İyi ki doğdun Vilma!

Bugün Küba Devrimi’nin önemli simgelerinden olan Vilma Espin’in doğum günü. Küba Devrimi’nde ve sonrasında kurulan yeni bir toplumun inşasında kadınlar daima büyük bir rol üstlendi. Bu figürlerin başında gelen Vilma da gerek devrim öncesi kararlılığı ve mücadeleye katılışıyla, gerekse devrim sonrası yeni toplumun kuruluşunda üstlendiği görev ve sorumluluklarla örnek olmaya devam ediyor.

Dış Haberler

2007 yılında hayata veda eden Vilma’nın kısa hayat hikayesini sizlerle paylaşıyoruz.

Vilma Espin, 7 Nisan 1930’da Santiago de Cuba’da, kentli ve eğitimli bir ailenin dört çocuğundan biri olarak dünyaya gelir.

Çocukluğunda sporu seven, balerin olmayı hayal eden ve okul korosunda eğitilmiş bir soprano olan Vilma, kimya eğitimi almaya karar verir. İsmi, Küba’da kimya mühendisliği eğitimi alan ilk kadınlar arasında geçen Vilma, 1952 Batista Darbesiyle beraber, Küba’da gerçekleşen darbe karşıtı öğrenci gösterilerine katılır.

1955 yılında, eğitimine Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde devam etmek üzere Amerika Birleşik Devletleri’ne gider. Buradaki eğitimine bir yıl devam edip Küba’ya geri dönen Vilma, kısa süre sonra Frank Pais’le tanışıp silahlı mücadelede yerini alır. Deborah takma ismiyle, doğu eyaletlerindeki yeraltı örgütlenmesine öncülük eder. Aynı dönemde Meksika’da sürgünde bulunan Fidel Castro ve diğer 26 Temmuz Hareketi önderleriyle, Frank Pais’in önderlik ettiği örgüt arasında haber taşıma görevini üstlenir. Bu süreç aynı zamanda, 1956 yılında Granma Yatıyla yapılan çıkartmanın da temelini oluşturur. Vilma, Sierra Dağları’nda silahlı mücadeleye devam ederken Raul Castro’yla tanışır. 1959 yılında Batista’nın kovulmasının ardından Raul’la evlenirler.

Devrimin hemen ardından, yeni toplumun kurulmasında da azimle çalışır. Kadınların toplumun ve siyasetin daha etkin üyeleri olabilmeleri için gösterdiği çaba, Kübalı kadınların hayatında bir dönüm noktası olur. Devrimi Savunma Komiteleri, Kübalı Kadınlar Federasyonu ve yeni Aile Kanunu, kadınların yaşamında meydana gelen yapısal dönüşümlerin bir yandan temeli olurken, diğer yandan da yeni dönüşümlere kaynaklık eder.

KÜBALI KADINLAR FEDERASYONU

23 Ağustos 1960’ta ülkedeki farklı kadın organizasyonlarının bir araya gelmesiyle kurulan Kübalı Kadınlar Federasyonu (FMC), Küba Devriminin ilk kitle örgütlenmesidir. Kadınların katılımı olmaksızın devrim sürecinin başarıya ulaşma şansı olmadığını bilen Küba Devriminin öncü kadroları, kadın sorununu çok öncelikli bir mesele olarak ele alır ve FMC bu algılamadan doğar. Vilma’nın öncülüğünde kurulan FMC, Fidel’in tam desteğini alarak yola koyulur. Vilma, 1960’dan hayatını kaybettiği 2007 yılına kadar FMC’ye başkanlık eder.

Kuruluş amacı kadınların topluma entegre edilmesi, işgücüne katılımlarının sağlanması ve kadınların tam eşitliğinin gerçekleştirilmesi olan FMC, devrimden hemen sonra kadınlar için çok yaygın eğitim kampanyaları yürütür. Öncelikle okuma-yazma kampanyaları başlatılır. Ancak bu kampanyalar kadınların sadece okuma-yazma öğrenmesi biçiminde yürütülmez. Örneğin kırsal kesimden kadınların katılımını sağlamak üzere Havana’da Köylü Kadınlar için Ana Betancourt Okulu açılır. Okulda bir taraftan kadınlara dikiş-nakış konusunda beceriler kazandırılırken, diğer taraftan okuma-yazma öğretilir, proleter ideolojisi tartışılır. Bu kurslardan mezun olan kadınlar kendi köy ve kasabalarına, bu kazandıkları beceriler konusunda eğitimci ve FMC’nin örgütçüleri olarak dönerler.

Devrim öncesinde neredeyse sadece zenginlerin evlerinde hizmetçilik eden ya da fahişe olarak çalışan kadınlar muhasebe, dil, çocuk bakımı kursları sayesinde, devrimden kısa bir süre sonra sekreter, kreş öğretmeni veya muhasebeciye dönüşürler. Bilimsel ve ideolojik eğitimlerle kadınların her alanda önleri açılır. Bu çabalar sonucunda, kadınlar devlet görevlerinde daha fazla yer almaya başlar, evle sınırlı kadın yaşamı kırılır. Erkeklerin örneğin çocuk bakımı gibi eve ait işlerde kadınlarla eşit sorumluluk almasını, aksi takdirde cezalandırılmasını öngören 1975 tarihli Aile Yasası da, kadın olmaya ve aile olmaya dair kavramların sorgulanmasında büyük öneme sahip bir adım olur.

Vilma, Kübalı kadınların kazanımlarını diğer kıtaların devrimci kadınlarıyla paylaşmayı ve onlarla dayanışmayı da bir görev olarak değerlendirerek, Asya, Afrika, Vietnam ve Latin Amerika’daki kadın örgütleriyle ilişki kurar.

Toplumda yerleşiklik kazanmış ve değiştirilmesi gereken algılar, yalnızca kadınlara dönük olanlar değildir. Espin, homofobik eğilimlerle de mücadele edilmesi gerektiğine inanır. Bu nedenle 1979 yılında homoseksüellerin haklarını savunan ve koruyan bir yasanın yürürlüğe girmesine önayak olur.

Küba Komünist Partisi’nde kuruluşundan itibaren Merkez Komitesi üyeliği yapan Espin, 1980-1991 yılları arasında Parti’nin siyasi bürosunda da yer alır. Hayatının son dönemlerini bu sefer de hastalıkla mücadele ederek geçiren Espin, 2007 yılında hayata gözlerini yumar.

BUGÜN KÜBA’DA KADINLAR

Küba bugünün dünyasında kadınların istihdama katılım oranının ülke nüfusuna oranla en fazla olduğu ülkelerden biri olmaya devam ediyor.

Tarım dışı sektörde istihdamın neredeyse yarısı kadınlardan oluşuyor. Ve Parlamento’daki sandalyelerin yüzde 44’üne yakınının sahibi kadınlar.

Bu rakamlar Vilma’nın kadın ve erkek Kübalılarla birlikte verdiği mücadelenin geldiği yeri gösteriyor. Devrim öncesindeki dışlanmışlık ve cahilliği büyük bir mücadeleyle aşan kadınlar, bugün Küba toplumunu ve devrimini ayakta tutan çok önemli bir güç.

77 senelik ömrüne gerilla hareketinden kadın hakları mücadelesine, aktif siyasetten anneliğe kadar pek çok şeyi sığdıran Vilma ise, yalnızca Küba’da değil, kıtalarca ötede de devrimci kadınlar için bir ilham kaynağı olmaya devam ediyor.

Bugün tarihli Granma’da da Vilma, "Bugün Vilma örneği her zamankinden daha değerli" denilerek hatırlandı.