Merkez Bankası PPK toplantısı: Faiz sabit kaldı ama borçlanma maliyeti artıyor

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, politika faizini değiştirmedi. Ama özellikle 7 Ağustos’tan bu yana yapılan ihalelerde Merkez Bankası’nın borçlanma faizinin arttığı görülüyor. Son bir ayda ortalama fonlama maliyeti 2 puan artış gösterdi. Önümüzdeki günlerde de bu artış eğiliminin sürmesi bekleniyor. 

Haber Merkezi

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK) politika faizinde değişiklik yapmadı, yüzde 8,25 seviyesinde bıraktı. Dün yapılan PPK toplantısının karar metninde gecelik faiz ve geç likidite penceresi (GLP) faizine ilişkin bir değişiklik de yer almadı. 

Politika faizi değişmedi ama borçlanma faizi 2 puan arttı

Son toplantılarda politika faizi sabit kalmasına rağmen Merkez Bankası farklı fonlama yöntemlerini tercih ederek ortalama fonlama maliyeti/faiziyle oynadı. 16 Temmuz’da Merkez Bankası fonlama maliyeti yüzde 7,34’e kadar gerilerken, 19 Ağustos tarihli ihale sonrasında ortalama fonlama maliyeti yüzde 9,37’ye çıktı. Özellikle Ağustos’un ilk haftasında TL’nin değer kaybının hızlanması ve müdahalelerin yetersiz kalmasına bağlı olarak 7 Ağustos’tan bu yana yapılan ihalelerde fonlama maliyetinin arttığı görülüyor. Politika faizinin sabit tutulması kararına rağmen önümüzdeki günlerde fonlama maliyetinin artmaya devam etmesi bekleniyor.

Enflasyon düşecek iddiası

Politika faizinin sabit tutulması, Merkez Bankası’nın enflasyonun düşeceği yönündeki beklentisine dayanıyor. Her ne kadar Merkez Bankası, Temmuz ayı Enflasyon Raporu’nda yılsonu enflasyon beklentisini 1,5 puan artırarak yüzde 7,4’ten yüzde 8,9’a çıkardıysa da PPK karar metninde önümüzdeki dönemde enflasyonu aşağı çekecek dinamiklerin, enflasyon artırıcı dinamiklere baskın gelmesi beklentisi dile getiriliyor. Enflasyonda düşüş beklentisinin önemli unsurlarından biri “arz yönlü etkiler” olarak adlandırılan üretim azalmasının enflasyon üzerinde yarattığı etkiler. Temmuz ayı Enflasyon Raporu’nda geniş bir şekilde değerlendirilen salgın önlemleri sonucunda ortaya çıkan birim sınai maliyet artışları1 başta olmak üzere enflasyon artırdığı öne sürülen düşük üretim seviyelerine bağlı etkilerin ortadan kalkacağı öngörülüyor. Ek olarak Haziran’dan itibaren hem kredi genişlemesi hem de pandemi nedeniyle ertelenmiş talebe bağlı olarak hızlanan ithalat yavaşması, turizm ve ihracat gelirlerinin de artması bekleniyor. Temmuz ihracat gerçekleşmesi ve Ağustos’a ilişkin tahminler ihracattaki toparlanmanın beklentilerin gerisinde kaldığını gösteriyor. Turizm gelirlerindeki toparlanmanın da yine Avrupa bacağı çok zayıf kaldığında hayli yetersiz kalacağı görülüyor. 

Ağustos başından bu yana TL’nin değer kaybı yüzde 6’yı aşarken kurun enflasyon üzerindeki etkisinin sınırlı kalacağı iyimserliği taşındığı görülüyor. Keza karar metninde vurgulanan emtia fiyatlarının “düşük seyri” beklentisi de petrol fiyatları başta olmak üzere yılın ikinci yarısında ilk yarının üzerinde bir ortalama fiyata ulaşılacağı göz önünde bulundurulduğunda çok gerçekçi bir beklenti olarak değerlendirilmiyor. 

Vanaları açıp kapama stratejisi

PPK toplantısı bittikten sonra Merkez Bankası zorunlu karşılıkların artırıldığını açıkladı. Parasal sıkılaşmada önemli bir hamle olarak değerlendirilen bu adımla döviz talebinin sınırlandırılması amaçlanıyor. 

Yapılan açıklamada reel kredi büyümesi koşullarını sağlayan bankaların yabancı para zorunlu karşılık oranlarının, tüm vade dilimlerinde geçerli olmak üzere, kıymetli maden depo hesapları için 700 baz puan, diğer tüm yabancı para yükümlülükleri için ise 200 baz puan artırılmasına karar verildiği belirtildi. Ayrıca

reel kredi büyümesi koşullarını sağlayan bankaların Türk lirası zorunlu karşılık oranlarının 6 aya kadar vadeli tüm mevduat/katılım fonu yükümlülükleri ve 1 yıla kadar vadeli diğer yükümlülükleri için 200 baz puan, 3 yıla kadar vadeli diğer yükümlülükleri için ise 150 baz puan artırıldığı ifade edildi. 

Bu kararla piyasadan 17 milyar TL ve 8,5 milyar dolar karşılığı döviz ve altın çekilmesinin beklendiği yine açıklamada vurgulandı. 

PPK kararındaki ithalat artışının yavaşlaması, döviz gelirlerin artması gibi beklentilerle uyumlu bir şekilde yapılan ve döviz talebini yavaşlatmaya yönelik parasal sıkılaşma hamlesinin etkili olup olmayacağı tartışmalı olarak değerlendiriliyor. Dış ticaret ve turizmle ilgili beklentilerin gerçekleşmemesi, parasal sıkılaşmaya yönelik hamlelerin sonucunda görülecek olası ekonomik daralmanın telafisi için önümüzdeki aylarda önceki döngünün, yani artan Merkez Bankası fonlaması, kredi genişlemesi, görmek mümkün.