Kamu bankaları özel sektörü ‘sırtladı’

Kamu bankalarının bankacılık sektörü kredileri içindeki payı geçen 2015 sonrasında hızla arttı. 2016 yılında Kredi Garanti Fonu kapsamının genişlemesiyle başlayan, 2018 kriziyle birlikte hız kazanan süreçte özel bankalar frene, kamu bankaları gaza bastı. Kamu bankaları, özel bankaların batık kredilerinin bir bölümünü de üstlenerek özel sektör borçlarının yeniden yapılandırılması, sermayenin…

Haber Merkezi

Kamu bankalarının “yandaş sermaye” olarak adlandırılan, siyasi iktidara yakınlığıyla bilinen sermaye gruplarını, özellikle de son yıllarda finanse edilen kamu-özel işbirliği projelerini finanse ettiğine yaygın bir şekilde dikkat çekiliyor. Ancak kamu bankalarının son beş yıldaki kredi gelişimi, özellikle de son iki yıldaki performansları, çok daha fazlasını yaptıklarını ortaya koyuyor. Rakamlar, doğrudan ya da dolaylı borç yeniden yapılandırmalarını kamu bankalarının üstlendiğini, bir yandan özel bankaların riski kamu bankalarına aktarılırken bir yandan da özel sektör borçlarının ötelendiğini gösteriyor.

Kredilerdeki pay arttı, bankacılık karındaki pay düştü

Kamu bankalarının toplam bankacılık sektörü kredileri içindeki payı artarken bankacılık karı içindeki payı düşüyor. 2015 yılındaki kamu bankalarının toplam bankacılık sektörü karı içindeki payı yüzde 41,2 iken 2019 yılı sonunda bu pay yüzde 32,7’ye geriledi. Banka kredileri içindeki pay ise 2015 yılında yüzde 32,5 iken, 2019 yılı sonunda yüzde 45’e yaklaştı. Nitekim 2015 yılında 9 milyar dolar olan toplam bankacılık sektörü karı, TL’nin değer kaybının da etkisiyle 2019 yılında 8,3 milyar dolara geriledi. Özel bankaların aynı dönemde karı 5,3 milyar dolardan 5,6 milyar dolara çıkarken kamu bankalarının karı 3,7 milyar dolardan 2,7 milyar dolara düştü.

Kamu bankalarının bankacılık karındaki payının azalmasında faiz gelirlerinde daha yüksek faizli tüketici kredilerinin payı azalırken daha düşük faizli kurumsal ve ticari kredilerden elde edilen gelirin payının artması önemli bir neden. Büyük bölümü fiilen borç yeniden yapılandırması olan kurumsal kredi artışının bir diğer tezahürü de kamu bankalarının mevduat payının artışı ve buna bağlı olarak faiz giderlerinin artışı oldu. Özellikle ticari ve diğer kuruluşların hem döviz tevdiat hesaplarında hem de TL mevduatlarında önemli bir artış gerçekleşti. 2015 yılında kamu bankalarının mevduatlardaki payı yüzde 31 iken 2019 yılında yüzde 38’e çıktı.

Yeniden yapılanmaların yoğun olduğu sektörlerde artan pay

Sermaye yoğunlaşmasının yüksek olduğu imalat sanayi, enerji, inşaat, turizm ve ulaştırmanın banka kredileri içindeki payı 2015 yılında yüzde 39 civarındayken, 2019 yılında yüzde 45’e çıktı. Paydaki artışta kamu bankalarının söz konusu sektörlere kullandırdığı kredilerin artması etkili oldu. Bu sektörlere kamu bankaları tarafından kullandırılan kredilerin toplam bankacılık kredileri içindeki payının gelişiminin daha çarpıcı olduğu görülüyor. Kamu bankalarının imalat sanayi kredilerindeki payı 13,4 puan, inşaat kredilerindeki payı 16,5 puan, turizmdeki payı 15,4  puan, ulaştırmadaki payı 12,2 puan, enerji kredilerindeki payı da 10 puan artış gösterdi. İlk ivme 2016 yılında Kredi Garanti Fonu kapsamının genişletilmesi ve kamu bankalarının kurumsal ve ticari kredilere ağırlık vermesiyle ortaya çıkarken 2018 yılında kur şokunun ardından borç yeniden yapılandırmalarıyla kamu bankalarının payının daha sıçramalı arttığı görülüyor.

Kamu bankaları tarafından verilen kredilerin gelişiminde bir başka dikkat çekici nokta ağırlıklı olarak yukarıdaki sektörlere kullandırılan yatırım kredilerinde TL kullandırımların artmış olması. Aynı kalem son beş yılda özel bankalarda azalırken kamu bankalarında yükseldi. Yatırım kredilerinin beş yıl ve daha uzun vadeli krediler olduğu göz önünde bulundurulduğunda özel bankalarda kapatılan döviz kredilerin kamu bankalarında TL’ye dönüştüğü düşünülüyor.

Kamu bankalarının dış borcu arttı

Kamu bankalarının kredilerdeki payı artarken dış fonlama ihtiyacı da artış gösterdi. 2015 yılında kamu bankalarının 18 milyar doları kısa vadeli, 13 milyar doları uzun vadeli toplam 31 milyar dolar dış borcu bulunuyordu. 2019 yılı sonunda kısa vadeli borç 22 milyar dolara, uzun vadeli borç ise 31 milyar dolara çıktı, toplam borç 53 milyar dolara çıktı. Aynı dönemde özel bankaların dış borcu 135 milyar dolardan 98 milyar dolara indi. Finansal kuruluşların dış borcunun özel bankalardan kamu bankalarına kayması, özellikle 2018 sonrası kurdaki ve Türkiye’nin risk primindeki artışla birlikte değerlendirildiğinde kamu bankalarının faiz giderlerindeki artışın ve karlarındaki düşüşün nedenlerinden biri.

Kur müdahalesi ve kamu bankaları

Merkez Bankası’nın kur dalgalanmalarına müdahaleyi kamu bankaları aracılığıyla döviz satışı yaparak gerçekleştirmesi de kamu bankaları karlarını baskılıyor. Aynı zamanda kur müdahalesinin aracı olmaları, kamu bankalarındaki döviz tevdiat hesaplarının artışında önemli etkenlerden biri. Ancak döviz tevdiat hesaplarında esas artış olan kesim “ticari ve diğer kuruluşlar”, aynı zamanda hem dış borç ödemeleri hem de ithalat ve ihracat işlemleri için döviz ihtiyacı en yüksek olanlar. Basit bir şekilde piyasaya ucuz döviz satmanın ötesinde kamu bankalarının dışa bağımlılık zincirinin bir bütün olarak çevrilmesinde daha fazla rol üstlendiğini, bir tür “regülatör” konumunda tutulduklarını da söylemek mümkün.