıyorsun kendini. Hiç bir sosyal aktivite yok. Filanca yere gideyim, gezeyim, göreyim, ailecek vakit geçireyim yok. Çocuklarımla günde 1-2 saat vakit geçirdiğim zamanlarda kendimi şanslı hissediyorum. Çünkü onlara da zaman kalmıyor.

'Edeceksen onlara et küfrünü, ben emekçiyim'

Siz şu anda ne dağıtıyorsunuz peki? Müşteriyle ilişkileriniz nasıl?

Yemek dağıtımı yapıyorum şu anda. Müşteriler yemek geciktiğinde bize surat asıyor. Hatta laf sokanı hatta ve hatta küfür edeni bile oluyor. Tamam, onları da anlıyorum. Adam yemeği söyleyeli bir buçuk saat olmuş. Ama kardeşim bunun sorumlusu ben değilim. Tepki göstermek mi istiyorsun? Paketi iptal et. Restoranı ara, oranın yetkilisiyle konuş, onlara söyle. Edeceksen onlara et küfrünü, ben emekçiyim. Bana bu saatte verdiler, ben ne yapabilirim? Maliyeti azaltmak adı altında, başka siparişlerin de gelmesini bekliyorlar bazen. Bazen de bize tek seferde 7-8 paket veriyorlar. Oysa bunun ideali en fazla 4 pakettir. Az paketçi çalıştırdıkları için var olan paketçilerin dönmesini bekliyorlar. Ha tamam, her müşteri aynı değil. Bazıları çok kibar. Bazen öyle kibar sitem edenler oluyor ki ben özür diliyorum karşımdakinden. Bu paketin hazırlanıp da insanın ayağına gelmesi, arkadaki emeği görünmez kılıyor. Bu kolaycılık ilk gördüğüne saldırmakla sonuçlanıyor işler yolunda değilken. Bu tavrın değişmesi lazım.

Mesleğinizle ilgili beklentileriniz, talepleriniz nelerdir?

Trafikte farkındalık yaratılsın. Motorlulara özel levhalar asılsın. Ehliyet kurslarında motorluların hakları da anlatılsın diğer şoförlere. Motorluların görünürlüğü artsın. Diğer şoförlerden de bize daha saygılı olmalarını bekliyoruz. Bilsinler ki biz onlar kadar aracımız içinde rahat değiliz. Bizi görsünler. Ezmeye çalışmasınlar.

Müşterilerden de anlayış bekliyoruz. Paket geç kaldığında ya da eksik bir şey olduğunda lütfen bizim sadece ulak olduğumuzu, taşımaktan sorumlu emekçi olduğumuzu unutmasınlar. Tepkilerini yetkililere göstersinler.

Hükümetten çok net bir beklentimiz var. Acilen bizi tehlikeli işler sınıfına almaları lazım. Erken emeklilik hakkımız olmalı.
Sendika, platform, dernek gibi örgütlenmelerin yaygınlaşması lazım. Motokuryelerin örgütlü hareket etmesi lazım.

Son olarak PE Moto-kurye Dayanışma ve Mücadele Ağı hakkında neler söylemek istersiniz?

Sizleri bu kaza ile tanımış oldum. Geldiniz, halimi hatrımı sordunuz. Avukat ayarladınız. Haberimi yaptınız. Teşekkürler. Bence bunun gibi ağların artması lazım. Tüm motokurye dostlarımı, kardeşlerimi dayanışma ağında bir araya gelmeye çağırıyorum. Birlikten ancak güç doğar, kuvvet doğar. Birleşmeliyiz. Ancak o zaman görünür oluruz. Haklarımızı ararız.

Patronların Ensesindeyiz Ağı’na aşağıdaki e-posta ve sosyal medya hesapları üzerinden ya da 0541 940 0514 numaralı telefondan ulaşılabilir:

Facebook: https://www.facebook.com/patronlarinensesindeyiz

Twitter: https://twitter.com/pensendeyiz

E-posta: [email protected]