Kemal Okuyan: Kübalılar ne yaptığını biliyor

Kemal Okuyan son günlerde gündem olan Küba ekonomisindeki gelişmeleri gazeteci Ulaş Can'ın sorularıyla değerlendirdi.

Haber Merkezi

soL TV'de yayınlanan "Kemal Okuyan'la Gündem" programında bu hafta soruları gazeteci Ulaş Can sordu. 

Küba'da bir süredir devam eden ekonomik program doğrultusunda ortaya çıkan yeni gelişmeleri değerlendiren Türkiye Komünist Partisi (TKP) Genel Sekreteri Kemal Okuyan Kübalıların çok zor bir mücadele içinde olduklarını söyledikten sonra, Küba'nın örgütlü bir toplum olduğunun ve atılan adımların halkla tartışarak hayata geçirildiğinin altını çizdi. Okuyan, Kübalıların ne yaptıklarının, neyle mücadele ettiklerinin farkında olduklarını söyledi.

Okuyan'ın değerlendirmeleri şöyle:

"Küba'da sosyalizm çözülmüyor ancak Küba yıllardır ciddi güçlüklerle karşı karşıya. 

Küba, Sovyetler Birliği yıkıldıktan sonra hep bazı adımlar atmak zorunda kaldı evet ama bu adımları 'daha fazla sosyalizm' diye atmadılar. 'Güç koşullardayız ve bağımsızlığımızı korumak için bazı geri adımlar atacağız' dediler. Küba şimdi 'Biz istemediğimiz bazı adımları atmak zorundayız ama ülkemizin sosyalist karakterini koruyacağız' diyor. Bu çok büyük bir fark. Küba yönetimi özellikle 91'den bu yana kendi halkına ve dünyaya hiç yalan söylemedi.

Küba Komünist Partisi ülkedeki tek siyasi oluşum ve çok özel bir parti. 50'lerdeki gerilla mücadelesinde bu parti yoktu. Sonra Fidel'in hareketiyle bir araya geldi. Bu parti mücadeleler içinden geçmiş ve felsefesinden taviz vermemiş. 'Ahlak' kavramı tartışmalıdır ama Kübalı komünistlerin çok özel bir ahlak anlayışı vardır. Küba'da şu anda ne yaptığını bilen, bağımsızlık ve egemenliği korumaya çalışan bir ekip var.

'Aynı hak Küba'lı devrimcilere neden verilmiyor?'

1917'de Sovyet Rusya devrimi gerçekleştiren ilk ülke. Bir oraya kaynaklarına, nüfusuna bir de Küba'ya bakın. Rusya devrimden sonra geçici olduğunun altını çizerek, kontrollü bir şekilde kapitalist ekonominin ülke içinde var olmasına izin verdiler. Ülke harap vaziyetteydi, yatırıma ihtiyacı vardı. Altyapının yenilenmesine ve yabancı teknolojinin gelmesine ihtiyaç vardı. Rusya'da bu 'Yeni Ekonomi Politikası' 7-8 yıl sürmüştü. Ama sonra Sovyetler Birliği bunun tasfiyesine girişip ortadan kaldırdılar ve sosyalizme dönük büyük bir hamle yaptılar. Kitaplardan okuyup 'ustalıkla yönettiler süreci' diyoruz onlar için. Peki Küba'lı devrimcilere neden bu hakkı vermiyoruz? 11 milyonluk bir ada, yeterli enerji kaynağı yok, önemli madenlerden yoksun ve ABD tarafından inanılmaz kesintisiz bir abluka uygulanıyor. Rusya'ya bu uygulanamadı. Devrimden sonra onlar dış ticareti becerdi. Küba bu durumda bile sosyalizm, devrimcilik adına yapabileceğinin çok ötesini yaptı zaten. Vazgeçmediler sosyalizmden ama zor bir dönemden geçiyorlar.

Küba'da her önlem halkla tartışılarak alınıyor. Anayasa değişikliği oldu örneğin, halk kendi örgütlülüğünde tartıştı. Halk ne olup bittiğinin farkında. 'Bu adımın yaratacağı sonuçların farkındayız' denilerek adım atılıyor. Gerçek sosyalizm budur. Küba’da tam bir sosyalist demokrasi var.

'Küba kaderini hiçbir ülkeye teslim etmez'

Küba'nın birçok ülkeyle oldukça gelişkin siyasi ve ekonomik ilişkileri var ancak bunu Sovyetler Birliği’yle kurulan ilişkiye benzetmemek gerekir. Küba'nın bir kez canı yandı. Sovyetler Birliği çöktüğünde hayal kırıklığına uğradı. Dolayısıyla kendi kaderini kesinlikle hiçbir ülkeye teslim etmez, ne Rusya'ya ne Çin'e. Venezuela ile özel bir ilişkiye girmişti. Küba buradaki iktidarın da kırılgan olduğunu bilerek adım atıyor. Ordan aldıkları petrolde de ciddi bir azalma oldu. Seçenekleri çoğaltmaya çalışırlar, bu konuda uyanıklar çünkü ticaret yapmaya mecburlar. Mesela Kadana, ABD'den farklı bir strateji izliyor ama Küba Kanada'ya bağımlı hale gelmez. Bu konuda çok uyanık bir ülke.

Küba örgütlü  bir toplum olmanın avantajını yaşıyor. Hükümet zor bir sürecin geldiğini uzun süredir söylüyor. Chavez'den sonra biraz soluk aldılar ama hiçbir zaman rahatlamadılar. Halk zorluklara alışkın ve ülkelerine, sisteme güveniyorlar. Zorluklara hazırlıklılar. 93 yılını hatırlıyorum, Küba'ya ilk gittiğim yıldı. Tablo çok kötüydü o zaman. Döviz rezervleri günlük idare edilmeyi gerektirecek kadar azalmıştı. Yaratıcı formüllerle yönettiler. Durum o kadar kötü değil şu an ama bazı gıda malzemeleri ve ilaçlarda sıkıntı yaşanıyor. Ama turizm önemli bir gelir kaynağıydı ve salgınla beraber çok azaldı bu gelir kaynağı. Kapatmadılar turizmi, önlem alarak açık tuttular ama zorlandılar.

'Biz yaptık' gibi bir tarzları yok. Sürekli ölçüp sonuçları izleyip yeniden hesaplama yapıyorlar. Halkın desteği olmadan Küba hiçbir şey yapamaz. Sistem halkın katılımına bağlı. Örgütlü bir toplum var.

'Küba’da Türkiye, Fransa, İspanya’daki gibi bir polis tablosu yok'

(Küba’da diktatörlük mü var sorusu üzerine) Bu çok ahlaksızca bir değerlendirme. Bazı solcular da söyledi. 'Fidel, Che iyi ama diktatörlük kurdular' dediler. ABD tarafından finanse edilen 'muhalif'lere Küba eşit hak vermek zorunda değil. Sayıları oldukça sınırlı, iddia edildiği kadar çok da değiller. Halk ve devlet bu kişileri biliyor. Herkes ülkede komünist değil, sistemi eleştirenler de var. Ayrıca gözle görülür bir polis tablosu yok Küba’da. Fransa'da, Türkiye'de, İspanya'da var ama. Ben Küba'da uzun zamandır bir polis şiddeti görmedim.

Bizim savunduğumuz iktidar tabii ki özgürlükçü olmalı ama Küba'da NATO yanlısı yayın organları, piyasa ekonomisini savunan kanallar mı olsun isteniyor? İleride sosyalist bir Türkiye'de de savaş çığırtkanlığı, dinin siyasete alet edilmesi, insanın insanı sömürmesi suç olacak. Nazi propogandasının yasak olması gerektiği gibi.

Küba'da çok sayıda muhalif sanatçı var ve bunların üzerinde bir baskı yok. ABD ile doğrudan ilişkilenmedikleri sürece bunlara ses çıkarılmıyor. Hatta gülüp geçiliyor Bazı örneklerde ise CIA'nın el attığı durumlar var. Küba'yı yok etmek için CIA çaba harcıyor. Küba yönetimi tabii bunları engellemeye çalışıyor. Bunları kontrol etmezseniz yayılır. Para güçlü bir silah. Ne yazık ki zaman zaman ahlak da bozulabiliyor. Bunları ayıklamak için hukuki ve insani kriterlerle önlem almaya çalışıyorlar. En tepedekilere kadar kimsenin gözünün yaşına bakmazlar. İyi ki bu konularda titizler, devrimi korumak kolay değil.

'Küba insanlarına sahip çıkıyor'

(Küba'da pandemi süreci nasıl yaşanıyor sorusu üzerine) Küba örgütlü olmanın avantajını yaşadı. Halk önlemlere uydu. Planlı bir ekonomi var. Bir yer kapatıldığında insanların açlıktan nefesinin kesilmesini engelliyorlar. Kapanmaların büyük bedeli var Küba için ama insanlarına sahip çıkıyor.

Küçük bir ülke ama 11 milyonda 230 civarı ölüm yaşandı. Toplamda 30 bin civarında da vaka var. Bu her şeye rağmen iyi. Kısıtlamalar sürüyor. En büyük umudu aşı çalışmaları. Dışarıdan getirmeye gitmediler. 2 kanaldan çalışmalar sürüyor. İlaç ve tohumda kendine yeter olmadığınızda bağımsızlığını güme gidiyor. 4 aşı çalışmasından 2'si yaygın test aşamasına geçiyor. Nisan ayında biri için kitlesel üretimden ve aşılamadan söz ediliyor. Avrupa'da da Latin Amerika'nın ilk aşısının Küba'dan olacağı söylendi.

2021'de 100 milyon doz üreteceğini söyledi. Çok ihtiyacı olan yoksul ülkelere de hibe edeceklerdir. Bir bölümünü de ihraç edeceklerdir. İlaç üzerinde de çalışıyorlar. Hastalığın hafif atılmasında etkili bazı bileşenler geliştirdiler. Üretimde büyük kaynaklar gerekiyor. Küba bunu aşar. Hep verilerle konuştular. Yayınlanmış şeyler üzerinden hareket ediyorlar, her şey saydam. Küba'ya hiçbir şey diyemiyorlar, dikkatli gidiyorlar.

Küba'da üretilen aşıya herkesin güvenmesinde fayda var. Küba'dan insanlığa şimdiye kadar zarar gelmedi. Gidecek her turisti aşılayacaklarını söylüyorlar. Vakaların önemli bir bölümü kaçınılmaz olarak turizmden yayıldı. Nijerya falan aşıyla ilgili anlaşma aşamasına gelmiş diye biliyoruz. Batının baskısına rağmen.

'Gezi Erdoğan'ın içinde kaldı çünkü yenemedi'

(Erdoğan'ın Gezi'yle ilgili açıklamaları üzerine) Erdoğan'ın Gezi açıklamasına alıştık. Gerilimden beslenen bir kişi. Kendi tabanındaki erozyonu böyle durdurmaya çalışıyor. Her toplumsal tepkiyi Gezi'yle benzeştirip rövanşını alma niyetinde, içinde kaldı. Çünkü siyasi iktidar Haziran Direnişi'ni alt edemedi. Kimin ne yapacağını zaman gösterir. İnatsa bazen halkın da inadı tutar. Dolayısıyla siyasi iktidar 'hodri meydan' demiş oluyor. Türkiye toplumunun önemli bir kesimi bu inadın karşısında. Göreceğiz, zaman her şeyi gösterir. Küba halkı 100 yıl boyunca denemeler yaptı. 59'da oldu. 59'da devrim paraşütle inmedi.

Che ve Fidel'e selam


Küba kişileri yüceltmeyen bir ülke, onları yeryüzüne indirir. Fidel, Che, diğer devrimci liderler özel insanlar ama onları mitleştirmiyorlar. Castro öldüğü gün büyük bir aşk vardı. Onlar hep halkın arasında, bu çok güzel bir kültür. Bu akşam onları selamlayarak kapatalım."