'Kalıcı uzaktan mesai' ne anlama geliyor? 'Yıkılması gereken anlatı...'

Koç Holding CEO'su 'kalıcı uzaktan mesai' açıklamasında bulunurken, bu adımın emekçiler için ne anlama geldiğini Prof. Dr. Gamze Yücesan Özdemir ile konuştuk.

Haber Merkezi

Koç Holding CEO'su Levent Çakıroğlu, 35 bin işçi için kalıcı olarak uzaktan çalışmaya geçileceğini açıklarken, bunun “hem çalışan tatminini hem de verimliliği artıracağını” söyledi.

Salgını yeni fırsatların kapısı olarak gören ve bunu yaptığı açıklamayla oldukça net bir şekilde ortaya koyan CEO Levent Çakıroğlu, "Bu dönemde elde edilen tecrübelerimiz ışığında, geleceğin esnek çalışma modellerine yönelik çalışmalarımızı olgunlaştırarak devreye alıyoruz. Uzaktan çalışma modeli 35 bin ofis çalışanı arkadaşımız için kalıcı bir uygulama haline geliyor. Uzaktan/esnek çalışma, çalışanların yolda geçen zamanlarını ortadan kaldırıyor. Ofis alanı, personel servisi kapasitesi gibi ihtiyaçlar azalıyor” ifadesini kullandı.

‘Emek cephesi bu konuda çok ciddi bir savunma hattı kurmalıdır’

Çakıroğlu’nun bu açıklamalarını ve kalıcı uzaktan mesai planını soL’a değerlendiren Dayanışma Meclisi üyesi Prof. Dr. Gamze Yücesan Özdemir, “Esneklik terimini her gördüğünüzde ya da her duyduğunuzda, orada durup bir müddet düşünmeniz gerekir. Esneklik emekçiler adına yıllar içinde kazanılan tüm hakların kaybıdır” dedi.

Esnekliğin ücret hakkının, çalışma hakkının, örgütlenme hakkının, sosyal güvenlik hakkının lağvedilmesi anlamına geldiğine işaret eden Yücesan Özdemir, “Yıllar içinde sınıf mücadelesiyle kazanılan tüm hakların yok edilmesidir. Emek cephesi bu konuda çok ciddi bir savunma hattı kurmalıdır” dedi.

‘Sermaye esneklikle ne kazanıyor?'

Düzenlemenin patronlar için ne anlama geldiğine işaret eden Yücesan Özdemir, “Sermaye esneklikle neler kazanıyor? Öncelikle ofis, servis gibi maliyetlerden kurtuluyor. Emekçilerin kolektif varoluşunu mümkün kılacak zaman ve mekan örgütlenmesini dağıtıyor. Ayrıca krizin ve belirsizliğin tüm riskini emekçilere yüklüyor” diye konuştu.

‘Yıkılması gereken bu anlatıdır’

Özdemir, kalıcı uzaktan mesai planına ilişkin değerlendirmesine şöyle devam etti:

Sermayenin kendi çıkarları için bu konuda net olmasında şaşılacak bir şey yok kuşkusuz. Ama esas sorun esnekliğin emekçiler adına kazanımları olduğu iddiasıdır. Esneklikle, emekçilerin yollarda zaman kaybetmeyecekleri, biyolojik ritmlerine uygun çalışacakları, isterlerse birden çok iş yapabilecekleri sürekli tekrarlanmaktadır. Özellikle kadın emekçiler için evden çıkmadan çalışma yaşamına katılabilmek bir lütuf gibi sunulmaktadır. Bu iddia ciddi bir anlatıya dönüşmüş durumdadır.  Esneklik anlatısı emekçiye şöyle sesleniyor: “Biz seni işe almıyoruz. Sen bize katılıyorsun. Bizim için değil, bizle çalışıyorsun. Ücret yok ama kazanç var. Mesai saati yok, sürekli müsait olacaksın. Kendi işinin kaptanı olacaksın. Kendi kaderini kendin belirleyeceksin.” Asıl sorun bu anlatıdır. Bu anlatı geleceksizliğin ve güvencesizliğin anlatısıdır. Yıkılması gereken bu anlatıdır.

‘Nasıl çalışılması gerektiği işçi sınıfının ve örgütlerinin üzerine söz söylemesi gerektiği bir konudur’

“Nasıl çalışıyoruz ve nasıl çalışabiliriz?” tartışması işçi sınıfının ve örgütlerinin üzerinde söz söylemesi gereken bir konudur. Teknolojinin verdiği imkanlar üzerine, çalışma saatlerinin kısaltılması üzerine emek cephesinin sözü olmalıdır. Alternatif bir “çalışma” nasıl olabilir? Sömürü mekanizmasının yıkılması, emeğin özgürleşmesi, yöneten-yönetilen ilişkisi, teknolojinin kullanımı… Tüm bunların cevabı, sermayenin esneklik talebine karşı emekten yana bir bilimde ve siyasettedir.