Inessa Armand hâlâ umut ve heyecan saçmaya devam ediyor

Bolşevik Devrimi’nin önemli kadın öncülerinden Inessa Armand, 24 Eylül 1920’de henüz 46 yaşındayken aramızdan ayrıldı. Ölümünün yüzüncü yılında Inessa Armand’ı anarken, yaşamını, devrim mücadelesine kattıklarını ama en çok da kadınların mücadeleye dahil edilmesinde kapladığı özel yeri hatırlayacağız. 

Sema Karadal

Inessa Armand (ilk soyadı ile Stephane), opera sanatçısı Fransız bir baba ve müzik öğretmeni İngiliz bir annenin kızı olarak 1875 yılında Paris’te dünyaya gelir. Babasının erken ölümünün aileyi maddi güçlükler içinde bırakması nedeniyle küçük yaştayken teyzesi ile yaşamaya başlar. Moskova’da müzik ve Fransızca dersleri veren teyze ve İngilizce dersleri veren anneannenin yanında farklı dilleri öğrenerek büyür. Küçük yaştan itibaren müziğe yetenekli, eşitsizlik ve adaletsizliklere karşı duyarlı bir çocuktur. İleride en sevdiği bestecilerden Beethoven’ın eserlerini büyük ustalıkla çalacak ve yakın dostu Lenin de, sadık bir dinleyicisi olacaktır. 

Inessa’nın teyzesinin evlerinde özel öğretmenlik yaptığı Armand ailesi ile en başından itibaren yakın ilişkileri olur. 18 yaşına geldiğinde aynı zamanda çocukluk arkadaşı olan Armand’ların oğlu Aleksandr ile evlenir. Henüz 19 yaşındayken anne olan Inessa, toplumsal dayatmalarla ilk büyük çatışmasını anneliği vesilesiyle yaşar. Doğum yaptığı için günahkâr sayılması ve 40 gün boyunca kiliseye gitmesinin yasak olması karşısında, din ile arasına bir daha hiç kapanmayacak olan bir mesafe girecektir. Eşi, eşinin kardeşi ve yakın arkadaşları ile aydın etkinliklerini takip ederek, çokça okuyarak ilk gençlik dönemlerini geçirir. Bu arada üç çocuğu daha olur.

Sosyalizme giden yol

Aydın bir çevrede ve konfor içinde bir yaşam süren Inessa Armand için, fabrika çıkışlarında karşılaştığı işçilerin yoksulluğu ve sokaklarda tanık olduğu fahişelerin yaşamı dikkatini sürekli çeken bir bilinmezliktir. Bir süre sonra bu insanların karşısında hissettiği utanma duygusu, kendisini harekete zorlar. Öncelikli hedefi kadınların kurtuluşu olur. Fahişeliğin başlıca nedenini ücretlerin yetersizliği, işsizlik ve toplumsal baskı olarak gören Inessa, bu kadınlara yardım etmek için bir derneğe üye olur. Ancak hayırsever dernekçilerle yaptığı iş onu tatmin etmez, kadınlara tek tek uzattığı elin bir anlamı olmadığını düşünmeye başlar. Toplumun süregiden yapısının, kadınları tekrar ve tekrar aynı karanlığa sürüklemekte olduğunu fark eden Inessa Armand, kadının aşağılanmasının bir kader olmasını kabul etmez. Bir yandan insanlara ahlak dersi veren öte yandan kadınların para karşılığında bedenlerini satmalarına göz yuman kiliselerin ikiyüzlülüğü, içinde büyük bir öfke birikmesine neden olur. Inessa Armand’ın aydınlanan fikirleri ve içindeki öfke, sonunda onu sosyalizm ile buluşturacaktır. Sadece kendisi değil eşi dahil Armand ailesinin diğer gençleri de aynı yöne doğru ilerler. 

Artık bir sosyalist olan Inessa Armand, 1903’te Bolşevikler ile Menşevikler arasındaki anlaşmazlığı kavramaya çalışır, kongreleri ve yazılanları takip eder. Sonunda hem aklı hem de karakteri Bolşeviklerden yana tutum almasını sağlar. 1905 yılında Armand ailesinin Sosyalist Devrimci olan bir üyesi nedeniyle evleri polis tarafından basılır ve evde bulunan kitaplar nedeniyle Inessa tutuklanır. Bu, yaşamı boyunca ardı arkası kesilmeyecek tutuklanmaların başlangıcı olur. Inessa Armand, 1905 devrimini cezaevinden izleyecektir, bu sırada oradaki kadınlarla temas eder, onlara sosyalizmi anlatır. Salıverilmesinin ardından kendini tamamen mücadeleye adar. İşçilerle toplantılara katılır, bildirilerin basılması ve dağıtılmasında görev alır. Heyecanlı, ikna edici ve sabırlı bir konuşmacı olarak öne çıkması uzun sürmez. O dönem bir kadın yoldaşı Inessa’nın aynı zamanda 4 çocuklu bir anne olduğunu öğrendiğinde yaşadığı şaşkınlığı şu sözlerle aktarır: “Onun kendine ait bir şeyleri olabileceği inanılmaz görünüyordu”. Öyleydi, kendine ait pek az şey talebi vardı ve bu yaşamının sonuna dek böyle kalacaktı. 

Sürgün ve Avrupa’ya kaçış

Tutuklanmalar ve salıverildiğinde parti çalışmaları arasında geçen yaşamı, 1907 yılında Rusya’nın en kuzey bölgesine iki yıl sürgün edilmesiyle farklı bir yöne ilerler. Kışların 6 ay sürdüğü ve -50 derecelere ulaştığı bu yerde yaşayan insanlar, Rusya’nın öbür yakasında olan bitenlerden habersizdir. Inessa Armand için belki de yaşamının en zorlandığı zamanları, burada sessizlik ve yalnızlık içinde geçirdiği aylardır. Kasım 1908’de şiddetli kış koşullarına rağmen kaçmayı başarır ve Moskova’da kalmanın imkansızlığı nedeniyle Belçika’ya gider. En küçük üç çocuğunu yanına aldırır ve Brüksel’e yerleşir. Göçmen Bolşevikler Grubu’na üye olur. Göçmen Rus sosyal demokratlarının çoğu gibi Inessa da bir süre sonra yaşamak için Paris’i seçer. 

Inessa Armand’ın, 1909 yılında Paris’te Lenin ile tanışması yaşamının sonuna kadar sürecek olan yakın bir dostluğun da başlangıcı olur. Bu arada Bolşevik grubunda etkili bir isim olmaya başlayan Inessa, özellikle yabancı dillere hakimiyeti nedeniyle Lenin’in pek çok uluslararası yazışmalarında en yakın destekçisi haline gelir. 

Yeniden Rusya

1912 yılında Rusya’daki hareketlenmeler sonucunda Inessa Armand, gizli örgütlenmeyi yeniden yapılandırmakla görevli olarak Rusya’ya geri döner. Burada yürüttüğü çalışmalar sırasında sahte pasaport kullanmak suçundan yeniden tutuklanır. Bu kez sağlığını oldukça kötü etkileyecek olan şartlarda tutuklu kalır. Eşi Aleksandr, Inessa’nın bozulan sağlığından endişe duyarak yüksek bir kefalet ödeyerek hapisten çıkmasını sağlar. Inessa Armand, tekrar Paris'e döner. Lenin’e, Rusya’da kadınların örgütlenmesini kolaylaştıracak bir araç olarak kadınlara yönelik bir gazete çıkarmayı teklif eder. Lenin bu teklifi heyecanla karşılar ve Krupskaya ile Inessa’nın öncülüğünde bir ekip, Rabotnitsa (Kadın İşçi) gazetesi için çalışmaya başlar. İlk sayısı 8 Mart’ta çıkarılması planlanmış ve izni alınmış olsa da 8 Mart’tan bir gün önce hareketin önderleri tutuklanır. Yine de dışarda kalanlar tarafından ilk sayı tamamlanır ve basılır. İlk sayıda Inessa Armand’ın “Kadınların oy kullanma hakkı” ve “Kadın işçi ve sekiz saatlik işgünü” başlıklı iki makalesi yer alır. Rabotnitsa’nın toplam 7 sayısı yayımlanır ve ikisi toplatılır. 

Inessa Armand bozulan sağlığına rağmen 1914 yılında Viyana’da toplanacak olan Uluslararası Kadın Konferansı’na hazırlanmaktadır. Bu arada Uluslararası Sosyalist Büro, Bolşevikler ve Menşevikler arasında uzlaşmayı hedeflediği bir konferans çağrısı yapar. Lenin’in II. Enternasyonel’in en yetkili kuruluna karşı koyması için Bolşevik Merkez Komitesi’ni temsilen görevlendirdiği üç kişiden biri Inessa Armand’dır. Lenin, konferans öncesinde Inessa Armand’a yazdığı mektupta kendisini bu zorlu görev için cesaretlendirir. Lenin’in yolladığı raporu Inessa çevirir, konferansta okur, eleştirilere soğukkanlılıkla karşılık verir ve görevini başarıyla tamamlar. 

Savaş çığırtkanlığı karşısında savaş karşıtı tutumlarıyla Bolşeviklerin iyice yalnızlaştıkları dönemde Inessa, Lenin’in makalelerini Almanca, İngilizce ve Fransızca’ya çevirmeye devam eder, haberleşmesine yardım eder ve onun adına toplantılara katılır. Avrupa’nın çeşitli bölgelerindeki öncü kadınlarla düzenli haberleşmeye çalışır. Lenin’in Inessa Armand’a 1916 sonlarından 1917 başlarına kadarki dönemde yazdığı mektuplar, Birinci Dünya Savaşı boyunca uluslararası işçi hareketinin ve sosyal demokrasinin sorunlarının ele alındığı, Bolşeviklerin ulusal savunma ve savaş karşısındaki tutumları üzerine en önemli Marksist tezleri savunduğu tezleri içerir.

Ve devrim

1917 Şubat’ında ise Avrupa’daki Bolşevikler’e Rusya’dan çok güzel haberler gelir. Zaten bir devrim beklentisinde olan ve işçilerin ayağa kalkışı karşısında büyük bir heyecan duyan Lenin ve bir avuç Bolşevik, Rusya’ya geçmeye karar verir. Yıllar sonra Lenin’i Rusya’ya taşıyan trendeki 19 Bolşevikten biri de Inessa Armand’dır. Inessa da büyüdüğü topraklara ve ailesine, bu kez devrimci bir coşkuyla kavuşur. Inessa Armand’ın bundan sonraki yaşamında sadece devrim mücadelesi vardır dersek, yanlış söylemiş olmayız. Sadece kendi yaşamını devrime adamakla kalmaz çocuklarını da birer devrimci olarak yetiştirir.

Moskova’da kadın işçileri örgütleme çalışmalarına başlar. Kendisinin de içinde yer aldığı bir ekip, Rabotnisky (Kadın İşçinin Yaşamı) dergisini çıkarır. Inessa Armand’ın önerisiyle Moskova Parti Komitesi’ne bağlı kadın faaliyeti yürütecek özel bir komisyon kurulur.

İşçi sınıfının iktidarı almasının ardından, Moskova Ekonomi Konseyi başkanı görevine getirilir. Moskova Sovyeti Başkanlık Kurulu ve partinin Merkez Komite üyeliğine seçilir. Devrimden sonra kadın erkek eşitliği yasalarla garanti altına alınmış olsa da pratikte değişim zaman almaktadır. Inessa Armand, bu sorunları aşmak için mücadeleyi önüne koyar ve özellikle kadınlara yönelik propaganda faaliyetleri alanında sorumluluklar üstlenir. 1918 yılında Tüm Rusya İşçi ve Köylü Kadınları Kongresi toplanır. Bu kongrede partinin her komitesinin “Kadın İşçilere Yönelik Propaganda ve Ajitasyon Komisyonu” kurması kararlaştırılır.  Merkez Komitesi’ne bağlı Kadın Komisyonları’nın (Jenotyel), ilk yöneticisi Inessa Armand olur.

Sosyalizm ve kadın mücadelesi

Inessa Armand, partiyi kadın işçilerin en geri kalmış unsurlarıyla birleştirmek için “Kadın Delegeler Meclisi” oluşturulmasını ve partisiz kadın işçilerle düzenli toplantılar yapılmasını önerir. Kadınlara sadece propaganda ile ulaşılamayacağını, kadınların eylem içinde öğreneceğini ve dönüşeceğini düşünmektedir. Kadın İşçilere Yönelik Propaganda ve Ajitasyon Komisyonları’nın adı “Kadınlara Yönelik Faaliyet Örgütleri” olarak değiştirilir. Bu örgütlerin delegelerinin katılımıyla 15-17 Ekim 1919’da yapılan kongrede Inessa Armand’ın sunduğu rapordan bir kesit şöyledir: “Görevimiz kadına sahip olduğu gücü nasıl kullanacağını öğretmek, bu gücü artırmak ve kadının kendine güvenini kalıcılaştırmaktır. İşte bu nedenle ajitasyon çalışmalarımız sadece çağrı yapmakla sınırlı kalamaz. Yönümüzü hayatın dayattığı koşullara göre saptayarak, kadın işçilerin devrimci enerjisine uygun alanları sürekli genişletip, onları belirgin bir devrimci mücadele biçimine yöneltmek ve biçimlendirmek zorundayız. Böylece sadece öncü kadın işçileri değil, kadın yığınlarını da etkileyerek harekete geçireceğiz.”

Kadınlara Yönelik Faaliyet Örgütleri’nin 28 Mart 1920’de gerçekleşen II. Kongresi’nde kadınları daha fazla bilinçlendirmek için Kommounistka (Komünist Kadın) isimli bir derginin çıkarılmasına karar verilir. Inessa Armand tüm bu çalışmaları hiç soluklanmadan, gücünün sınırlarını zorlayarak sürdürmektedir. Herhangi bir işçiden farklı olanaklara sahip olmayı reddeden Inessa Armand, yoldaşlarının anılarında aktardıklarından anlaşıldığı üzere çok kötü koşullarda yaşamaktadır.

En sonunda, bozulan sağlığını toparlaması için yoldaşlarının özellikle de Lenin’in zorlamasıyla Kafkasya’ya gitmeye ikna olur. Tedavi sürecinde bulunduğu bölgede karşı devrimci çetelerin saldırısı karşısında parti tarafından bölgeden çıkarılma talebini; ağır hastalar, kadınlar ve çocuklardan önce bölgeden ayrılmayacağını söyleyerek reddeder. Tahliye öncesi toplandıkları salonda bekleyenlerin ısrarına karşı koyamaz ve onlar için piyano çalar. Bu Inessa’nın parmaklarının piyanonun tuşlarına son dokunuşu olacaktır… Dönüş yolculuğunda verdikleri bir molada yoldaşlarıyla yerel bir toplantıya katılır. Yolculuk devam ederken hastalanır, koleraya yakalandığı anlaşılır. Kendisine yardım etmek isteyen doktor yoldaşının hastalığı kapmasından endişe duyduğu için kendisinden uzak durması konusunda ısrar eder. Yoldaşları onu dinlemese ve yaşatmak için çabalamaya devam etseler de Inessa Armand 24 Eylül 1920’de yaşamını yitirir.

Inessa’nın ardından

Ölümü, yoldaşları ama özellikle de yakın dostları Lenin ve Krupskaya için beklenmedik ve yıpratıcı olur. Cenazesinde kadın çalışmalarını birlikte yürüttükleri Kollontay, yoldaşını şu sözlerle uğurlar: “Rusya’da onun adının ve düşüncelerinin bilinmediği bir yer yok… Binlerce kadın işçi onun kahramanca yürüttüğü mücadeleyi sürdürecek ve onun gibi komünizme yürüyecek.”

Inessa Armand’ın kısaca özetlediğimiz yaşamı, sosyalizme olan inancını ve devrim mücadelesi ile yaşamı arasındaki bağın gücünü ispatlıyor.  Kadının kurtuluşu yolunda verdiği azim ve umut dolu mücadele, erken ölümünün ardından meyvelerini verdi. Jenotyel, Rusya’nın en geri kalmış topraklarındaki kadınlara bile tek tek ulaşmayı başardı. Kendisinden bayrağı devralan yoldaşları, sosyalizmin inşası sürecinde kadının varlığının öneminin farkında olarak mücadelelerini sürdürdüler. Ve Sovyetler Birliği’nde kadınlar, tarihin en büyük kazanımlarını elde ettiler. 

İnsanlara olan sevgisi, sabrı ve bitmek bilmeyen çalışma azmi ile yoldaşlarının gönlünde ayrıcalıklı bir yer tutmuş olan Inessa Armand, hayal etmekten ve mücadeleden hiç vazgeçmedi. Partinin merkezi kurullarında almış olduğu önemli sorumluklara rağmen kendisine en ufak bir ayrıcalık tanınmasına yaşamının son anına kadar göz yummayan bir eşitlik ve adalet bekçisiydi. Inessa Armand’ın yaşamına bugünden bakıldığında saygı ve hayranlık duymamak elde değil. Inessa  Armand, ölümünden yüz yıl sonra bile etrafına umut ve heyecan saçmaya devam ediyor. 

Bu yazıda Lenin tarafından Inessa Armand’a yazılmış mektuplara ve Fransız komünist Jean Freville’in “Bolşevik Devrimi’nin büyük kadını- Inessa Armand” isimli  kitabına sıkça başvuruldu. Freville, Inessa Armand’ın biyografisini yazarken; Devrim Müzesi, Moskova Tarih Arşivleri Enstitüsü ve Marksizm -Leninizm Enstitüsü’nün kaynaklarından, Inessa Armand’ın yaşamına tanıklık edenlerin ve Marksizm -Leninizm Enstitüsü’nde çalışan kızı İna Armand’ın verdiği yayımlanmamış bilgilerden yararlanmış.