Futbolda yeni tartışma: Nedir bu Avrupa Süper Ligi?

Avrupa Süper Ligi organizasyonu tartışmaların yeni odağı. Peki nedir bu Avrupa Süper ligi?

Haber Merkezi

Bir süredir konuşulan ve salgın nedeniyle daha da sık dillendirilen ve bir “ihtiyaç” hâline geldiği söylenen Avrupa Süper Ligi organizasyonu, Avrupa’nın majör liglerinden kurucu takımların açıklanmasıyla tartışmaların odak noktası haline geldi.

20 takımlı bir lig olarak organize edilecek olan turnuvada 15 kurucu kulüp var bu kulüpler, organizasyona sabit bir şekilde katılım gösterebilecekler. 15 takımın dışında kalan 5 takım ise henüz içeriği ve planlaması açıklığa kavuşmasa da “performansa dayalı” olarak belirlenecek ve format bu şekilde uygulanacak.

15 kurucu üyenin 12’sinin belli olduğu organizasyona Fransız ve Alman takımların katılmaması dikkat çekici. Kurucu üyeler arasında yer alan 12 takım arasında İngiltere’den Arsenal, Manchester United, Liverpool, Chelsea, Manchester City ve Tottenham Hotspur olurken, İtalya’dan Milan, İnter ve Juventus, İspanya’dan ise Real Madrid, Barcelona ve Atletico Madrid bulunuyor.

Organizasyon formatı nasıl olacak?

Avrupa’nın majör üç liginden ağırlıklı olarak katılan takımlar arasında ise İngiliz kulüplerin ağırlığı da dikkat çekiyor. 15 kurucu üye olarak açıklanan ancak şimdilik 12’si bilinen  listenin geri kalanının ise kısa zaman içerisinde açıklanması bekleniyor.

Avrupa Süper Ligi’nin henüz ortaya çıkan formatına göre, katılım sağlayacak 20 takım iki gruba ayrılacak ve deplasmanlı bir lig usülü uygulanacak. Buna göre oynanacak maçlar sonucunda grupları ilk 3 sırada bitirecek ekipler çeyrek finale yükselirken, 4 ve 5. sıradaki kulüplerin arasından çeyrek finalistleri ise play-off maçları belirleyecek. Çeyrek final maçları çift maçlı eliminasyon sistemine göre organize edilecekken, şampiyonluk çeyrek finalde oynanacak eleme turlarından sonra belli olacak.

Tasarlanan lig takvimine göre, Mayıs ayında şampiyonun belli olması beklenirken, takımlar kendi yerel liglerine devam edebilecek ve uzan vadede de bir Kadınlar Ligi kurulması gündeme gelecek.

Tepkiler artarken organizasyon neyi amaçlıyor?

Avrupa Süper Ligi fikrinin ortaya çıkışını hızlandıran etmenlerden birisi futbolun finansal durumlarının futbol kulüğlerine getirdiği ekonomik yük olarak görülüyor.  Ancak bu durumu “bencillik” olarak gören ve Avrupa’nın futbol organizasyonlardaki kolektifliğini zedeleyeceğini öne süren FIFA ve UEFA başta olmak üzere, Premier Lig, İspanya Futbol Federasyonu, La Liga, Serie A yönetimleri ve federasyonlara Türkiye’den Kulüpler Birliği de eklendi ve “Bu talihsiz fikre karşı UEFA ve paydaşlarının yanındayız” görüşü paylaşıldı.

Juventıs Başkanı Agnelli’nin, kulübünün Avrupa Kulüpler Birliği’nden ayrıldıklarını  ve “Süper Lig bizim geleceğimiz” açıklamasını yapması, Real Madrid başkanı Perez’in futbolcuların ve takımlardın futboldan men edilme tehditlerine karşı yaptığı “Hiç problem değil, gerekirse kendi dünya kupamızı oluştururuz” demeci futbolun paydaşları arasındaki krizin boyutlarını gösteriyor.

Bunun yanı sıra diğer kıtalarda yer alan ve FIFA’ya bağlı işgören CAF, AFC, CONCACAF, CONMEBOL ve OFC gibi futbol konfederasyonları da açıklama yaparak bu turnuvalara katılacak futbol ve futbolcuların FIFA’nın organize edeceği turnuvalrdan men edileceğini açıkladı.

Turnuvanın ana fikri ve muhtemel etkileri

Avrupa Süper Ligi organizasyonu, aslında çok açık bir şekilde bir ekonomik kaygılar zincirinin son halkası olarak devreye girmiş oluyor. Futbol endüstrisinin en temel kulüplerinin ekonomik bir çıkış yolu aradığı ve salgının da bu durumu pekiştirdiği bir döneme denk gelmesi şaşırtıcı olmaktan uzak.

NY Times’ın verdiği habere göre, Avrupa Süper Ligi’ne katılmaya kabul eden kulüplerin sadece katılım parası olarak 425 milyon dolardan daha fazla para kazanacağı iddiası ya da turnuvanın Amerikan tekel JP Morgan tarafından finanse edileceği ve kurucu kulüplere 3,5 milyar avro aktaracağı iddiası turnuvanın kuruluş misyonunu tam olarak açıklamış oluyor.

Durumun lige katılmayı kabul eden futbol kulüplerinin içerisinde, özellikle antrenörler düzeyinde bir kopuşa yol açtığı ve Boris Johnson gibi siyasilerin de olaya dair yorum getirdiği görülürse, bu durumun futbolu bir açmaza götüreceği, zıtlaşmaların ayrılıklara ve sert kopuşlara varacağı, rotanın ise bir “futbol savaşı”na doğru sürüklendiği izlenebilir.