Ünlü sinema ve dizi oyuncusu Haldun Boysan 62 yaşında dizi çekimleri için gittiği Ürgüp’te yaşamını yitirdi.
Haldun Boysan’ın ölüm nedeni basına kalp yetmezliği olarak yansıdı.
Oysa Haldun Boysan kalp pili kullanıyordu ve Haziran ayında değiştirilmesi gereken pilini Covid-19 korkusu nedeniyle değiştirtmemişti.
Kalp pili ne işe yarar?
Kalp pili kalbin normal ritimde çalışamadığı ve fizyolojik işlevlerini yerine getiremediği, aritmi, kalp ileti sisteminin bozukluğu gibi durumlarda takılır.
Kalp atım sayısının belli bir düzeyin (sağlık için risk oluşturan 60’ın) altına inmesi durumunda pil devreye girer.
Kalıcı pil olarak isimlendirilen cihazlar yaklaşık 1 saatlik bir operasyonla hastaya takılır ve ortalama olarak 5 yılda bir de değiştirilmesi gerekir.
Pilin tükenmesine yakın durumlarda, pilin devreye girmemesi nedeniyle, hastalar kalp ritimlerinde düzensizlik hissetmeye başlarlar. Bu sorun pilin acilen değiştirilmesi gerektiğine işaret eden bir sinyaldir.
Ancak bu sinyalin ortaya çıkmasına gerek kalmadan hastaların belirtilen tarihlerde pilin gücünü ölçtürmek üzere kontrollerine gitmeleri gerekir.
Haldun Boysan’ın Covid-19 korkusu
Basına yansıyan bilgilere göre Haldun Boysan Covid-19 korkusu nedeniyle Haziran ayındaki hastane kontrolüne gitmedi.
Dolayısıyla bu ölüm olayı salgının sağlık hizmetlerine ulaşımı ne derecede etkilediğine ilişkin çok kritik bir örnektir.
Bu tür olumsuz örneklerin sıklığı konusunda ülkemizde maalesef hiçbir veri bulunmuyor ve bu tür olumsuzluklar ancak meşhur bir kişinin başına geldiğinde haber olabiliyor.
DSÖ’nün yaptığı bir araştırma salgın döneminde dünya ülkelerinin %90’ında halkın temel sağlık hizmetlerine ulaşımında aksama olduğunu gösteriyor.
Haldun Boysan’ın ölümü önlenebilirdi
Pek çok bilim insanı salgının başından beri bu tür olumsuz olayların gelişmemesi için Sağlık Bakanlığı’nı uyarıyordu.
Zira salgın dönemlerinde sağlık hizmetlerine ulaşım, bu olayda yaşanan türden korkulara, sağlık kurumlarının salgın vakaları nedeniyle dolmasına, salgın koşullarında salgın personelinin tükenmesine bağlı olarak önemli derecede aksayabilir.
Bu soruna yol açmamak bakımından yapılması gereken şey sağlık kurumlarının bir kısmının pandemi kurumu haline getirilirken, diğerlerinin normal işlevlerini sürdürmelerinin sağlanmasıdır. Bu özellikle cerrahi hizmetlerin de sunulmakta olduğu hastaneler için önemlidir.
Türkiye’de ise Sağlık Bakanlığı Bilim ve Aydınlanma Akademisi tarafından da dile getirilen bu öneriye hiçbir zaman itibar etmedi. Dolayısıyla Covid-19 ile enfekte olan sağlık kurumları hem sağlık personeli hem de hastalar için Covid-19 risk ortamı haline geldi.