Kanada'nın pandemiyle imtihanı

İsmi, kalkınma ve refahla anılan gelişmiş kapitalist ülkelerin başında geçen Kanada, konu kendi vatandaşlarının sağlığı ve güvenliğine gelince sınıfta kalmış görünüyor.

Neslihan Eroğlu

Pandemi sürecinde, gelişmiş kapitalist ülkelerin krizi yönetme biçimleri üzerinden yeni kimi tartışmalar açıldı. Salgının merkezi haline gelen ABD ve Avrupa ülkeleri tartışmaların odağında. Genellikle insani gelişme ve yaşam kalitesi konularında referans gösterilen bu ülkelerin sürü bağışıklığı, yetersiz koruyucu ekipman, huzurevlerinde terk edilmiş yaşlılar ve daha birçok başlıkta nasıl bir sınav verdiğini gösteren çokça haber yapıldı. Bu yazıda benzer bir prestije sahip bir başka ülkeye, Kanada’ya yakından bakacağız.

Pandemi Kanada’sı

Kanada, dünyanın en gelişmiş ekonomileri arasında 10. ssırada bulunuyor. Eyalet sistemiyle yönetilen ülkede, eyaletlerin ekonomiden aldığı paylar da farklı. Kimi zaman bu durum sert siyasi tartışmalara konu olabiliyor. Eyaletler arasındaki farklar, pandeminin toplumsal ve ekonomik maliyeti arttıkça federal hükümetin politikaları açısından da belirleyici olmaya başladı. Son güncel verilere göre Covid-19 nedeniyle 6 bin 200’ün üzerinde ölümün yaşandığı ülkede, nüfusun en yoğun olduğu Ontario ve Quebec eyaletleri başı çekiyor. Haliyle gözler pandeminin başından itibaren bu eyaletlerin yönetimlerine çevrildi. Henüz ulusal ölçekte bir normalleşme sürecine girmekte temkinli davranan federal hükümet, salgının maliyetini üstlenmek konusunda kimi zaman ayak sürüyor. Özellikle Quebec’te ekonomik zorluklar ülke ortalamasının üzerinde olduğundan, yerel hükümet federal hükümetin aksine çoğu işyeri, dükkân ve okullar için yeniden açılma kararı aldı. Ülkenin ekonomik merkezi sayılan Ontario eyaleti ise daha ihtiyatlı bir açılma politikası izliyor. Yerel yönetimler ile merkezin kararlarındaki farklar büyük ölçüde salgının olası siyasi maliyetini kimin üstleneceğine dair bir rekabetin yansıması. Şimdilik bu durumun, Trudeau hükümetinin işini kolaylaştırdığı söylenebilir. Federal hükümet, kendisine yöneltilen kira desteği gibi talepler karşısında topu yerel yönetimlere atmaktadır. 

Artan işsizlik

Kanada halkını önümüzdeki dönemde bekleyen en büyük zorluk işsizlik. Kanada İstatistik Kurumu İşgücü Ölçme ve Araştırma Birimi verilerine göre ülkede yalnızca Mart ayında 1 milyon ve Nisan ayında 2 milyon kişi işsiz kaldı ve toplam işsizlik oranı %13’e yükseldi. Öte yandan resmi veriler Kanada’nın gerçeğini tam olarak yansıtmıyor. Göçmen nüfusun yoğun olduğu ülkede, sayıları tam olarak bilinmeyen çok sayıda kayıt dışı işçi işsizlik verilerine dâhil değil. Salgın döneminde büyük yara alan kayıt dışı işçiler zor koşullarda yaşam mücadelesi veriyor. Resmi olarak kayıtlı olsa da geçici işlerde çalışan nüfus da, güvencesizlik anlamında benzer bir kaderi paylaşıyor. Geçici, yarı zamanlı veya esnek saatlere göre çalışan işçilerin çoğunun geliri o hafta ya da ay ne kadar süre çalıştıklarıyla belirleniyor. Salgın başladığından beri pek çok sektörde şirketler işten çıkarmaların yanında çalışma saatinde azaltma yoluna da gittiğinden, başta hizmet sektörü olmak üzere çeşitli iş kollarında tam bir emekçi kıyımı yaşanıyor. Örneğin patronları tarafından saat başı ücretlerine göz koyulan birçok öğretmenin önce ders saatleri azaldı, ardından işsiz kaldılar.

Tablonun ağırlaşmasıyla birlikte federal hükümet kimi destek adımları açıkladı. Bunların başında CERB, yani Kanada Acil Yanıt Fonu geliyor. Hükümet Nisan ayı başında, salgın nedeniyle işsiz kalmış ya da iş arayamayan yurttaşlara belirli koşulları sağlamak suretiyle aylık 2 bin dolar ödeme yapmaya başladı. Bu meblağ asgari ücretin altında. 7,5 milyondan fazla yurttaşın (işgücünün yaklaşık yüzde 40’ı) başvurduğu destek paketinden faydalanabilenler, özellikle büyük kentlerden birinde oturuyorlarsa, aldıkları tutar ile yüksek ev kiralarını ancak karşılayabiliyor. Haliyle son günlerde öne çıkan normalleşme ve tekrar açılma tartışmalarının odağında da CERB vardı. Destek paketinin süresine dönük sorulara yanıt veren Başbakan Justin Trudeau, ‘Önemli olan herkesin işlerine geri dönmesi’ diyerek paketin uzatılmayacağının işaretini verdi. İşsizlere dönük destek paketini 3 ay geçmeden sonlandırma kararı alan federal hükümet, konu patronlara geldiğinde ise farklı bir tutum izliyor. Bir süredir yürürlükte olan bir diğer paket, CEWS (Kanada Acil Ücret Destek programı), Türkiye’deki uygulamaya benzer biçimde, Kanadalı işçilerin maaşlarının %75’inin hükümet tarafından karşılanacağını taahhüt ederek işten çıkarmalarda patron cephesinin elini soğutmayı amaçlıyor. CERB’in aksine CEWS paketi yürürlükte kalmaya devam edecek gibi görünüyor.

Patronlara dönük desteğe rağmen birçok işyerinde işten çıkarmalar astronomik düzeylere ulaştı. Salgının Kanada’da ilk kez görülmesinden bu yana yaklaşık 800 bin restoran işçisi işten atıldı. Bir diğer dramatik örnek ise Alberta eyaletinde yaşandı. 20 bin kamu eğitim emekçisi, Koronavirüsüyle mücadele bütçesine katkı yapılacağı söylenerek zorla işten çıkarıldı. İşçi kıyımları bunlarla sınırlı değil. Aşağıdaki tablo kimi örneklerden hareketle yüksek kârlı büyük şirketlerin de benzer bir yol izlediğini gösteriyor. Örneğin, Kanada’nın resmi havayolları şirketi Air Canada çalışanlarının %50’den fazlasını işten çıkaracağını açıkladı. Geride kalanlardan bazılarının da ücretsiz izne çıkarılması ihtimali konuşuluyor.

Evsizlik sorunu

Kanada’da evsizlik kronik bir sorun. Bilinen evsiz rakamının 235 bin olduğu ülkede evsizlerin çoğu, normal zamanlarda ısınma ve barınma ihtiyaçlarını kütüphane, kafe, kültür evi gibi yerlere sığınarak gidermeye çalışıyordu. Bu mekânların kapanmasıyla pandemi sürecinde ya sokaklara ya da kötü barınma koşullarının olduğu barınak sistemine mahkûm edildiler. Yeterli hijyen önlemlerinin alınmadığı ve kalabalık bir nüfusa ev sahipliği yapan bu barınaklarda, en az 300’ün üzerinde evsiz Covid-19’a yakalandı. Kimi eyaletlerde yerel hükümetler, evsizleri otel ya da evlerde ücretsiz olarak konuk etmek için adımlar attı. Ancak bundan faydalanan evsizler, toplam evsiz sayısı düşünüldüğünde beş parmağı geçmiyor. 

Bakımevleri ölümleri

Koronovirüsü kaynaklı ölümlerin yüzde 81’i, yani ölen her 5 kişiden 4’ünün huzurevi sakini olduğu Kanada’da, yaşlılarının yüz üstü bırakıldığı bizzat başbakan Justin Trudeau tarafından itiraf edildi. ‘Önümüzdeki haftalarda bu noktaya nasıl gelindiğine dair çetin sorulara yanıt aramamız gerekecek’ diyen başbakana cevabı, Kanada’nın 60 bin üyeli Ulusal Sağlık Sendikası (SEIU Healthcare) başkanı Sharleen Stewart verdi. Stewart, ‘‘20 yıldır bu sektörün alarm zilleri çaldığını söylüyoruz. Kriz yeni değil, zaten hep vardı’’ dedi. Kamusal sağlık hizmetlerinin yetersiz olması nedeniyle hükümet, Ontario ve Quebec eyaletleri ordudan destek istedi. Ancak profesyonel eğitimleri olmasına rağmen bakımevlerine destek için giden askerler de enfekte oldular. Bu konuda yorum yapmaktan kaçınan Kanada hükümeti yöneltilen tüm eleştirilere kaçamak yanıtlar veriyor.

Salgın döneminde tüm ülkelerde olduğu gibi Kanada’da da, kamusal sağlık hizmeti ve sağlık personelinin yetersiz olmasının bedelini en çok sağlık emekçileri çekiyor. Hastalanan her altı kişiden biri ne yazık ki yine sağlık emekçisi.

Kanada ve ‘normalleşemeyen’ dış politika

Venezuela ve İran başta olmak üzere, kimi ülkelere yönelik uluslararası yaptırımlara desteğini ABD ile yapılan ikili anlaşmalarla güvence altına alan Kanada’da pek çok uluslararası karar bugüne kadar ABD hükümetinin kararları doğrultusunda alındı. Ottawa, Amerikancı müdahale projelerine kimi zaman doğrudan, kimi zaman örtülü destek verdi. Ancak bu karşılıklı ortaklık şu günlerde yeni bir sınav veriyor. ABD hükümeti tarafından Çin’e dönük propagandanın tarafı olması istenen Kanada, başta koruyucu malzemeler olmak üzere bir dizi ürünü Çin’den alması nedeniyle sıcak ilişkilerini korumak istiyor. Nüfusunun yüzde 5’inden fazlası Çinli göçmenlerden oluşan ülkede ortaya çıkabilecek ırkçı sorunlar da bir diğer risk. Çin ile ilişkileri sıcak tutma çabası içinde olan federal hükümet, Washington ile ilişkileri bozmamak adına ikili bir denge politikası izlemeye çalışıyor. Başbakan Trudeau, geçen hafta yaptığı açıklamada, Washington’un suçlamalarına da tamamen kayıtsız olmadıklarının işaretini verdi ve salgın bitince Çin’e “bazı soruları” olacağını söyledi.

Türkiye’de de kimi zaman orta sınıfların gelecek rüyalarını süsleyen Kanada’da gelinen nokta, tablonun hiç de parlak olmadığını gösteriyor. İsmi, kalkınma ve refahla anılan gelişmiş kapitalist ülkelerin başında geçen Kanada, konu kendi vatandaşlarının sağlığı ve güvenliğine gelince sınıfta kalmış görünüyor.