Hakim Özcan hakkında nihayet soruşturma: AKP’li isimden talimat, çeteyle işbirliği iddiası ve 3,5 milyon dolar rüşvet...

Kadir Topbaş’ın damadı Ömer Faruk Kavurmacı'yı 20 dakikada tahliye eden, Burhan Kuzu'nun aracılığıyla da İranlı uyuşturucu baronu Naci Zindaşti'yi serbest bırakan Cevdet Özcan hakkında nihayet soruşturma kararı verildi. İşte Özcan hakkındaki iddialar...

Haber Merkezi

Mehmet Baransu da, Meral Akşener’in danışmanı Kerim Çoraklık da onun kararıyla tutuklandı, Kadir Topbaş’ın damadı Ömer Faruk Kavurmacı ise yine onun kararıyla tahliye edildi. Birçok önemli davada dikkat çeken kararlara imza atan hakim Cevdet Özcan, kamuoyunda asıl olarak İranlı uyuşturucu baronu Naci Zindaşti’yi Burhan Kuzu’nun da devreye girmesi ve iddiaya göre rüşvet alarak serbest bırakmasıyla gündem oldu.

Türkiye’de davaların nasıl ve hangi araçlarla sonuçlandığına çarpıcı bir örnek teşkil eden Cevdet Özcan hakkında ortaya çıkan tüm iddiaların ardından soruşturma kararı ancak dün geldi.

HSK tarafından hakkında soruşturma başlatılan Özcan’a ilişkin çok sayıda suçlama bulunuyor.

Kavurmacı’yı 20 dakikada tahliye etti

“FETÖ” davasında verdiği tutuklama kararları da bulunan Özcan’ın ilk dikkat çekici kararı  TUSKON'a yönelik Cemaat operasyonunda tutuklanan İstanbul Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Kadir Topbaş'ın damadı Ömer Faruk Kavurmacı’yı tahliye etmesi oldu.

İddiaya göre Kavurmacı hakkında sağlık sorunları olduğuna ilişkin raporlar hazırlatan avukatları, bu raporları çıkar çıkmaz değil bir süre sonra mahkemeye sundu, tahliye başvurusu tatil olan 1 Mayıs’ta yapıldı ve dosyayı Özcan’ın görev yaptığı 5. Sulh Ceza Nöbetçi Hakimliği ısrarla talep ederek karara bağladı. Dosya Özcan’ın önüne gelir gelmez 20 dakika içinde Kavurmacı hakkında tahliye kararı verildi.

Zindaşti kararı ve Burhan Kuzu…

Çok sayıda cinayetin de aralarında bulunduğu suçlamalarla tutuklanan İranlı uyuşturucu baronu Naci Zindaşti’nin avukatlarının yaptığı tahliye başvurusunu da tıpkı Kavurmacı davasında olduğu gibi İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimi Cevdet Özcan karara bağladı.

Özcan’ın kararı sonrası tahliye edilen Zindaşti ve adamları, haklarında kısa süre sonra yeniden tutuklama kararı çıkmasına rağmen kısa sürede yurt dışına kaçarak kaybolmuştu.

Tartışma konusu olan bu tahliye kararının ardında Burhan Kuzu’nun olduğu, Özcan’ın Kuzu tarafından söz konusu dosyaya ilişkin defalarca arandığı ortaya çıkmıştı.

3,5 milyon dolar rüşvet

Söz konusu tahliye kararına ilişkin Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan ve Doğan Kasadolu'nun "ihbar eden" sıfatıyla yer aldığı iddianameye göre, Özcan'ın Zindaşti'yi tahliye etmesi karşılığında rüşvet aldığı belirtildi.

Söz konusu iddianamede, Özcan'ın avukatlar Oktay Bağatır ve Servet Haznedar'dan üzerinden seri numarasının bir şifre olarak kullanıldığı 10 liralık banknot alarak Kapalıçarşı'da bulunan bir kuyumcuya gittiği, kuyumcudan 3,5 milyon dolar aldığı iddia edildi.

‘Üzerimde çok baskı var’ demiş

Zindaşti hakkında verilen tahliye kararına itiraz eden ve konuya ilişkin HSK’ya ifade veren Savcı Ercan Devrim, Cevdet Özcan ile ilgili aylar önce verdiği ifadede şu bilgileri paylaşmıştı:

“Cevdet Bey en az 3-4 kez farklı zamanlarda beni ziyarete etmişti. Bu ziyaretlerde söz konusu soruşturma dosyasının akıbetini ve ne zaman iddianame düzenleneceğini sormuştu. Bu ısrar ve genel itibarı ile kullandığı çekingen ve mahcup dil bende merak ve şüphe uyandırdı. Tehdit edildiğini veya kendisine şantaj yapıldığını düşündüm ve böyle bir şey olup olmadığını son gelişinde kendisine sordum. Bana ‘Üzerimde çok baskı var. Çok baskı yapıyorlar’ dedi. Nereden olduğunu sorduğumda ‘Ankara’dan Burhan Kuzu sürekli arıyor’ şeklinde yanıtladı. Ben kendisine soruşturmanın yakın zamanda sonuçlanmayacağını söylediğimde benden tutukluluğun gözden geçirilmesi kararının kendi nöbetine denk getirilmemesini, kendisine düşürülmemesini rica etti. Yanlış hatırlamıyorsam Cevdet Bey, dosyanın önüne gelmesi halinde mazeret izni kullanacağını ya da rapor alacağını söylemişti. Cevdet Özcan’ın verdiği tahliye kararına şaşırdım. Cevdet Bey bu dosyada tahliye ve tutukluluğa itiraz kararları vesilesiyle dosyayı görmüştü. tutukluluğun devamına ilişkin karar vermişti. Dosyayı önceden biliyordu ve bu nedenle karara şaşırdım ve şüphe duydum”

Hakim Özcan G. de ifadesinde Burhan Kuzu tarafından arandığını belirterek şöyle diyecekti:

“Eşimle birlikte bir alış veriş merkezindeyken telefonum çaldı. Ailemle alış veriş yaparken Telefonum tanımadığım bir başka cep telefonu numarası aradı. Açtım. Kendisini Burhan Kuzu olarak tanıttı. Söz konusu dosyayla ilgili konuşmaya başladı. Dosyadaki adam öldürme suçlarına ilişkin ölenlerin yabancı ve suç yerinin yabancı memleket olduğunu, Türk kanunlarının uygulanmayacağını, Zindaşti’nin tutuksuz yargılanmasını, İran ile ilişkileri bakımından daha faydalı olduğunu hatırladığım kadarıyla iletti. Ben kendisine dosyada kararımı verdiğimi artık benlik bir şey olmadığını izah etmeye çalışsam da bulunduğum ortamın da gürültü olması sebebiyle beni anlamadığını düşünüyorum. Telefonu kapattıktan sonra o gün yeniden kendisiyle görüşmedim.”

(Ertesi gün) Cep telefonum sabit bir hattan aranmıştı. Açan kişi Külliye’den aradığını, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Burhan Kuzu’nun görüşmek istediğini iletti ve bağladı. Burhan Bey bana yine dosyayı kastederek dosya numarasını vereyim mi diye sordu ve dosyayı hatırlattı. Ben kendisine ben zaten kararı verdim. Gerek yok diyerek geçiştirdim. Numara gerekirse zaten buluruz dedim. Konuşma sonlandı. Bu durumdan yine rahatsız olmuştum. İstanbul 7. Sulh Ceza Hakimi Ersin Bey ile konuştum. Dosyayı o da biliyordu. Huzursuz olduğum için dosya hakkındaki fikrini sordum. O da delil durumundan bana bahsetti. Ben ona Burhan Kuzu’nun beni aradığını ve aramızda geçen konuşmayı aktardım. O da ‘Doğrusunu yapmışsın rahat ol’ içerikli beni rahatlatmak maksatlı sözler söyledi.”

‘Bir kesim beni haber elemanı olarak kullanmaya çalışıyor, diğer kesim yakalamaya çalışıyor'

Aynı gün Cevdet Özcan’ın kendi odasına geldiğini de anlatan Özcan G., “Cevdet Bey odama geldi. Bu konu üzerine sohbet etmeye başladık. Bana Zindaşti’den bahsetti. Emniyet içerisinde bir kesimin onu haber elemanı olarak kullanmaya çalıştığını, diğer kesimin ise onu yakalamaya çalıştığını söyledi. Burhan Kuzu’dan konu açıldı. Bana kendisini de adli tatilden önce Burhan Kuzu’nun aradığını ve bu dosya ile ilgili görüştüğünü, ısrar ettiğini söyledi. Kendisinin de ‘Hocamız bir şey diyemiyoruz’ dediğini aktardı. Sonrasında bu aramaları kastederek ‘Sonuçta böyle oldu’ dedi ve tahliye kararını kastetti. Böyle bir konuda arandığım için endişeliydim. Komisyon başkanımızla telefonla görüştüm. Rahatsızlığımı dile getirdim. O da adı geçen şahısla görüştüğünü bir daha aramaması gerektiğini ilettiğini, tekrar araması halinde görüşmemesi, başsavcının da bu konudan haberdar olduğunu, adı geçen şahsın tekrar araması halinde suç duyurusunda bulunacaklarını bana söyledi.”

'Benim nöbetime denk getirilmemesini rica ettim'

Cevdet Özcan ise müfettişlere verdiği yazılı ifadesinde kendisini savunacak ve şöyle diyecekti:

“Prof. Dr. Burhan Kuzu’nun beni telefon ile araması üzerine kendisinin dosyaya vakıf olduğunu fark ettim. Çok detaylı bir şekilde kendisi dosyayı anlattı. Ben de kendisine anlattıklarını bildiğimi dosyadaki süreci de ve mevcut delil durumunu ona bildiğimi ancak daha önce sağlık sebeplerinden ötürü tahliye kararı verdiğim Ömer Faruk Kavurmacı isimli şahsın tahliyesinden dolayı tarafıma birçok iftira atıldığını, bu yönden kamuoyunda hakkımızda algı yaratacak olaylara sebebiyet verebileceğini söyledim. Bunun üzerine kendisi kesinlikle benimle ilgili hiçbir şüphe olmadığını, kendisinin ve benim ismimden dolayı asla bir isnatta bulunulmayacağını söyledi. Ben de derhal dosyanın soruşturma savcısı olan (ki Ömer Faruk kavurmacı isimli şahsın dosyasında da aynı savcı görev yaptığından) Ercan Devrim’e gittim. Telefon görüşmesini anlattım. Kendisi de beni doğruladı. Burhan Kuzu’nun dosyaya vakıf olduğunu, esasen dosyada yeterli somut delil olmadığını, iddianame düzenleyecek durumda olmadığını, bir şekilde iddianame düzenlense bile mahkumiyet kararı çıkamayacağını ifade etti. Ben de mevcut delil durum çerçevesinde kendisi ile aynı görüşte olduğumu ifade ettim. Ancak Ömer Faruk Kavurmacı dosyasından sonra şahsımla ilgili çok yıpratıcı iftira içerir yayınlar yapıldığını söyleyerek benim nöbetime denk getirmemesini rica ettim. Kendisi de bana hak verdi.”

Ancak dosyanın kendi mahkemesine gönderildiğini öne süren Özcan, tahliye kararını ise Zindaşti’nin tutuklu kalmasına neden olacak delil olmamasına bağladı:

“Bilindiği üzere tutuklu dosyaların tamamı soruşturma aşamasında en geç CMK’nın 108. Maddesi uyarınca 30’ar günlük süreler ile tutukluluk halinin devam edip etmeyeceği hususunda değerlendirme yapılır. Bu değerlendirme yapılırken, mevcut delil durumu, tutukluluk kararından sonra yeni delil elde edilip edilmediği, tutukluluk halinin devamının gerektirip gerektirmediği, iddianame düzenlenecek şekilde somut maddi delillerin bulunup bulunmadığı, iddianame düzenlenmesi halinde isnat edilen suçların işlenip işlenmediğini, mahkumiyet hükmü kurmaya yeterli delil olup olmadığı gibi hususlar birlikte değerlendirilir, mevcut deliller çerçevesinden tutuklama tedbiri dışında koruma tedbirleri uygulamak suretiyle umulan faydanın sağlanıp sağlanmayacağı ayrıntılı olarak değerlendirilmektedir.”

Özcan, rüşvet iddiasını da yalanlayarak “Hayatımda Kapalıçarşı’da herhangi bir kuyumcuya gitmedim. O kadar saçma ve uydurma bir iddia ki bu iddiaların tamamen gerçek dışı olduğu çok rahat bir şekilde çürütülebilir. 15 yıldır aynı telefonu kullanıyorum. İstanbul’un her yerinde kameralar var. Araştırılsın" diyecekti.