‘İşçiler ölmeye devam etsin’ kararı!

50’den az çalışanı bulunan ve 'az tehlikeli iş yerleri’ olarak kayda geçen iş yerleri aynı zamanda en çok işçi cinayetinin yaşandığı yerler olurken, buralarda İş Sağlığı ve Güvenliği hizmeti alınması zorunluluğu kararı 2012 yılından bu yana erteleniyor. Son olarak 1 Temmuz 2020’de biten erteleme süresi AKP tarafından bir kez daha uzatıldı. Karar, işçi cinayetlerine devam anlamını taşıyor.

Haber Merkezi

AKP’nin 2012 yılından bu yana ertelediği “Az Tehlikeli iş kolunda olup 50 kişiden az işçi bulunduran işletmelerin iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinde İşyeri Hekimi ve İş Güvenliği Uzmanı bulundurma zorunluluğu” kararı bir kez daha ertelendi.

Tam 8 yıldır ertelenen söz konusu adım için atılan son erteleme adımı AKP’nin hazırladığı “mini istihdam paketi”nin içinde yer aldı.

Söz konusu pakette yer alan ilgili düzenlemeye göre 50’den az çalışanı olan iş yerlerinde İşyeri Hekimi ve İş Güvenliği Uzmanı bulundurma zorunluluğu 2,5 yıl daha erteleniyor.

Yani bu karar tam 10,5 yıl ertelenmiş olacak.

Peki, bu erteleme ne anlama geliyor?

Sadece 2012-2018 yılları arasında yaşanan “iş kazaları” ve iş cinayetlerine bakıldığında “az tehlikeli” iş yerlerinin işçiler için ne anlama geldiği tüm ayrıntılarıyla ortaya çıkıyor.

İş kazalarının yaklaşık yüzde 30’luk kısmı bu iş yerlerinde gerçekleşirken, ölümlü kazaların yüzde 50’sinden fazlası da yine bu iş yerlerinde gerçekleşiyor.

Yani söz konusu erteleme kararı, yıllardır işçi ölümlerine ve yaralanmalarına neden olan patronlara yeni bir “müjde” olarak sunuluyor.

'Patronları korumaya devam edecekler'

Konuya ilişkin soL'a açıklamada bulunan Patronların Ensesindeyiz İSG Grubu’ndan Zehra Güner, Türkiye'deki işyerlerinin büyük çoğunluğunda 50’den az sayıda çalışan bulunduğunu, teklif ile tüm işyerlerinin yüzde 98’ini oluşturan işyerleri içerisindeki az tehlikeli sınıfta faaliyet gösteren işyerlerinde yasanın uygulanmasının ötelendiğine vurgu yaptı. 

"Bu yasa teklifi ile maliyet unsuru olarak görülen işçi sağlığı ve iş güvenliğinden patronlar korunmaya devam edilecektir" diyen Güner, "İşçiler için güvenli çalışma ortamına bir katkısı olmayacak, iş kazaları, işçi ölümleri azalmayacak, iş cinayetleri yaşanmaya devam edecektir" ifadesini kullandı.

Güner, kamu hizmeti olması gereken işçi sağlığı ve iş güvenliğinde kamu sorumluluğunun kamunun üzerinden atılacağını, devletin kendi görevini yapmayacağını dile getirdi.

Güner'in söz konusu düzenlemeye ilişkin yaptığı değerlendirme şöyle:

14 Temmuz tarihli TBMM Başkanlığı’na sunulan Torba Yasa’da, genel gerekçe bölümünde “Yeni korona virüs salgını nedeniyle eğitimlerin aksaması ve ilgili sınavların gerçekleştirilmemesinden kaynaklı olarak oluşacak uzman ve hekim açıklarını önlemek adına İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun 50’den az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri ile kamuya ait işyerlerinde iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi görevlendirilmesine ilişkin hükmün ötelenmesinin amaçlandığı” yer alıyor.  

Bu öneri aşağıdaki temel değişiklikleri kapsayacaktır.

  1. 50’den az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta yer alan hukuk bürosu, terzi, manav, market gibi işyerleri ve kamu kurumlarında1 iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi bulundurma zorunluluğu 01/07/2020 tarihinde yürürlüğe girmişti ancak, bu hazırlanan teklif ile yürürlük 31/12/2023 tarihine ötelenmek isteniyor. 
  2. Bu değişiklik yalnızca bu işyerlerinde uzman ve hekim görevlendirilmesinin ötelenmesi anlamına gelmiyor, tarih değişikliği uzmanların da tehlike sınıfına göre görevlendirilmelerinin de değişmesi anlamına geliyor. 31/12/2023 tarihine kadar çok tehlikeli işyerlerine A sınıfı belgeye sahip uzman yerine B sınıfı belgeye sahip uzman atanabilecek, aynı şekilde tehlikeli sınıf işyerlerine de B sınıfı belgeye sahip uzman yerine C sınıfı belgeye sahip uzman ataması yapılabilecek. 

6331 sayılı yasa çalışma yaşamında en fazla tartışılan yasalardan biri. Patronlara getirdiği kolaylıklar yanında sonuçları itibarı ile de tartışılıyor. Kazalar, meslek hastalıkları, iş cinayetlerinin tamamı yasanın uygulanması ya da uygulanmamasının sonuçları. Yasa bu haliyle dahi uygulansa işçiler için önemli olurdu. Ancak hem yasa, hem de bu alana yaklaşım açıkça işçilerin sağlığının önemsenmediğinin kanıtı gibi. 

2012 yılında yürürlüğe girdi. İş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması, mevcut sağlık ve güvenlik şartlarının iyileştirilmesi amacıyla çıkarıldığı yer alıyor yasanın amacında. Kamu ve özel sektöre ait işyerlerinin neredeyse2 tamamında tüm çalışanlar için geçerli. 

6331 sayılı yasanın çok geniş bir kapsam alanı olduğu rahatlıkla söylenebilir. Ancak…

Evet çıkarılan yasalardan alışkın olduğumuz üzere yasayla birlikte istisnalar da geldi. Kamuda uygulanması rafa kaldırıldı, özel sektörde de çalışan sayısı ve tehlike sınıfına göre kapsam dışına çıkarılan işyerleri oldu. Bu işyerlerinin sayısının da azımsanmayacak kadar fazla olduğu not edilmelidir. İşyerlerinin tehlike sınıfına göre görevlendirilecek uzmanların uzmanlık sınıfları değiştirildi. Yasanın önemli özelliklerinden biri, patronların çıkarı uğruna yasa maddelerinin defalarca değiştirilmesi oldu. Uygulamalar defalarca ötelendi. 

Hem Bakan hem de bakanlık bürokratları her söz ettiklerinde yasanın çalışanlara odaklı olduğunu, çalışanları iş kazaları ve meslek hastalıklarından korumak için yapıldığından bahseder. Ancak, bu yasaya rağmen iş kazaları azalmadı, arttı. 3

Ayrıca yine SGK’nın kendi istatistiklerinde ölümlü iş kazası sayıları da arttı. 4


Ülkemizde işyerlerinin büyük çoğunluğunda 50’den az sayıda çalışan bulunuyor. Teklif ile tüm işyerlerinin yüzde 98’ini oluşturan işyerleri5 içerisindeki az tehlikeli sınıfta faaliyet gösteren işyerlerinde yasanın uygulanmasının öteleniyor. 

Bu yasa teklifi ile;

  • Maliyet unsuru olarak görülen işçi sağlığı ve iş güvenliğinden patronlar korunmaya devam edilecektir. 
  • İşçiler için güvenli çalışma ortamına bir katkısı olmayacak, iş kazaları, işçi ölümleri azalmayacak, iş cinayetleri yaşanmaya devam edecektir. 
  • Kamu hizmeti olması gereken işçi sağlığı ve iş güvenliğinde kamu sorumluluğu kamunun üzerinden atılacak, en başta devlet kendi görevini yapmayacaktır. 
  • Az tehlikeli sınıftaki işyerlerinin sayısı diğer sınıftaki işyerlerinden daha fazladır. Tarihler tekrar ötelenirse, ülkemizde çok fazla işyeri ve işçi, kanun kapsamı dışında kalmaya devam edecektir.  
  • Uzmanlık sınıfları kendi tehlike sınıflarında çalışmayabilecek, bir alt tehlike sınıfına bakması gereken uzmanlık sınıfları bir üst uzmanlık sınıfındaki uzman yerine hizmet vermeye devam edecektir.  

Patronların sözünü dinlemeye devam ediyorlar

Hatırlanacaktır, TOBB başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu, iş sağlığı ve güvenliği mevzuatının KOBİ’lere yük getirdiğini söylemiş ve bunları kaldırttık demişti. Kobilerde  6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasasının ertelenmesini sağladıklarını açıklamıştı. “Biz de iş ve yatırım ortamı önündeki engelleri tespit edip, hükümetimizle birlikte kaldırdık. En çok şikâyet ettiğimiz konu olan, istihdam maliyetlerinin düşürülmesini sağladık. İş sağlığı ve güvenliği mevzuatı, KOBİ’lerimize büyük yükler getiriyordu, bunları kaldırttık.” Demişti. 

Hükümet, 3 yıl önce yasanın yürürlüğünün değişmesinde söz sahibi olan patronların sözünü dinlemeye bugün de devam ediyor.

Bir önceki değişiklikle 1 Temmuz 2017’de başlayacak uygulama ve patronların yükümlülüğü Haziran/2017’de Meclis’te görüşülen torba yasaya eklenen bir maddeyle 1 Temmuz 2020’ye ertelenmişti.  İşte bu erteleme için daha sonra Hisarcıklıoğlu, “biz yaptırdık” demişti.

Aynı yasayla 6331 sayılı yasada değiştirilerek ‘10’dan az’ çalışanı bulunan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin işveren veya işveren vekili tarafından yürütülebilmesine olanak sağlayan madde, ‘50’den az’ çalışanı olan işyerlerini kapsayacak şekilde değiştirilmişti.

Patronlar, az tehlikeli sınıfında 50’den az işçi çalıştırılan işyerlerinde Bakanlıkça ilan edilen eğitimleri tamamlamak şartıyla işe giriş ve periyodik muayeneler ve tetkikler hariç iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini yürütebiliyor. Bu düzenleme ile patronların eğitim almaları koşulu ile kendi işyerlerini “denetleme” görevi verilebiliyor. Eğitimleri TOBB, TESK gibi patron örgütleri verebiliyor. 

  • 1. Burada ifade edilen kamu kurumları, 4857 sayılı İş Kanununun mülga 81 inci maddesi kapsamında çalışanlar hariç kamu kurumlarını kapsamaktadır.
  • 2. Fabrika, bakım merkezi, dikimevi ve benzeri işyerlerindekiler hariç Türk Silahlı Kuvvetleri, genel kolluk kuvvetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığının faaliyetleri, afet ve acil durum birimlerinin müdahale faaliyetleri, ev hizmetleri, çalışan istihdam etmeksizin kendi nam ve hesabına mal ve hizmet üretimi yapanlar, hükümlü ve tutuklulara yönelik infaz hizmetleri sırasında, iyileştirme kapsamında yapılan işyurdu, eğitim, güvenlik ve meslek edindirme faaliyetleri yapan yerler yasanın kapsamı dışında tutuldu.
  • 3. SGK, İş Kazası ve Meslek Hastalıkları İstatistikleri, http://www.sgk.gov.tr/wps/portal/sgk/tr/kurumsal/istatistik/sgk_istatis…
  • 4. SGK, İş Kazası ve Meslek Hastalıkları İstatistikleri, http://www.sgk.gov.tr/wps/portal/sgk/tr/kurumsal/istatistik/sgk_istatis…
  • 5. SGK, 4/a kapsamında işyerlerinin faaliyet kolalrına ve işyeri büyüklüğüne göre dağılımı