KİTAP | Gereon Rath serisi: Weimar Cumhuriyeti'nin çöküşü

Yazar seri boyunca romanlarında ön plana çıkan cinayetlerle dönemin siyasi ve kültürel durumu hakkında bağlantı kuruyor.

Çağlar Akyüz

Polisiye yazarı Volker Kutscher’in İletişim Yayınları tarafından basılan Gereon Rath serisi beş kitaptan oluşuyor. Sırasıyla Islak Balık, Sessiz Ölüm, Goldstein, Vaterland Dosyası ve son olarak Mart Şehitleri kitapları yayımlanan seri 1928 ve 1932 yılları arasında Almanya’da geçiyor. Kırılgan Weimar Cumhuriyeti’nin son yılları ve Naziler’in yükseliş dönemine denk gelen polisiye seri, Babylon Berlin adıyla diziye uyarlanınca büyük şöhret kazandı. Almanya’nın en yüksek bütçeli dizisi Babylon Berlin, birçok ülkede ilgi görünce uyarlandığı polisiye seri de bu ilgiden nasibini aldı. 

Seri boyunca arka planda hassas bir dengede ayakta kalmaya çalışan Weimar Cumhuriyeti’nin siyasi atmosferini görüyoruz. Yazar bu atmosferin yanında Berlin’in gece hayatını, suç dünyasını ve halkın gündelik yaşamını resmediyor. Her kitapta yaşanan cinayetler üzerinden arka plan olarak saydığımız siyasi ve sosyal atmosferi derinlemesine irdeliyor yazar. Seri boyunca Berlin’in sınırları zorlayan gece hayatını, sinema sektörünün o yıllarda yaşadığı tartışmaları, artan antisemitizmi, her geçen gün yükselen Nazi terörünü ve hatta SSCB’nin iç politikada yaşadığı gerilimlerin Almanya’ya yansımasını bile bir cinayet üzerinden okuma şansımız oluyor. 

Serinin ana karakteri komiser Gereon Rath, Köln’den mecburi bir tayinle Berlin’e gelen bir polis memurudur. Köln’de doğup büyümüş olmasına vurgu hiç eksik olmuyor. Yazar belli karakterler üzerinden Almanya’nın farklı kökenlerini ve bu kökenlerden dolayı oluşan gerilimleri göstermek istiyor. Rath’ın memleketi ve merkez sağ siyaset içerisinde etkili bir aileden gelmesi olay örgüsü üzerinde etkisini gösteriyor. Rath, mesleğindeki kötü geçmişin üstün örterek yükselmek derdinde. Bunun için zaman zaman ailesinin hükümet içinde olan bağlantılarını kullanmaktan çekinmiyor. Fakat komiserin özel hayatı bazen bu destek konusunda gerilimler yaratabiliyor. Rath zaman zaman cinayetleri çözmek dışında bir isteği olmayan ve işini düzgün yapmaya çalışan bir memur izlenimi yaratabiliyor. Berlin Emniyeti içinde artan siyasi kutuplaşmaya karışmak istemeyen ve Almanya’nın yapısının aşırı uç denilen siyasetlere kaymayacağına güvenen bir memur olabiliyor. Kritik siyasi evrelerde polis siyaset yapamaz diyerek apolitik bir tutum içinde kalıyor Rath. Fakat bu apolitik tavrı kendi kariyer hırsları sözkonusu olduğunda bir kenara bırakabiliyor. Komiserimiz kariyerinde hızlı yükselmek için emniyet içinde güçlü olan bir klikle işbirliğine yatkın hale geliveriyor. Bu hırs ve özel yaşamında yaşadığı sorunları aşma isteği tarafsızlık vaazı veren Rath’ı daha karanlık kişilerle işbirliği yapar hale bile getirebiliyor. Rath’ı ara ara mafya üyeleri ile birlikte görmek olağanlaşıyor. Ekibi ile iyi işler çıkarabilen ve cinayetleri çözme konusunda yeteneği olan Gereon Rath, tek başına hareket etmeye başladığı zamansa hata yapabilen ve zaaflarına teslim olan bir görüntü verebiliyor. Bu açılardan bakınca romanın ana karakteri için kahraman ya da anti-kahraman gibi sıfatlar kullanamayız. Rath yetenekleri, zaafları, uçarılığı ve zaman zaman beceriksizliği ile bir bütün olarak karşımıza çıkıyor. 

Yazar seri boyunca romanlarında ön plana çıkan cinayetlerle dönemin siyasi ve kültürel durumu hakkında bağlantı kuruyor. Her cinayet mutlaka Berlin’in sosyal hayatına ya da o dönemin önemli bir siyasi krizine değmektedir. Versay Anlaşması’nın aşağılanması milliyetçi gruplara alan açarken büyük buhranın yarattığı ekonomik kriz Naziler’in yükselişine katkı vermektedir. Kutscher bize ana karakterler üzerinden Alman toplumunun bu hızlı değişimini gösteriyor ve özellikle emniyet içindeki etkili sosyal demokratların olaylar karşısında takındığı tutuma odaklanıyor. Naziler’i geri kafalı ve işe yaramaz diye niteleyen sosyal demokrat memurlar bu düşüncelerine rağmen pek üstlerine gitmek istemezler. Komünist partinin işçiler için daha güçlü bir alternatif olması hem merkez partiler için hem de sosyal demokratlar için en büyük korkudur. Almanya’da artan Bolşevik etkisini kırmak için en iyi seçenek ise Naziler oluyor. Komünistlere karşı dengeleyici bir sokak gücü olarak gördükleri SA’nın günden güne yaramaz çocuktan ciddi bir siyasi güce dönüşünü ve bu dönüş karşısında özellikle sosyal demokratların aymazlıklarını resmediyor. Yazarın faşist hareketin iktidara gelişini komünistlerin sekter ve uzlaşmaz tutumuna bağlayarak suçu onlara yıkan tarih okuması ile sorunu olduğu aşikâr. Kitapların ana konusu bu olmasa bile beş kitap boyunca arka planda bu tarihsel kesitle ve Nazilere yol veren siyasi hareketle hesaplaşmak istediği izlenimini veriyor. 

Cinayetler, siyasi krizler, şaşalı eğlence dünyası, mafya ve emniyetin kendi iç sorunları derken birçok yan karakter ve olayla oldukça hacimli bir beş kitap ortaya çıkıyor. Seri bu açıdan klasik polisiye okurunun alıştığı bir dilde değil. Bu durumun romanların olay örgüsünü biraz dolambaçlı yola soktuğunu söylemek gerek. Fakat kesinlikle anlaşılmaz değil. Tüm bu karmaşık olaylara rağmen serinin kendi içerisinde bir bütünlüğü ve anlaşılırlığı var. Yazarın tarih ve felsefe öğrenimi görmesi kitaplara etki ediyor. Kutscher polisiye romanları ile bir dönemin siyasi ve toplumsal durumuna dair derdini incelikle yansıtıyor. Bu açıdan yazarın tarzının bir diğer Alman polisiye yazarı Wolfgang Schorlau ile benzerlik gösterdiğini söyleyebiliriz. Sanırım Schorlau’nun, “polisiye, toplumsal gerçekçi romanın ta kendisi oldu,” sözü Kutscher için de geçerlidir. 

Gereon Rath serisinin daha fazla tanınmasında hiç kuşkusuz yüksek bütçesi ile öne çıkan Babylon Berlin dizisinin etkisi büyük. Açıkçası dev dizi bütçesinin etkisi ile iyi bir prodüksiyon olmuş. Dönemin Berlin kentini yeniden kurmuşlar diyebiliriz. Tempolu ve dozunda bir polisiye gerginliği sunuyor seyirciye. Müzikleri ve dansları ile zaman zaman müzikal tadı bile verebiliyor. İyi bir polisiye dizi izlemenin keyfini verse bile romandaki karakter derinliği dizide zayıf kalıyor. Yazarın tarihsel olaylara dair söylemek istedikleri ise yine dizinin çeperine girememiş. Babylon Berlin hayranları sadece diziyi izleyerek Komiser Rath ve çevresini tam anlayamazlar. Güçlü bir tarihi polisiye için dizi ile yetinmeyin ve iyi romanları sakın ıskalamayın derim.