GÖRÜŞ | Yargı reformundan ‘puanlama’ çıktı: Yargıya yeni kıskaç...

AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir süredir dile getirdiği ‘yargı reformu’ndan puanlama sistemi çıktı. Sistemi ve olası sonuçlarını Ömer Faruk Eminağaoğlu ile konuştuk.

Ali Ufuk Arikan

Berat Albayrak’ın istifasının hemen ardından gündemde artan bir hızla yer bulan “ekonomi ve yargıda reform” tartışmaları yeni bir aşamaya taşınmak üzere.

AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün yaptığı açıklamada reform paketinin son aşamasına geldiğini ve kısa süre sonra kamuoyuna açıklanacağını duyurdu. Erdoğan’ın bu açıklaması sonrası paketten ilk ayrıntılar basına sızarken, hâkim ve savcıların dosyalarının tamamlanmasında puanlama sistemine gidileceği ve atama ve terfilerde bu puanlama sisteminin esas alınacağı öğrenildi.

Bu sistemin kim tarafından sürdürüleceği, puanlamanın hangi kriterlerce ve kimler eliyle yapılacağı merak konusu olurken, yargıya daha önceki iktidar müdahaleleri düşünüldüğünde puanlama siteminin de baskının yeni bir aracı olabileceği değerlendiriliyor.

Burada en kritik başlığın sistemin “objektifliği” olacağı belirtilirken, düzenlemenin “subjektif” değerlendirmelere kapı araladığı, hakim ve savcılar üzerindeki iktidar baskısı için yeni bir araç haline geleceği yorumları yapılıyor.

AKP’nin yargıyla imtihanı: Önce Gülen, şimdi İskenderpaşa

İktidara geldiği günden bugüne AKP’nin en çok adım attığı alanların başında yargı geliyor. İktidarının önemli bir bölümünde kitlesel gözaltı ve tutuklamalara imza atan AKP, yargıyı önce Gülen Cemaat ile birlikte düzenlemiş, 12 Eylül referandumuyla birlikte doğrudan Cemaat’in eline teslim etmişti. Cemaat’le yaşanan kavga sonrası bu kez devreye başka tarikat ve cemaatleri sokan AKP, yargıyı bir kez daha yeniden dizayn etmeye girişmişti.

Bu sürecin Gülen Cemaati ile yürütülen ilk bölümüne Ergenekon, Balyoz, Devrimci Karargah, KCK, Odatv gibi davaları sıkıştıran ve birçok hukuksuzluğa imza atan iktidar, şimdi aynı yargıyı özellikle Hakyolcular-İskenderpaşa, Menzil ve Pelikan gibi farklı farklı ekipler eliyle dizayn etmeye çabalıyor.

2016 sonrası girilen "yeni süreçte" imza atılan düzenlemer şimdi yeni bir "reformla" kalıcı hale getirilmek isteniyor.

Eminağaoğlu: Objektiflikten uzak, ikna edici değil

Son reform hazırlıkları ve gündeme gelen puanlama sistemine ilişkin soL’a değerlendirmede bulunan eski YARSAV Başkanı ve Yargıçlar Sendikası Kurucu Başkanı Ömer Faruk Eminaoğlu, gündeme gelen düzenlemenin objektiflikten tamamen uzak, subjektif değerlendirmelerin önünü açabilecek nitelikte olduğuna işaret etti.

Ömer Faruk Eminağaoğlu

Sözü edilen puanlama sistemiyle “yargı reformu” söyleminin inandırıcılığının da başlamadan biteceğine, inandırıcılıktan son derece uzak olacağına değinen Eminağaoğlu, böylesi bir puanlama sisteminden söz ediliyorsa tüm ayrıntıları, kuralları, neye ve kim tarafından nasıl karar verileceğinin tüm ayrıntılarıyla ortaya konulması gerektiğine işaret etti

'Yargı bağımsızlığının boyutunu gösteriyor'

Son dönemde hakim ve savcılar üzerindeki tehdit ve baskılara, bu tehdit ve baskılara ilişkin soruşturma dahi açılmamasına ilişkin de değerlendirmede bulunan Eminağaoğlu, “Yargının tehdit ve baskı altına alınmaya çalışıldığı başlıklarda, basının açık şekilde tehdit edildiği, saldırıya uğradığı başlıklarda yargının soruşturma açmaması, yargı bağımsızlığının ne boyutta olduğunun da işareti” dedi.

‘Kuşatılmış yargıyla adalet beklentisi boş bir hayal’

İktidarın beklentileriyle veya düşünceleriyle çatışmayan konularda yargının görece “rahat” hareket edebildiğini ancak iktidarın beklenti ve düşünceleriyle çatışan başlıklarda yargının adım atamayacak hale getirildiğini vurgulayan Eminağaoğlu, “Tablo böyle olunca, kuşatılmış bir yargıyla adalet sağlanması beklentisi boş bir hayale dönüşüyor” dedi.

‘Yargı bağımsızlığı olmadan bu paketlerin bir anlamı yok’

Yargı bağımsızlığı tesis edilmedikçe reform gündeminin abesle iştigal olduğuna işaret eden Eminağaoğlu, değerlendirmesine şöyle devam etti:

"Kamu adına hareket etmesi gereken yargı iktidar adına hareket ediyorsa, iktidarın beklentileriyle çelişmemek adına susuyorsa, iktidarla yargı arasında hiyerarşik bir sistem tesis edildiği anlamına gelir.

İktidar her seferinde yargı reformu adı altında yeni paketler sunarken, bu paketlerin hiçbiri esas sorunları çözemiyor daha da içinden çıkılmaz bir hale sokuyor. Bunun da temel nedeni yargı bağımsızlığının ortadan kaldırılması.

Yargı bağımsızlığı sağlanmadan bu reform paketlerinin hiçbir anlamı yok."

Hakim ve savcı atama ve terfileri şimdi nasıl yapılıyor?

Hakim ve savcı adayları önce giriş sınavını kazanmak durumunda. Bunun ardından iki yıllık eğitim görülüyor ve eğitimin sonunda bir sınav daha yapılıyor. Bu sınavı kazananlar arasından HSK tarafından kurayla atama yapılıyor. Ancak tüm bu sürecin sonunda ya da sırasında “güvenlik soruşturması” adı altında çok sayıda hakim ve savcının atama işlemi yapılmıyor. Bu sürecin sonunda hakim ve savcılar “kıdem”, “liyakat” ve “kariyer” gibi başlıklar değerlendirilerek terfiye konu oluyor. Yine bu başlıkların hepsi mevcut sistemde AKP tarafından şekillendirilen HSK eliyle yapılıyor.