'İmece' uydusu: Yerli mi, milli mi ve 'ilk' mi?

İmece uydusu iddia edildiği gibi ilk gözlem uydumuz değil. 2011 yılında fırlatılan ve halen görev yapan gözlem uydusu RASAT bu anlamda ilktir. Uydunun ne kadar 'yerli ve milli' olduğunu ise Savunma Bakanı Hulusi Akar ifade ediyor: Yerlilik ve millilik oranının yüzde 70'lere varması, bizler için büyük bir gurur ve övünç kaynağıdır.

Ogün Eratalay

4 Haziran günü ana akım medya kuruluşlarından yapılan açıklamalara göre1 Türkiye’nin ilk yerli ve milli yüksek çözünürlüklü yer gözlem uydusu İmece'nin son montajı Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ile Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu tarafından gerçekleştirildi.

Habere göre testlerin başarıyla tamamlanmasının ardından son üretim aşamasına geçilecek. Uydunun gelecek yıl uzaya fırlatılması planlanıyor.

Haberde İmece uydusunun Isıl Yapısal Yeterlilik Modeli (IYYM) montaj entegrasyon faaliyetlerinin, "içinde bulunulan salgın hastalık şartlarına rağmen 4 ay gibi kısa sürede başarıyla tamamlandığı” belirtilirken, projeyle Türkiye’nin askeri ve sivil yüksek çözünürlüklü görüntü ihtiyaçlarını karşılamak üzere "metre altı çözünürlüklü" gözlem uydusunun geliştirilmesinin amaçlandığı söyleniyor.

Haberlerde Sanayi ve Teknoloji Bakanı Varank’ın ev sahipliğinde gerçekleşen toplantıda TÜBİTAK Uzay’ın yürüttüğü yerli ve milli uydu projelerinin son durumunun masaya yatırıldığı bilgisi yer alıyor. Türk Havacılık ve Uzay Sanayii'ndeki (TUSAŞ) toplantıya Milli Savunma Bakanı Akar ile Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Karaismailoğlu, Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir, Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanı Ali Taha Koç, Türkiye Uzay Ajansı Başkanı Serdar Hüseyin Yıldırım, TÜBİTAK Başkanı Hasan Mandal, TUSAŞ Genel Müdürü Temel Kotil, ASELSAN Başkanı Haluk Güngör, Türksat Genel Müdürü Cenk Şen ve diğer kurum ve kuruluşların temsilcilerinin katıldığı belirtiliyor.

Haberde Türkiye'nin ilk “yerli ve milli haberleşme uydusu” Türksat 6A ile Türkiye’nin ilk “yerli ve milli yüksek çözünürlüklü yer gözlem uydusu" İmece'nin üretimindeki son durumun değerlendirildiği toplantının ardından TUSAŞ Uzay Sistemleri Entegrasyon ve Test Merkezi'ne geçerek İmece Isıl Yapısal Yeterlilik Modeli montaj ve entegrasyon faaliyetlerinin gerçekleştirildiği alanda incelemelerde bulunan Varank, Akar ve Karaismailoğlu’nun, İmece’nin son montajını yaptığı belirtiliyor.

İmece’yi yapılacak testlere hazır hale getiren bakanlar, uydunun fırlatılacağı tarihe kadar olan süreçler hakkında bilgi aldıktan sonra uydunun son parçalarını monte ederek TUSAŞ’ta yaşanan bu tarihi anları hatıra fotoğrafı ile ölümsüzleştirilmiş.

Sonlandırılan Isıl Yapısal Yeterlilik Modeli, bu aşamadan sonra 3 ay boyunca uzay koşullarının simüle edildiği zorlu çevresel testlere tabi tutulacak ve uzay şartlarına uyumluluğu test edilecek. Uydunun 2021 yılında uzaya fırlatılması planlanıyor.

Savunma sanayii emekçileri de evde kalamamış!

İmece’nin son 4 ay içinde ve pandemi koşullarında üretildiği bilgisini gururla veren iktidar medyası, aslında tüm topluma evde kal çağrısı yapan hükümetin, iş savunma sanayii emekçilerine geldiğinde salgında da aynı sömürü koşullarını devam ettirdiğini itiraf ediyor.

Uydu hakkında söyleneceklere gelirsek, ünlü Fransız düşünürü Voltaire 1756 yılında, Kutsal Roma İmparatorluğu hakkında görüşlerini belirtirken “Kendilerine Kutsal Roma İmparatorluğu diyen bu topluluk ne kutsal ne Romalı ne de imparatorluktur.” demiştir.2 Yukarıda özetlemeye çalıştığımız haberdeki şekilde tanıtılan İmece uydusu hakkında söylenenleri dinlediğimizde aklımıza Voltaire’in sözleri geliyor.

İmece uydusu iddia edildiği gibi ilk “gözlem” uydumuz değil. 2011 yılında fırlatılan ve halen görev yapan gözlem uydusu RASAT bu anlamda ilktir.3 Uydunun ne kadar "yerli ve milli" olduğunu ise Savunma Bakanı Hulusi Akar ifade ediyor: Yerlilik ve millilik oranının yüzde 70'lere varması, bizler için büyük bir gurur ve övünç kaynağıdır.

Uydu uzaya nasıl gidecek?

Bir diğer konu da özellikle açıklamaların içine yedirilen “uzay araştırmaları” kısmı. Elbette uzay ortamında çalışacak teknik altyapının ülke kaynaklarıyla yapılabilmesinin araştırılması ve tecrübe edilmesi, bu alanda teknolojik çalışmalar yapılması önemli. Ancak gösteri peşinde olanlar, burada küçük bir ayrıntı gözlerden kaçırıyor/unutturmaya çalışıyor; o da uydunun uzaya nasıl gideceği konusu.

Sovyetler Birliği’nin Sputnik uydusunu 1957 yılında yörüngeye koyduğu hatırlanırsa, sanırım ne demek istediğimiz daha rahat anlaşılacak. Uydularımızın “son teknoloji ürünü”, “tamamen yerli ve milli” olduğu söylenmesine rağmen onları uzaya gönderecek altyapımız maalesef yok. Konuyu önemseyenler için düşündürücü olması beklenen bu sorun geçtiğimiz dönemlerde dış kaynaklarla çözülmeye çalışılmış, Göktürk-2 haberleşme uydusu Çin'in Jiuquan Uydu Fırlatma Merkezi'nden 18 Kasım 2012 tarihinde, RASAT uydusu ise Rusya Federasyonu'nun Dombarovskiy Hava Üssü'nden 17 Ağustos 2011 tarihinde fırlatılmıştır.

Dolayısıyla ortada bir gösteri olduğu çok açık. Aralarında TAI ve ASELSAN gibi önde gelen küresel savunma sanayii şirketlerinin yer aldığı ve devletin bütün olanaklarını arkasına alan kurumların bir araya gelip hazırladığı ve orta kapitalist gelişkinlik seviyesindeki bir ülke için normal uygulama sayılabilecek bir proje ülkemizde olağanüstü olarak sunulmaktadır.

Uydunun yapımında katkıları görmezden gelinemeyecek savunma sanayii emekçilerinin haklarını yememek için teknik anlamda İmece uydusunun RASAT ve GÖKTÜRK-2 uydularının teknolojik olarak ilerisinde olduğunu ve bu uydulardan öğrenilen deneyimlerin yeni uyduda kullanıldığını belirtmeliyiz. Yeni uydu “metre altı” olarak tanımlanan hassas gözlem teknolojisine sahip olarak özellikle Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ihtiyacı olan gözlem (siz casusluk olarak da okuyabilirsiniz) faaliyetlerinde kullanılacaktır. Buradaki gözlem faaliyetinin sadece Türkiye Cumhuriyeti sınırlarının içiyle sınırlı olmayacağını faaliyetteki RASAT uydusunun gönderdiği ve kamuoyuyla paylaşılan fotoğraflardan anlamaktayız.45

Daha önce birçok farklı yerde de dile getirildiği gibi6 AKP iktidarında Türkiye burjuvazisi gömlek değiştirmek ve bölgesel olarak hatırı sayılır bir ekonomik ve askeri güç olma, yeni pazarlara erişme sevdasındadır. Genel olarak savunma sanayiinde merkezi olarak atılan adımlar bu planla uyumlu ilerlemektedir. Ancak Türkiye egemen sınıfları bu yazı kapsamındaki konuda da görüldüğü üzere aşması gereken temel yapısal eksikliklerinin etrafından dolaşarak ilerlemeye çalışmaktadır. Burada çelişki, daha uzaya uydu yerleştirecek kapasitede fırlatma sistemleri ve füze teknolojisine sahip olmadan uzay teknolojisi hayalleri kurmaktadır. Bu açıdan bakıldığında Türkiye, emperyalist hiyerarşide kendisine tanımlanan seviyeye bağlı hareket etmektedir.