Merkez Bankası ‘bağımsızlığı’ bayramı: Neyi kutluyorlar?

Merkez Bankası'nın faiz artırması sermaye çevrelerinde büyük bir memnuniyet yarattı. Karar sermayenin ihtiyaçlarıyla uyumluyken, emekçiler için işsizlik ve yoksulluk dalgasının altında aynı ağırlıkta ezilmeye devam etme anlamına geliyor. 

Haber Merkezi

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, politika faizini iki puan artırdı. Açık bir faiz artışı beklenmiyordu, bu nedenle “sürpriz” ya da “yarı sürpriz” değerlendirmesi yapıldı. Sermaye çevreleri kararı büyük bir tezahüratla karşıladı, Merkez Bankası “bağımsızlığı” konusunda bir gelişme olarak nitelendi. Yapılan değerlendirmelerde politika faizinde iki puanlık artışın yetersiz olduğu ancak devamının geleceğine ilişkin bir işaret olarak görülmesi gerektiğini vurgulayanlar da oldu.

Sermayeyi yüzdürmek için her şey yapılıyor

2018 Mayıs ayında kur şokuyla belirginleşen krizle birlikte devletin sermayeyi yüzdürmeye yönelik müdahaleleri arttı. Merkez Bankası’nın para politikası aracılığıyla kur ve faize müdahalelerinin çok ötesine geçen bir şekilde sermayenin fonlandığı, özel sektör dış borcunun hafifletilmesi için kamu olanaklarının kullanıldığı, yine özel sektörün üretim ve ticaret faaliyetlerinden doğan kur riskinin Merkez Bankası döviz rezervleri kullanılarak azaltıldığı, hayli “dinamik” bir politika seti kullanılıyor. Salgınla birlikte bu politika setinin daha da çeşitlendiği ve iyice oynak bir karakter kazandığı söylenebilir. Salgının ilk aylarındaki üretim ve tüketim yavaşlamasının etkilerini azaltmak için kredi genişlemesiyle uyarılan talep sermayeye nefes aldırdı. 

Faiz artışı enflasyonu artırabilir

Sermayeye bir süreliğine nefes aldıran her bir adım, uzun olmayan bir süre sonra yeni bir patlağa yol açıyor. Nitekim faiz artışının da, 2018 sonbaharında yaşandığı gibi, emtia fiyatlarındaki artış gibi daha global gelişmelerle de birleşip enflasyonda öngörülenin üzerinde artışa yol açma, iç talebi baskılama, durgunluğu artırma ihtimali yüksek. Faiz artışı kararını kolaylaştıran, Türkiye ve benzeri ülkelere yeniden sermaye girişi yöneliminin ne kadar güçlü bir dalga olduğu, salgının etkisinin artmasına bağlı olarak ne kadar kalıcı olacağı da tartışmalı. 

Dışa bağımlılığın farklı tezahürleri arasında sermaye çıkarları için kurulmaya çalışılan dengeden emekçilere her koşulda daha fazla işsizlik ve yoksulluk düşüyor.