Hakan Atilla olayı: AKP ABD'yle dansında bir safra daha attı

Hakan Atilla, Halk Bankası ve Atilla'nın görevinden 'istifası'. AKP'nin ABD ile ilişkileri penceresinden yorumlanan bu konuları Engin Solakoğlu ile konuştuk.

Yavuz Karamahmutoğlu

Hakan Atilla'nın görevinden istifa etmesiyle HalkBank davası yeniden gündem oldu.

Hem davayı hem de son günlerde iktidar kanadından sıkça yapılan açıklamaları emekli diplomat Engin Solakoğlu soL'a değerlendirdi. 

'Çok şey bilenlerin konuşmamalarının sağlanması'

Halkbank’ın ilk davasıyla bağlantılı olarak ABD’nde mahkum edilen ve 28 ay hapis yatan Hakan Atilla’yı ülkeye dönüşünde kahramanlar gibi karşılayıp İstanbul Borsası’nın başına getirmenin AKP rejimi açısından bir tür meydan okuma olarak değerlendirildiğini söyleyen Solakoğlu, "bu tablonun arkasında aynı zamanda çok şey bilenlerin konuşmamalarının sağlanması anlayışının da yattığını düşünebilirsiniz" diyerek, Atilla'nın yurda dönüşüyle birlikte "takdir edilmesinin" farklı boyutlarının da olabileceğine işaret etti.

Vur-kaç fonları

Atilla konusunun Türkiye-ABD ilişkilerinde ve ekonomi bakımından ne ifade ettiği konusunu değerlendirirken, Solakoğlu şöyle dedi:

"Sürekli açık veren Türkiye ekonomisi uyuşturucu bağımlısı gibi dış kaynağa ihtiyaç duyar haldedir. Üstelik beklenen ve çekilebilen dış kaynaklar sabit sermayeden ziyade artık hepimizin ezberlediği deyimle 'sıcak para' denilen benim ise 'vur-kaç fonları' olarak nitelemeyi tercih ettiğim türden paralardır. Bunlar siyasi ve mali sebeplerle kırılgan duruma gelmiş  ekonomilerdeki faiz-kur dengesini takip edip, azami kazanç sağlamak amacıyla 'seyahat' eden fonlardır." 

'Bu kaynağa mecbur'

"Bu fonların bir gözü, küresel kapitalist ekonominin başat yönlendiricisi konumundaki ABD Merkez Bankası’ndadır" diyen Solakoğlu 18 yıllık yönetiminde elde ettiği büyük dış kaynağı üretimi artıracak alanlara harcamayan, bunun yanında Cumhuriyetin bütün birikimini üç-otuz paraya likide eden AKP yönetiminin artık iktidarını sürdürebilmek için bu kaynağa mecbur olduğunu söyledi.

'Biden'a mesaj gönderdi'

Solakoğlu, "ABD’nin İran’a yönelik yaptırımlarını (ki bunların bana göre hiçbir meşruiyeti yoktur) ihlal suçu işlediği gerekçesiyle mahkûm edilen ve bir anlamda ABD’nin gözünde 'mali suçtan sabıkalı' olarak görünen bir kişiyi uluslararası fon sağlama bağlamında en önemli işlevi görmesi beklenen İMKB’nin başına getirirseniz ciddi bir riske girersiniz. ABD’de yönetimin değişmesiyle bu riskin büyüdüğünü gören AKP rejimi şimdi kendince bir geri adım atıp Atilla’nın 'kendi isteğiyle istifa'sını sağlayarak iki aydır telefonunu gözlediği Biden’a bir mesaj göndermiş oldu" derken ABD ile ilişkiler alanında bu "jest" dışında yaşanan başka şeyler de olduğuna dikkat çekti.

'Mali ağırlığı bakımından önem taşımakta'

"Doğal olarak bu mesaj tek başına değil, Rejimin Akar, Kalın gibi önde gelenlerinin ABD’yle ilgili olarak verdiği diğer mesajlarla birlikte değerlendirildiği zaman daha kapsamlı bir anlam taşır. ABD ile S-400, Suriye’de PKK-YPG’ye verilen destek  gibi sorun başlıklarının yanında Halk Bankası davası özellikle mali ağırlığı bakımından önem taşıyor" diyen Solakoğlu, davanın Biden yönetiminin gündemindeki ağırlığının boyutlarına ilişkin değerlendirmesini ise "ABD yönetiminin Biden’ın bir ara ifade ettiği gibi adli sürece hiç karışmaması halinde ağır bir mahkûmiyet kararı çıkacağı yönündedir" sözleriyle özetledi.

Bu yönde bir gelişmenin sadece AKP açısından bir kötüye gidiş olarak görülmesinin doğru olmayacağını öne süren Solakoğlu "Merkez Bankası rezervlerinin seviyesi Antarktika kışının sıcaklık ortalamalarıyla   karşılaştırılabilecek hale gelmiş bir ülke bakımından mahkemeden çıkacak milyar dolarlar düzeyinde bir para cezası ve Halk Bankası’nın SWIFT sisteminden dışlanması gibi bir yaptırım öncelikle AKP yönetimini değil, Türkiye emekçilerini vuracaktır. Emperyalizm muhatabıyla asimetrik ilişkiyi tercih edeceğinden borçlu ve daimi olarak aman dileyen bir AKP yönetimi ABD bakımından en fazla tercih edilecek rejim şeklidir.

Bu AKP yönetimi o cezayı Türkiye emekçilerinin sırtına seve seve yükleyecek ve düzeniçi muhalefet ABD’yi bu bağımlılık ilişkisini kendisinden daha iyi sürdürebileceğine ABD’yi ikna edene dek, ülkeyi ve halkı ilgilendiren her konuda taviz safraları bıraka bıraka yoluna devam edebilecektir" diye konuştu.