Harun'dan bize kalan: İşçi sınıfı devrimciliğine sarsılmaz inanç...

68 kuşağının devrimci gençlik önderlerinden biriydi Harun Karadeniz. Gençlik hareketinin işçi sınıfının yolunda olduğunu ısrarla vurguladı, tüm işçi direnişlerinde ve gençlik direnişlerinde en ön saflarda yer aldı. Harun, aramızdan ayrılışının 45. yılında geriye bıraktığı devrimci mirasla anılmaya devam ediyor.

Haber Merkezi

Harun Karadeniz bundan tam 45 yıl önce aramızdan ayrıldı.

68 kuşağının devrimci önderlerindendi Harun. Gençlik hareketinin sınıf hareketinden bağımsız olamayacağını ısrarla vurguladı, eylemleriyle de bunun en önemli örneklerinden biri oldu. Öğrenci eylemlerini emekçilerle buluşturmak için inatla ve yılmadan mücadele etti.

68 kuşağının antiemperyalist mücadelesinde ön saflardaydı, İTÜ İnşaat Fakültesi öğrencisi olan Harun Karadeniz Öğrenci Derneği başkanlığı ve İTÜ Öğrenci Birliği başkanlığı yaptı. Üniversite boykotlarına, işgallerine öncülük edenlerden biriydi.

Kamuoyuna yansıyan, dönemin en bilinen yürüyüşlerinden biri olan “Özel Okullar Devletleştirilsin” yürüyüş ve kampanyasının örgütleyicilerinden biriydi. 7 Kasım 1967’de başlayan, 11 Kasım 1967’de Adapazarı’ndan geçerken yaptıkları mitingde şu cümleleri kurdu:

“On bin Üniversiteli derslere girmiyor, Neden? Yüz ellisi yollara düşmüş, neden? Köylü çocuğunun okuduğu Köy Enstitülerini kapadılar, neden? Dar gelirlilerin okuduğu askeri ortaokul, liseleri kapatıyorlar, neden? Tekniker okullarını kapadılar, neden? Parasız yatılı öğrenci sayısını azalttılar, neden? Şimdi de parası olanlar için özel okullar açıyorlar, neden? Oysa her şeyi yaratan, buğdayı biçen, fabrikayı, binayı, köprüyü yapan sen. Okuyamayan yine sen! Sen niye okuyamadın düşün. Senin çocuğun da bu gidişle okuyamayacak. Bu işi düzeltebilecek bir tek kuvvet vardır, o da sizlersiniz. Yani halktır.”

"Okumuş insan emekçi halka karşı sorumludur" sözünün pratikteki karşılıklarından biriydi Harun.

İşçi sınıfının tüm eylem ve direnişlerinde gençliği sınıfın yoluna seferber etmek için ısrarla ve inatla çabaladı.

12 Mart Darbesi sonrası TKP ve Dev-Genç davalarından yargılandı. 

Yaşamını yitirmesine neden olan hastalığa hapishanede yakalanan Harun için İstanbul Sıkıyönetim Adli Müşaviri "Ölsün istiyoruz" demişti.

Karadeniz hapishanede yakalandığı bu hastalığın ardından 15 Ağustos 1975'te yaşamını yitirdi.

Aramızdan ayrıldığında geriye önemli bir miras bıraktı Harun.

Yaşamını yitirdiğinde, Yürüyüş gazetesinde çıkan bir yazıda bu mirasa vurgu vardı:

Harun’dan bize kalan, mücadele azmidir. Harun'dan bize kalan, işçi sınıfı devrimciliğine inançtır. Harun'dan bize kalan ortak çalışmadaki başarısıdır. Harun'dan bize kalan. güzelim bir anIatımdır. Harun'dan bize kalan, mücadele süreklilik ve yılmazlıktır...