Günlük hasta sayısının hızlı bir şekilde 1.000’in çıkması hükümeti ek önlemler almaya sevk ediyor. Öte yandan il valilerinin ve TTB’nin açıklamaları sayının açıklananın çok üzerinde olduğunu gösteriyor.
Hürriyet'ten Fevzi Kızılkoyun'un haberine göre başta İstanbul, Ankara, Diyarbakır, Konya, Malatya, Şanlıurfa, Mardin ve Batman olmak üzere hareketliliğin fazla olduğu, izolasyonun sağlanamadığı kentlerdeki ilçe, semt ve mahallelerde sokağa çıkma yasağı ilan edilecek. Zaruri ihtiyaçlar ve istisnai durumlar dışında ilçeler arasında geçişler kapatılacak. Risk düzeyi yüksek il veya bölgelerde hafta sonları sokağa çıkma yasağı da gündeme gelebilecek.
Vaka artışından hükümet sorumlu
Hükümet salgının en başından itibaren gerekli önlemleri almak konusunda çok yetersiz kaldı:
Salgının başında tam bir karantina uygulanmadı, hastalığın görüldüğü ülkelerle sınır kapıları geç kapatıldı, Suudi Arabistan’da vaka varken umreye izin verildi, filyasyon çalışmaları geç başlatıldı, yeterli sayıda test yapılmadı, “normalleşme” kararları çok erken ve kontrolsüz alındı, bilim kurulu üyelerinden yazın hastalığın sıradan bir yaz gribi durumuna geleceği açıklamaları geldi, Sağlık Bakanı çok erken evrede, Mayıs ayında salgının kontrol altına alındığını söyledi, tüm yetkili ve bilgililerin dilinde “şu önümüzdeki iki hafta çok önemli, dayanalım” lafı vardı, o iki haftalar haliyle hiç bitmek bilmedi.
Bu politika halkın yorulmasına ve gevşemesine yol açtı.
Bir yandan hükümetin salgın önlemleri konusundaki yetersizliği, bir yandan da halkın önlemlere uyumundaki düşüş salgının yeniden alevlenmesiyle sonuçlandı.
Otellerin tam kapasiteyle çalışmasına, otobüslerin tam kapasiteyle seyahatine izin veren, toplu taşıma sistemindeki doluluğu gidermek için önlem almayan hükümetin, tatil yapan, işine gidip gelen vatandaştan maske-mesafe kurallarına uymasını beklemesi abesle iştigaldi.
Kısmi karantina işe yaramaz
Bütün belirtiler Türkiye’nin yeniden tam bir karantinaya ihtiyaç duyduğu noktaya doğru sürüklendiğini gösteriyor.
Ancak hükümetin en azından bir süre daha bu radikal kararı veremeyeceğini tahmin etmek zor değil. Dolayısıyla şu anda ancak salgının şiddetlendiği illerde seyahat kısıtlamasından ve kısmi sokağa çıkma yasağından söz edebiliyor.
Öte yandan tüm tatil bölgelerinin hınca hınç dolu olduğu böyle bir zamanda bunun bile uygulanması neredeyse imkansız ve ayrıca yine aynı nedenle etki derecesi de çok sınırlı kalır.
1 Eylül’de eğitime başlama hazırlıkları yapan AKP’nin bir yandan da bu tür sınırlamalardan söz etmesi ayrıca tam bir çelişki de oluşturuyor.
Manzarayı çaresizlik ve yönetememe hali olarak değerlendirmek mantıklısı olur.