Lütfi Elvan, DPT ve AKP: Nasıl yükseldiler?

Lütfi Elvan gerek parlamentoda ve AKP parti teşkilatında gerekse devlet yönetiminde söylenenleri yapan, statükocu, liderlik özelliği olmayan, harcıâlem çalışma anlayışına sahip bir şahsiyet.

Haber Merkezi

Millî görüş çizgisinden koparak oldukça hızla partileşen AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında tartışılan konulardan biri AKP’nin ülkeyi ve ekonomiyi yönetecek yeterli kadrolarının olmadığıydı. AKP’nin bu sorununu 1980’den sonra özellikle sağ partilere çok sayıda yönetici kadro yetiştiren Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) çözdü. 

Lütfi Elvan ve benzer profildeki kişiler Türkiye’de devletin olanaklarını sonuna kadar kullanan sağ iktidarların kadro devşirmelerine örnek teşkil etmektedir. Lütfi Elvan, Cevdet Yılmaz ve Birol Aydemir DPT’ye 1989 yılında birlikte girdiler. Sağ görüşlü, liberal, kariyerist kişiliklere sahip bu ekibe AKP başta DPT’de olmak üzere devletin üst bürokratik kadrolarında çeşitli görevler verdi, devletin işleyişi öğretildi ve eğitildi.

Bu ekipten Cevdet Yılmaz DPT’de Genel Müdürlük, Müsteşarlık, Kalkınma Bakanlığı, AKP’de ise üst düzey parti yöneticiliği yaptı ve şimdi de Lütfi Elvan’dan boşalan TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanlığını yürütüyor. Birol Aydemir ise başta DPT olmak üzere AKP tarafından çok sayıda kamu kurumunda üst düzey görevlere getirildi. Birol Aydemir, Ali Babacan’ın partisinin yöneticilerinden biri, bugünlerde devleti ve ekonomiyi bilen bürokrat anonslarıyla düzen muhalefetinin kanallarında sıkça boy gösteriyor. 

Bu ekip yöneticilik yaptıkları her görevde IMF ve diğer uluslararası sermaye kuruluşlarının neoliberal uygulamalarını eksiksiz olarak yerine getiren, partileri AKP’nin başta ekonomi olmak üzere her türlü söylemine sonuna kadar bağlı kişilerdir. Bu nedenle bu kişilere özellikle AKP siyasetinin çeşitli kırılma noktalarında güvenilir, sadık partililer olarak çeşitli görevler verildi. Lütfi Elvan ve Cevdet Yılmaz AKP parti örgütünde de siyasetin içinde aktif olarak yer aldılar.

Maliye ve Hazine Bakanlığına atanan Lütfi Elvan maliye kökenli biri değil, DPT’de makroekonomik konular ile yakın bir çalışma içinde olmadı. DPT’de bölgesel kalkınma konusunda görev yapmış ancak burada yetkin ve yaratıcı özellikler göstermekten daha çok mevcut durumun sadece devamlılığını sağlayabilmiş bir bürokrattı. Daha sonra Lütfi Elvan yöneticiliğin değil idareciliğin önem taşıdığı Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı görevini yürüttü.

2018 yılında Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile Hazine ve Maliye birleştirilerek sorumlulukları ve yönetimi ile birlikte devasa bir bakanlığa dönüştü. Hazine ve Maliye'nin 'kurumsal kültürü'nden gelmeyen bilgi, birikim, karar alma, yönetme kabiliyetleri açısından "yeterliliği" tartışma konusu olan Elvan'ın kendisinden önceki isimden "parlak" görünmesine karşın yine de sadece bakan koltuğunun dolu olmasını sağlayacağı söylenebilir. 

Pandeminin yarattığı ekonomik krizin iyice derinleştiği bugünlerde ülke ekonomilerinin çoğu artık para politikalarının ekonomik büyüme üzerindeki etkisinin azalması nedeniyle daha fazla maliye politika uygulamalarına gitmek durumunda kalıyorlar. Bu nedenle düzen için "doğru maliye politikalarının" belirlenmesi ve etkin olarak kullanılmasının önemi bugünlerde daha da artıyor. Bu konjonktürde yeni Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan’ın konusunun erbabı olmaması izlenecek maliye politikalarında etkin olarak rol alamayacağını gösteriyor. Türkiye’de bugün devlet yönetiminde her türlü nihai karar alma ve siyasi inisiyatif kullanma sürecinde tek yetkili olan saray ve saraydaki bürokratik yapılanma ve patronlar olduğu düşünüldüğünde Lütfi Elvan koltuğunda alınan kararlara sadece onay vererek yardımcı olabilecektir.

Lütfi Elvan gerek parlamentoda ve AKP parti teşkilatında gerekse devlet yönetiminde söylenenleri yapan, statükocu, liderlik özelliği olmayan, harcıâlem çalışma anlayışına sahip bir şahsiyet.

DPT’den siyasete atılan çok sayıdaki planlamacı gibi Lütfi Elvan’da, DPT’nin 1960’lardaki olumlu imajının mirasını yiyen politikacılardan birisi.