Gözlerinizi yüzlerimizden; ellerinizi yaşamlarımızdan; eril, dışlayıcı, otoriter, eşitlik karşıtı, karanlık zihniyetlerinizi haklarımızdan; cinsel tahakküm ve sözlerinizi çocuklardan çekin!
“Profesör” unvanlınız, “siyasetçi” unvanlınız, “tarikatçı” unvanlınız ile tek bir ağızdan; “12-16 yaş doğum için en uygun”, “15 yaş iradesi var, evlenebilir” vb. söylemlerinizle, televizyonlar, yazılar, kitaplar, tarikatlar ve fetvalarınızla topluma dayattığınız anlayışın amacı; çocuk tecavüz ve istismarlarını süreklileştirecek, olağanlaştıracak, inanç ve ahlak kurallarının (şimdi de tıp bilimi alet ediliyor) gereği olduğu yönünde bir algı yaratarak, meşrulaştıracak ve böylelikle, hukuken geçerli kılacak bir yasal düzenleme arayışına zemin yaratmaktır! Bu anlayış ve arayışınızla, kuşatmak istediğiniz, cinsel olarak tahakküm kurmak istediğiniz, kışkırtılmış, saldırgan bir erkeklik önüne atmak istediğiniz, bizleriz kadınlar ve çocuklarımız!...
Toplum olarak buna asla izin vermeyeceğiz!….
Siyasal İslamcı anlayış
Yirmi yıldır iktidarın, ideolojik her aracıyla dayattığı; cinsiyet eşitliğini reddeden, kadın ile erkeği eşit görmeyen, siyasal İslamcı anlayış temelli kültür, töre, gelenek, namus kavramlaştırmasıyla oluşturulan, eril toplumsal cinsiyet kurgusunu biliyoruz ve reddediyoruz!
- İradesi bastırılmış ve biat etme kapasitesi erdemle özdeşleştirilmiş bir ‘kadınlık’ tanımını ve sınırlarını;
- "kutsal annelik" statüsü ile iradesi ve bedeni arasındaki varlıksal ilişkisi koparılmış, aile kurumunun hiyerarşik yapısına terkedilmiş, “sahiplenilmiş bedenden ibaret” olma durumunu;
- "kadının yegâne yeri evidir" diyen ve sokağı, siyasal, sosyoekonomik yön ve mekanlarıyla kamusal alanı, kadından temizlemeyi amaçlayan politik anlayışı;
- kadın öldürümlerini "bir toplumsal olay değil de adeta bir adi vaka, münferit bir olay” olarak aktaran siyasal iletişim dilini;
- kadın katilini devletin ideolojik aygıtı olarak onaylayan, sıradanlaştıran; cinayet haberlerini magazinleştiren, suçluyu ya da suçu değil, suç mağduru kadını, kültürel kabuller, dinsel kalıplar ve cinsiyetçi önyargı ile günah kavramı çerçevesinde yargılayan, adeta, öldürümlerin, her türlü şiddetin haklılaştırılabilir olduğu yönündeki algıyı, tüm görünüm ve pratikleriyle reddettik ve reddediyoruz!
Bizler, bu zihniyeti tanıyoruz! Tecavüz listeleri düzenleyen aymazların bu zihniyetten beslediğini, cesaret aldığını da biliyoruz!
Ne unvanlıların söylemi, ne bu söylemi yayan kurumlar, ne de gerici , ortaçağ zihniyetli toplumsal yaşam anlayışı oluşturma çabaları, ne de “tecavüz listeleri”, günümüz anlayış ve koşullarında kadınları insanca, özgür, eşit ve onurlu bir yaşam mücadelesinden alıkoyabilir!
Çocuk tecavüzlerine karşı mücadele
Bu anlayış ve bilinçle bizler:
- Çocukların fizyolojik, biyolojik, psikolojik sağlıklarını, varlıksal bütünlüklerini ortadan kaldıran, parçalayan bu tür girişimlere karşı çıkacağız!
- Çocukların biyopsişik ve fiziksel olanakları ve yapısal özellikleri temelinde, özel bir hukuk kategorisi olarak düzenlenmiş, onların kişilik ve yapısal özelliklerini koruyan haklarının ve yasal güvencelerinin ortadan kaldırılmasına, çiğnenmesine asla izin vermeyeceğiz!
- İnsan haklarının -çocuklar için gerektirdiklerinden türetilmiş olan - çocuk haklarının sürekli ve sistematik ihlalini oluşturan böylesi anlayışlar ve onların yansıması olan yasal düzenleme ( evlenme yaşının erkene alınması, çocuk tecavüzcüsünün evlenme halinde suçunun affedilmesi vs.) girişimlerine hayır diyeceğiz!
- Anayasa, ilgili uluslararası çocuk hakları sözleşmeleri, Türk Ceza Kanunu, Çocukları Koruma Kanunu ve ilgili kanunlarda suç niteliği taşıyan böyle eylemleri ifşa edeceğiz! Gerekenin yapılması için takipçisi olacağız!
- İstanbul Sözleşmesini savunacak ve koruyacağız!
- Hukuk öncesi doğal şiddet ortamına dönülmesine asla izin vermeyeceğiz!
- Hakları ve bedenleriyle, her türlü cinsiyetçi ayrımcı tahakkümü kutsayan, bağımlılık biçimlerini reddedeceğiz!
Nadira Kadirova nasıl öldü?
Rabia Naz’a ne oldu?
Gülistan Doku nerede?
Diye sormaya devam edeceğiz!