Meriç sınırındaki gelişmeler Atina ile Ankara arasında gerilimi artırdı

Türkiye ile Yunanistan’ın Meriç sınırında yaşanan gelişmeler iki ülke arasındaki gerilimin yeniden yükselmesine sebep oldu.

Haber Merkezi

Türkiye ile Yunanistan’ın Meriç Nehri sınırı 1923 yılında Lozan anlaşması ile belirlenmiş olmakla birlikte dere yatağının yağışlarla değişmesi sonucu iki ülke arasında sınır tartışmaları yaşanmaya devam ediyor. Nehrin sularının yaz aylarında çekilmesi ile bölgenin mülteci geçişleri için elverişli hale geldiği biliniyor.

Tel çit gerilimi

15 Nisan’da Yunanistan hükümetinin mülteci geçişini önlemek için Türkiye sınırının Ferre Kupürü bölgesine tel çit inşa edeceğini duyurmasının ardından Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy 11 Mayıs’ta Yunanistan’a bir nota vererek komşu ülkeyi sınır ihlali yaşanmaması konusunda uyardıklarını, inşaat alanının koordinatlarının paylaşılmasını ve sınır komisyonun toplanmasını talep ettiklerini açıklamıştı.

İşgal iddiası

Çit çalışmalarının başlamasının ardından Yunan, İngiliz ve Alman basınlarında Türkiye’nin Yunanistan topraklarında kalan bir bölgeye asker ve polis kuvvetleri çıkararak işgal gerçekleştirdiği haberleri yer aldı. İşgal iddialarının asılsız olduğunu söyleyen Yunan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias daha sonra yaptığı açıklamada bölgede Türk kuvvetlerinin varlığını tespit ettiklerini, sınır güvenliğini korumak için adım atacaklarını dile getirdi. Yunanistan hükümeti sınır bölgesine takviye polis kuvvetleri gönderecek.

Yunanistan Sivil Koruma Bakanı Mihalis Hrisohoidis sınırıdaki gelişmeleri gözlemlemek için Evros’un Feres kasabasına gerçekleştirdiği ziyarette bölgede hizmet vermek üzere eğitim gören 400 polis memurunun bulunduğunu belirtti.

Sınırda hali hazırda görevleri uzatılan 100 Frontex memuru bulunuyor.

YKP, ABD-NATO-AB ittifakına dikkat çekti

Yunanistan Komünist Partisi’nin haber portalı 902.gr’de yer alan haberlerde kamuoyunu yatıştırma politikası uygulayan hükümetin ABD-NATO-AB ittifaklarında yer aldığı için iki ülke arasında yaşanan gerilimlerde büyük sorumluluğu olduğu ve Türk burjuvazisinin ekmeğine yağ sürdüğü vurgulandı.