'İstanbul Sözleşmesi' tartışması: 'Bu düzenin kendisini toptan değiştirmek istiyoruz'

'Sözleşmenin tarafı iken bile sözleşmenin ilerici karakterinin tam tersinin yönetim biçimine dönüştüğü, kadınları ne işyerlerinde ne de evlerinde koruyacak herhangi bir önlemin alınamadığı bu düzenin kendisini toptan değiştirmek istiyoruz.'

Haber Merkezi

Son günlerde gündemden düşmeyen AKP’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çıkma isteğini Komünist Kadınlar’la görüştük. 

Komünist Kadınlar tarafından yapılan soL'a yapılan açıklamada, "Sözleşmenin tarafı iken bile sözleşmenin ilerici karakterinin tam tersinin yönetim biçimine dönüştüğü, kadınları ne işyerlerinde ne de evlerinde koruyacak herhangi bir önlemin alınamadığı bu düzenin kendisini toptan değiştirmek istiyoruz. Hem İstanbul Sözleşmesi’nin kadına yönelik şiddetle mücadele yerine siyasi bir oyuna dönüştürülmemesi için, hem de kurtuluşun tek bir sözleşmeye değil emekçi kadınların bir araya gelmesine bağlı olduğunu göstermek için mücadeleyi sürdürüyoruz” vurgusu yapıldı.

İşte Komünist Kadınlar'ın son dönemde AKP'nin hedefindeki sözleşmeye ilişkin değerlendirmesi:

'AKP gerici hamlelerine bahane etmekten hiç geri durmadı'

“AKP iktidarı İstanbul Sözleşmesi’ni türlü gerici hamlelerine bahane etmekten hiç geri duramadı. Daha geçtiğimiz günlerde AKP Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş “sözleşmenin imzalanması yanlıştı” demiş ve usulü yerine getirilerek imzalanan sözleşmeden yine usulü yerine getirilerek çıkılabileceğini söylemişti. Böylece niyetlerinin sözleşmeyi tamamen ortadan kaldırmak olduğu ve bunun için yakın zamanda adım atabilecekleri anlaşılmıştı. 14 Temmuz’daki AKP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı sonrası ise Erdoğan’ın sözleşmeden çıkılması konusunda kararlı olduğu basına yansıdı. İddia sözleşmedeki bazı ifadelerin ve maddelerin Türk aile yapısına ve ahlaki değerlere aykırı olduğunu idi. 

'Gericilik vitesini artırdığını görüyoruz'

Son günlerin Ayasofya gündemi ile birlikte düşündüğümüzde AKP’nin gericilik vitesini artırdığını görüyoruz. Bu nedenle AKP’nin İstanbul Sözleşmesi hamlesini de bununla birlikte değerlendirmek gerekiyor. Türkiye’de emekçi halk iş bulamıyor, bulduğu işten ücret alamıyor, mini paketlerle ücretsiz izinler patronlar lehine uzatılıyor, kıdem tazminatlarına bitmek bilmeyen bir saldırı devam ediyor. AKP iktidarı hem bu gündemleri daha az görünür kılmak hem de AKP karşıtı düzen içi muhalefet ittifakını türlü siyasi oyunlarla zayıflatmak için Ayasofya’dan İstanbul Sözleşmesi’ne türlü gündemleri kullanıyor. Çıkarlarına uygun olarak gericilikte bazen gaza, bazen hafif frene basıyor. Ana muhalefete bu alanda siyaseten bir takım oyun alanları doğuyor.

İstanbul Sözleşmesi’nin bir tehdit unsuru olarak gündemde tutulması tam da bu günlere hazırlıktı. Sözleşme kadına yönelik şiddeti durduracak adımları atmadığı için Türkiye’nin suçlu bulunması üzerine imzalanmıştı. Geri çekilme söyleminde de, sözleşmeye dahil olmayan başka ülkelerin olması bahanesiyle meşrulaştırılmaya çalışılıyor. 

'Kabul edilemez bir karşı hamle'

Sözleşmenin kadına yönelik şiddete karşı öngördüğü ilerici adımların geriye düşürülmesi bizim için kabul edilemez bir karşı hamle. Kadın düşmanlığını ve LGBT nefretini daha fütursuzca dile getirebilecek ve ona göre politika geliştirecek olan AKP hükümetinin elinde oyuncak olamayacak kadar önemli bir toplumsal sorundan bahsediyoruz. Ancak, burada bu gündeme dair belirtmemiz ve altını çizmemiz gereken bir nokta daha var. Biz, AKP’nin görünüşte imzaladığı ama uygulamadığı “tek bir sözleşme”den daha fazlasını istiyoruz. 

'Bu düzeni toptan değiştirmek istiyoruz'

Sözleşmenin tarafı iken bile sözleşmenin ilerici karakterinin tam tersinin yönetim biçimine dönüştüğü, kadınları ne işyerlerinde ne de evlerinde koruyacak herhangi bir önlemin alınamadığı bu düzenin kendisini toptan değiştirmek istiyoruz. Hem İstanbul Sözleşmesi’nin kadına yönelik şiddetle mücadele yerine siyasi bir oyuna dönüştürülmemesi için, hem de kurtuluşun tek bir sözleşmeye değil emekçi kadınların bir araya gelmesine bağlı olduğunu göstermek için mücadeleyi sürdürüyoruz”