Mevsimlik işçiler anlatıyor: Kamyonet kasasında, çadırda salgın ve hayat mücadelesi…

Covid-19 salgını Türkiye’yi her geçen gün daha fazla etkisi altına alırken, zaten oldukça zor koşullarda çalışan, bir kamyonet kasasına doluşturulan, aynı çadırda kalmak zorunda kalan, aynı tencereden karnını doyurmaya çalışan işçiler için tehlike çok daha ciddi hale gelmiş durumda. Mevsimlik işçiler yaşadıklarını soL'a anlattı.

Ali Ufuk Arikan

Yeni koronavirüs salgını tüm hızıyla ülke genelinde yayılmaya devam ederken, salgın en çok işçilerin hayatını riske atıyor. Patronlar kendileri için “güvenli sığınaklara” çekilirken, işçiler eve ekmek götürmek için her gün yollara düşmek zorunda kalıyor.

Neredeyse tüm iş kollarında risk her geçen gün artarken, salgın günlerinden önce de oldukça kötü şartlarda çalışan mevsimlik tarım işçileri, bugünlerde daha da büyük bir tehdit altında ekmek mücadelesi veriyor.

ONLAR İÇİN TEK DÜZENLEME 'ÇALIŞMAK'

Tarım işçilerine ilişkin salgın gündemiyle yapılan tüm düzenlemeler işçi sağlığından ziyade bu işçilerin şehirden şehre transferlerini “kolaylaştırmaya” yönelik maddelerden ibaret olurken, mevsimlik tarım işçileri, 30 büyükşehir için getirilen giriş-çıkış yasağından da muaf tutuldular.

Yani 30 büyükşehire giriş-çıkış yapmak salgın nedeniyle riskli ancak mevsimlik tarım işçileri hariç:

“Tarımsal üretimin sürekliliği açısından önemli bir fonksiyona sahip olan ve iller arasındaki planlama, seyahat ve konaklama koşulları 6202 sayılı Genelgemiz ile düzenlenen mevsimlik tarım işçileri, 03.04.2020 tarih ve 6235 sayılı sayılı Bakanlık Genelgesi ile getirilen sokağa çıkış yasağından muaf tutulacak.”

'AYNI KAMYONET KASASINDA, AYNI ÇADIRDA'

Yıllardır kamyonetlerin arkasına doldurulup ölüm yolculuklarına çıkarılan tarım işçileri, bu kez bu yolculuğun yanına “salgın” riskini de eklemiş durumda.

“Normal” çalışma koşullarında da temiz su, sağlıklı beslenme ve barınma koşullarına sahip olmayan tarım işçilerinin salgın günlerinde karşılaşacağı olası riskleri İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nden Murat Çakır, soL’a değerlendirdi.

Çakır, sağlık emekçileri için dahi gerekli güvenlik önlemlerinin alınmadığı bir tabloda mevsimlik tarım işçilerini büyük bir tehlikenin beklediğine işaret etti.

Her yıl tarım iş kolunda yaşanan iş cinayetlerinin önemli bir kısmını mevsimlik tarım işçilerinin oluşturduğunu dile getiren Çakır, tabloya bir de salgın riskinin eklenmesini şu şekilde değerlendirdi:

Tarım işçilerinin yıllardır çözülemeyen en büyük problemleri ulaşım, barınma, beslenme ve sağlık hizmetlerine erişim sorunuydu. Bu başlıkların her birinin yanına bir de salgın riskini eklediğinizde tablonun ne kadar ağırlaşabileceğini tahmin etmek güç değil. Bu insanlar kamyonet ve traktör kasalarında üst üste vaziyette tarlalara taşınıyor, sadece bu nedenle bile her yıl onlarca işçi ölüyor. Yine bu insanlar aynı çadırda onlarca kişi bir arada yaşamak zorunda kalıyor, temiz suya erişimleri ise neredeyse yok diyebilirim. Yine beslenme konusu da oldukça zorlu, aynı tencereden yemek yemek durumunda kalıyor onlarca işçi. Salgın gündemini bu başlıklarla birlikte düşündüğünüzde tablo ortaya çıkıyor aslında. Üstelik bu işçilerin zaten sağlık hizmetine ulaşma şansı neredeyse yok, bir de bu salgına yakalanırlarsa hepsini kısa sürede etkileyebileceğini tahmin etmek güç değil. Bu konuda derhal kağıt üzerinde de kalmayan önlemler alınmalı ve bir an önce hayata geçirilmeli.

‘BİR AY DAHA BÖYLE GİDERSE AÇ KALIRIZ’

Diyarbakır’da yaşayan mevsimlik tarım işçisi Melahat (32), salgın günlerinde yaşadıkları sıkışmaya dikkat çekti.

“Bizim düzenli bir maaşımız yok, sigortamız yok, gurbete gidiyoruz ve birkaç ay çalışarak para kazanmaya çalışıyoruz” diyen Melahat, pamuk, kayısı, fındık, çilek ne varsa gittiklerini, eğer bu işlere gidemezlerse aç kalacaklarını söylüyor.

Aydın’a işe gideceklerini ama yolların kapandığını söyleyen Melahat, şöyle devam ediyor: “Devletten hiçbir destek yok, normalde işçiler olarak toplanıp şehir dışına gidiyoruz. Burada şimdi en az 100 kişi benimle aynı durumda, aç kalırız böyle olursa.”

Şu an haftalık bir iş bile bulmakta zorlandıklarını ekleyen Melahat, “Bir ay daha böyle giderse hepimiz aç kalırız. Elde bir şey de yok ki neyle geçinelim. Biz tüm aile çalışıyoruz. 20 yaşında olan da 15 yaşında olan da var. Köyde geçinmek kolay değil. Hastalık geçsin diyoruz ama hastalığın geçeceği yok, hastalık geçene kadar aç kalırız” diyor.

Mevsimlik tarım işçiliği yapan bir diğer emekçi Hasan (22) da durumun kendileri için hiç iyi olmadığını söylüyor. Salgın tehlikesinin bildiklerini ama diğer yandan hiçbir maddi gelirleri olmadığını söyleyen Hasan, “Devlet bir destek açıklamıyor, bizim çalışma koşullarımız zaten iyi değil, çalışmazsak durumumuz daha da kötü olacak” ifadesini kullanıyor.

ÇALIŞANLAR DURUMUNDA DA DEĞİŞİKLİK YOK

İşçilerin bir kısmı bu şekilde “işsizlik” ve “açlık” tehlikesi yaşarken, şu an tarlalarda çalışan işçiler ise tablonun diğer tarafına dikkat çekiyor.

Adana’da, Mersin’de işler geçtiğimiz yıllarda nasıl ilerliyorsa bu yıl da tablo aynı şekilde ilerliyor.

Tarsus’ta çalışan bir mevsimlik tarım işçisi, her yıl olduğu gibi bu yıl da arabaların arkasına doluşturularak işe götürüldüklerini, maske ve mesafe gibi hiçbir önlemin alınmadığını söylüyor.

İşçiler buna karşın ellerinden bir şey gelmediğini, temiz havada salgının kendilerini bulmamasında dışında bir seçeneklerinin olmadığını dile getiriyor. Yemek ve barınma sorununun kendileri için her yıl olduğunu, yeni bir gündem olmadığını vurgulayan işçiler, salgın korkusu olsa da çalışmaktan başka çareleri olmadığına dikkat çekiyor.