Evliliğe zorlanan çocukların sayısı açıklandı: TÜİK sayıları bile yüksek

AKP iktidarı süresince çocuk istismarı giderek arttı. Yasal düzenlemelerle, çocukların evlendirilmesinin önü açıldı. Artık güvenilmez kabul edilen TÜİK verilerine göre bile 15-17 yaş arasında doğum yapan çocuk sayısı ise 9 bin 714 olarak duyuruldu.

Aslı İnanmışık

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), "11 Temmuz Dünya Nüfus Günü" nedeniyle doğum ve evlilik istatistiklerini açıkladı.

Verilere göre geçen sene 16-17 yaş grubunda olan 17 bin kız çocuğu evlendirildi. Gaziantep bin 245 kız çocuğunun evlendirilmesiyle ilk sırada yer alan il oldu. Gaziantep’i, İstanbul ve Urfa izledi. Dersim, Bayburt ve Gümüşhane ise kız çocuklarının en az evlendirildiği iller oldu.

Geçen sene 15 yaşın altında 142 kız çocuğu doğum yaptı. 15-17 yaş arasında doğum yapan çocukların sayısı ise 9 bin 714 oldu.

Açıklanan verileri soL'a değerlendiren Avukat Barış Özbay, kayıt dışı evlliklere dikkat çekti. Özbay, "AKP iktidarı süresince yapılan yasal düzenlemeler, yalnızca imam nikahını meşrulaştırmakla kalmadı; aynı zamanda cinsel istismarı mağdurunu, suçun faili ile evlendirmeye zorladı." dedi.

Özbay şunları söyledi:

"Esasen TÜİK'in yayımlamış olduğu veriler, gerçek sayının çok çok altında olup, bu konuda özellikle 16-17 yaş grubuna atıf yapılması da bir o kadar manipülatiftir. Zira mevcut Medeni Kanun’a göre, olağanüstü bir durum ve mahkeme kararı halinde, 16 yaşını doldurmuş olanların ebeveyn rızası ile evlenebileceği düzenlenmiştir. Türkiye’de bu düzenlemenin fazlasıyla suistimal edildiği ve istisnai olarak öngörülen bu hükmün bir bakıma 'olağan'laştırıldığı da ne yazık ki bilinen bir gerçekliktir.

Öte yandan eldeki bu verilerin, adli mercilere yansıyan boyutuyla ya da kamu/özel hastanelerde gerçekleşen doğumlarla derlendiği, konunun bir başka boyutu. Anadolu’nun birçok yerinde, kayıt dışı imam nikahlarının varlığı ve bu nikahların yasal yaş sınırından sonra resmi nikaha dönüştüğü ya da kimi zaman dönüşemediği pek çok olay vardır.

TÜİK’in gerçek çocuk evliliklerinin ve çocuk doğumlarının tespiti hususunda özel bir çalışması da bulunmuyor. Bu alanda çalışma yürüten siyasi parti, dernek ve sivil toplum kuruluşlarının verileri gerçek sayıların tespitinde daha sağlıklı ve mevcut TÜİK verilerinin de çok üzerinde." 

'Düzenlemeler imam nikahını meşrulaştırdı'

"Ülkemizde son yıllarda daha fazla yaygınlaşan ve gelenekselliğin arkasına sığınan gerici bakış açısının, yeni yasal düzenlemelerle meşrulaşması ve cezai düzelemelerin önleyici olamaması aslında konunun en can alıcı noktası. AKP iktidarı süresince yapılan yasal düzenlemeler, yalnızca imam nikahını meşrulaştırmak ile kalmadı; aynı zamanda cinsel istismarı mağdurunu, suçun faili ile evlendirmeye zorladı. 'Ailenin Korunması Ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un hükümleri, bu türden olaylarda evlilik ilişkisi olmaması nedeniyle çocuk mağdurları koruyamamıştır. Bu gerici düzenle hesaplaşmadan bir takım 'sayı'lara inanmak ancak istatistik düzeyinde toplumun vicdanını rahatlatır. Gerçek suçun fail ve mağdurları ise var olmayı sürdürür."

'Bizimle paylaşılan veriler çok daha yüksek'

Ankara Barosu Çocuk Hakları Merkezi Başkanı Avukat Hilal Çelik ise kentteki gözlemleri üzerinden örnekler verdi. Çelik, gerçekleri yansıtmadığı konuşulmasına rağmen, TÜİK verilerinin bile çok yüksek olduğunu söyledi:

"Yasada çocukların evlenme izni konusunda olağanüstü bir şart aranıyor. Bizim hakimlerimizin kıstası genellikle çocuğun hamile olması oluyor. Eğer çocuğun hamile olduğuna dair bir rapor varsa, sağlık raporlarında o çocuğun evlenmesinin uygun olmadığı, evlenmenin yükümlülüklerini hem cinsel gelişim hem de psikolojik olarak kaldırabilmesinin mümkün olmadığı beyan edilse dahi, hamilelik olağanüstü bir durum olarak kabul edilerek izin veriliyor. Öte yandan kamunun bizimle paylaştığı veriler çok yüksek. Demek ki o olağanüstü koşullarda tek kıstas alınan da hamilelik değil diye düşünüyorum. Çok sayıda çocuk hamileliği ile karşılaşıyoruz. Hakimlerin hangi gerekçelerle bu izni verdiğine bakıp ayrı ayrı değerlendirip, ona göre eleştiri yapılması lazım.

Gerçekleri yansıtmadığı hep konuşulmasına rağmen, TÜİK verileri de çok yüksek. Tüm ülke genelinde de bu istatistiklerin yayımlandığı bir kanal da yok maalesef. Haliyle gerekçelerine dair araştırmalar, haritalandırmalar da kısıtlı. Örneğin biz geçtiğimiz yıllarda kız çocuğu hamile olmasına rağmen uluslarası sözleşmelerden yola çıkarak ve sağlık raporu da aldırarak bir mahkemeden evlenme izni verilmemesi yönünde karar aldırmıştık, pilot olarak. Ancak çocuk ailesiyle kalmak istemediğinden kurum bakımına alındı.

Bir dava da, evlilik yaşına ilişkin maddenin Anayasa'ya ve uluslararası sözleşmelere aykırı olduğu iddiası kabul edilerek Anayasa Mahkemesi'ne gitmişti. Anayasa Mahkemesi çocuğun reşit olduğunu söyleyerek dosyayı esastan incelememişti. Böyle gerekçelendirmeler de yapılıyor maalesef."